Göreceksiniz...

DÜN masama yine o yaz ışığı vurduğunda hatırladım.

Yine sıcaktı.

Yine sancılı bir sabahtı.

Yine serçeler kavga etmişlerdi saçakta.

Bir yıl önce...

"O benim cumhurbaşkanım değil" sözünü bu masada, bu günlerde yazmıştım, canım sıkılıyordu, canım...

Anayasa Mahkemesi tam bir yıl sonra, günlerce oturup düşünüp-taşınarak, 1’e karşı 10 oyla aldığı kararla doğruladı beni.

Doğrudur:

O benim cumhurbaşkanım değil...

*

Siz gözlerinizi yere dikseniz de, başınızı kuma soksanız da, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı ve Türkiye’nin içine yuvarlandığı görülmemiş hukuk rezaletini anlamazlıktan gelseniz de...

Sırf çıkarlarınız için sessizleşseniz dahi...

Hakkında devletimizin en temel ilkesi "laikliğe karşı eylemlerin odağı olma" kararı bulunanlar, devletin tepesine oturup Türkiye’yi yönetemezler.

Ne cumhurbaşkanı olarak...

Ne başbakan...

Ne iktidar...

Bundan böyle aldıkları her kararda, yaptıkları her uygulamada, her adım attıklarında, Yüce Mahkeme’nin verdiği "laikliğe karşı eylemlerin odağı oldukları" kararı hemen önlerine konulur, göreceksiniz.

Bu benim cumhurbaşkanım değil.

Rektörleri de atayamaz.

O çenesi büyük arkadaşın, "Sezer de YÖK’ten gelen listeyi istediği gibi değiştiriyordu. Abdullah Gül de aynısını yapıyor, niye eleştiriyorsunuz? Bu sizin yaptığınız çifte standart" savı doğru değil.

Sezer, hakkında yüce mahkeme böyle bir karar verseydi, değil bir gün, bir dakika bile orada oturmazdı.

O nedenle hepimizin cumhurbaşkanıydı o...

Ama bu yönetimin boynunda Anayasa Mahkemesi’nin, "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma" kararı asılı.

*

Bir yıl sonra belki...

Yine sancılı bir sabah...

Yine bu masaya yaz güneşi vurduğunda, serçeler saçakta kavga ettiğinde, ben evde olur muyum bilemem...

Ama sessiz kalan herkesin boynunda o "suçlu" kararı asılı olacak...

Göreceksiniz...
Yazarın Tüm Yazıları