Ve Başbakan olduğu günlerde, yolsuzlukları-üçkáğıtçılıkları yazan gazeteler için "montajcı basın" diyordu, 1’incisi.
Bu 2’ncisi gibi...
O zamanlar Türkiye gırtlağına kadar yolsuzluğa, çetelere, hırsızlıklara boğulmuştu da, kürsüye çıkıp gözleri havada iki tur fır fır döndükten sonra anlatıyordu yandaşlarına:
"Şu montajcı basının yaptığı şey gulu gulu dansıdır..."
(.........)
Bu da keza...
Dönüp kendi çevresinde peş peşe patlayan yolsuzluklara, soyguna, suiistimallere, avantalara bakmıyor da medyayı suçluyor.
Ben bunu daha önce görmüştüm; iddialara hiç değinmiyor, yolsuzluk-hırsızlıkları ağzına bile almıyor, dönüp kendi haline bakmıyor...
Sanki bu rezaletler hiç olmamış gibi...
Alakasız iddialar ortaya atıp medyayı suçluyor.
Bu kadar mı benzer insan.
*
Ve sonları...
Bu yolsuzluklara göz yummanın, bu ihalelerin, bu kamu bankalarından alınan paraların, bu kadar çok dosyanın er-geç hesabı sorulur.