Rakamların suçu yoktur. Ama takvimin o diliminde kötü şeyler olmuşsa ve insanoğlu yakasına yapışacak başka kimseyi bulamamışsa, en kolayıdır zamanı suçlamak.
Doğrusu kötü bir yıldı 2007.
2007’nin yakasına yapışsam...
"Geri ver aldıklarını" desem...
* * *
"Geri ver; tarlalarda papatyaların açtığı, ana serçenin saçaktaki yuvasından yavrusunu uçurduğu, kavak ağacının tomurcuk verdiği, ama hiçbirisini fark edemediğimiz 2007 ilkbaharını..."
"Geri ver; hani o market çırağı tozlu asfaltı sularken, kumru bir ihtimal su içmek için telde beklerken, yarı açık pencerelerden kahkaha seslerinin geldiği mutlu yaz akşamlarımızı..."
"Geri ver pazartesi’leri, salı’ları, çarşamba’ları, perşembe’leri, cuma’ları, cumartesi’leri, pazar’ları..."
"Geri ver; saatleri, dakikaları..."
"Geri ver; uçup giden ve birçok şeyimizi elimizden alıp götüren koca bir yıllık zamanı..."
"Geri ver; korka korka yürüdüğümüz sokaklarda, televizyonların başında endişeli bakışlarla, kimsenin konuşmadığı akşam sofralarında, yitirdiğimiz yaşamın tadını..."
"Geri ver; aldıklarını..."
"Aydınlık bu yana düşerken, göz göre göre uygarlığa sırt çevirip, karanlığa doğru yola koyulan ve nereye gittiğinin asla farkında olmayan topluma bilincini geri ver..."
"Geri ver; o büyük savaşı kazananlara yüreklerini..."
"Geri ver kulaklarını, gözlerini, dillerini..."
"O uzun ve yorucu uygarlık yoluna koyulurken, dillerimizden düşmeyen şarkılarımız vardı bizim. Düşe-kalka, zar-zor, ine-çıka yol aldığımızda, o şarkılar dillerimizden hiç düşmedi, şarkılarımızı geri ver..."
"Bak uğruna ne kadar çok çocuğumuzu bu sene kaybettik, bayraklara sarılı tabutlarda peşpeşe gittiler. Ama onlar canlarını verirken, bizler bir büyük ihanetin parçası olduk, ve kendi ellerimizle yıkıyoruz umutlarımızı birer birer..."