KİMİ gazeteci arkadaşlarımızı Başbakanlığa sokmama kararı aldılar ve medya kızdı.
Siz de gitmeyin...
Onurlu ve saygın bir meslekse gazetecilik, tüm gazeteciler terk edin orayı...
Editörler, başyazarlar, yazarlar, haber müdürleri, şefler...
Başbakan’la ilgili hiçbir haberi koymayın gazetelerinize, televizyonlarınıza...
Diyelim ki Başbakan ABD’de Obama’ya akıl verdi, "Dikel, dik dur, dikine dikine diklen" diye akıl mı verdi?.. Hiçbir medyada yer almasın bu... Ya da Türkiye’ye mi döndü, kimse yayınlamasın, herkes onu ABD’de kaldı bilsin ve bırakın o evde, "Ben geldim, bu noktada niye gelmemiş gibiyim?" diye zıplasın...
*
Aslında bildiğiniz gibi değil; zavallı bir mesleğin mensuplarıyız biz.
Çocuklarımız babasız-annesiz gibidir... Eşlerimiz yalnız... Yuvalar yıkarız bu meslek uğruna...
Sevgililerimizi terk ederiz, peşine düştüğümüz tek sütunluk bir haber için...
Sofralarımızda oturamayız, otursak bile aslında oradaki biz değilizdir. Kim bilir hangi haberin-yorumun peşine takılıp gitmişizdir, bir endişeli ses "Yemeğini bitirmedin..." diyene dek...
Rüyalarımız farklıdır, korkarak uyanırız geceleri, kan ter içinde...
Çoğumuz kalp hastasıyız...
En çok öldürülen mesleğin mensuplarıyız bizler...
Vururlar bizi...
*
Ama bizi en çok bu yüce mesleğin içine yuvarlandığı girdap öldürür.
Başbakanlığın kimi arkadaşlarımızı oraya sokmamasına yorumcu-yazar-editör abileri tepki gösteriyorlar. Dün olduğu gibi yarın da Başbakan’a yamana yamana...
Altı yıldır işlenen bir günahın, günahkárları olarak...
Türk toplumundan gerçekleri gizlemenin, kirin-pasın üzerini örtmenin, iktidara şirin gözükmenin hafifliğinin sonucu değil midir; babalarının malıymış gibi gazetecileri Başbakanlık’tan kovuyorlar.
Bari şimdi...
Gitmeyin peşlerinden, dönüp bakmayın, yok sayın onları... Sayfalarda ve ekranlarda yer vermeyin...