Fazla kimsemiz yok...

SON olaylar-tartışmalar bize bir şey öğretti:

Fazla kimsemiz yok.

Laik Cumhuriyet’i savunmak, ona sahip çıkmak, onu beklemek hiç kimseye bırakılamaz.

Onun tek sahibi var:

Siz...

Çağdaş kadınlar...

Aydınlık yüzlü babalar...

Yetişkinler...

Gençler...

Aklı ve yüreği olan cumhuriyet çocuklarıdır Cumhuriyet’in gerçek bekçileri.

O gözleri buğulu buğulu, boynundaki damarlar patlarcasına bağıran ve çocukları-torunları için "aydınlık Türkiye"yi isteyen adamdır bizim paşamız...

Her sabah ağzında son lokması ile merdivenlerden koşarak işine giden ve o gün geldiğinde meydanda başına "Atatürk kadınıyım" bandını takan melek yüzlüdür; devrimlerimizin bekçisi...

*

Fazla kimsemiz yok...

Görüyorsunuz; bizim sadece ve sadece "çağdaşlık" gibi masum bir ısrarımız var. Çok can vererek, çok yanarak, çok ağlayarak koyulduğumuz uygarlık yolundan dönmek istemiyoruz.

Bunun için; demokrasi, laiklik, bağımsızlık gibi yüce kavramları içinde barındıran "cumhuriyetimize" sarılıyoruz.

O bizim kara sevdamızdır.

Bu kadar...

Ama sorun çıktı...

Atatürk cumhuriyetini yıkıp yerine dinci rejim kurmak isteyenler dört bir yanı sardılar.

Tepeden tırnağa ele geçirdiler Türkiye’yi.

*

İşte bu noktada kendimizden başka kimseye güvenemeyeceğimizi öğrendik, canımız sıkıla sıkıla, içimiz yana yana.

Olsun...

Zaten demokrasi sivillerin işi değil midir?

Eğer cumhuriyet sevdaysa, sevda yüreğe düşer, devredilemez.

O kadın, o erkek, o genç, babasının omzunda minik bayrağını sallayan o çocuktur cumhuriyeti savunacak olan.

Görüyorsunuz:

Fazla kimsemiz yok...
Yazarın Tüm Yazıları