Geç kalmış çiçekler...

NEREDE gördüm, ne zaman gördüm...

Doğrusunu isterseniz; gördüm mü görmedim mi?..

Bir cenaze töreni, orada çok güzel çiçekler vardı.

Güller, zambaklar, laleler, papatyalar, demet demet kır çiçekleri, mor, kırmızı, sarı...

Baktım... Çok güzeldi çiçekler.

Ama geç kalmışlardı...

*

Kimi zaman başımızı dayayıp koltuğun arkasına, geç kalmış çiçeklerimizi sayarız...

Gidilmemiş sinemalar...

Okunmamış kitaplar...

Jelatini açılmamış çikolatalar..

Yaşanmamış aşklar...

Kardan adam yapılmadan eriyen karlar...

Binilmemiş vapurlar...

Söylenmemiş sevgiler...

Ve bir gün tüm bunları yapamadığımızı hatırladığımızda, başımızı çevirip anlarız.

Odur o...

Geç kalmış çiçekler...

*

Bir bisiklet satıcısının önünde durup vitrindeki bisikletlere uzun uzun baktığımda... Önümden yuvarlanan çocukların topunu alıp kaçmayı tasarladığımda... Kaldırımda yürürken yola eğilmiş ağacın dalına yapışıp sallanmaya kalktığımda... Ya da kapıların zillerini çalıp çalıp kaçmayı aklımdan geçirdiğimde, nasıl mutlu olurum...

Yüzüm güler... Ama bilirim...

Artık ne zamanı, ne yeri...

Ben bir cenaze töreninde görmüştüm; geç kalmış çiçekleri...

*

Tamı tamına bilmiyorum ama, bence mutluluk dediğimiz şey; çiçeklerin zamanında gelmesidir...

Yoksa bükersiniz boynunuzu...

Ve geç kalmış çiçekler, sadece geç kalmışlığın hüznüne hüzün ekler...

Ne yapacaksınız?..

Dileyin...

Geç kalmasın çiçekler...
Yazarın Tüm Yazıları