Emekçiler uyuyun...

ŞU yeni yasa ile birçok hakları ellerinden alınırken, işçilere birkaç saat işi yavaşlatma eylemi yetiyorsa, demek ki öyle fazla sorun yapacak bir şey yok.

O zaman bu kravatlarının bir ucunu uzun bağlama eylemi de olabilir...

Ya da hapşırana "Çok yaşa" dememe eylemi olur...

Ne bilelim biz, ayakkabıları çıkartarak "sessiz yürüyüş" eylemi de yapabilirler, ki kimse duymasın.

*

Dünyanın tüm uygar ülkelerinde emekçiler kendi haklarını sonuna kadar savundukları gibi, hukuka, demokrasiye, rejime, ülkelerine de sahip çıkarlar.

İşçi örgütleri güçlü ve saygındır oralarda.

Siyasi iktidarlar emekçi sınıfı asla göz ardı edemezler.

Oysa Türk emekçisi sanki yok gibi...

Televizyonda Tekel’in satılmasını istemeyen işçilerin coplanarak yerlerde sürüklendiğini gördüğümde ve Tuzla’da işçi ölümlerine önlem alınmasını isteyen işçilere biber gazı sıkıldığında, bunları düşünmüştüm.

İşsiz kalmamak ya da ölmemek gibi en kutsal istemlerin yanıtı niçin dayak yemek ve biberlenmekti?..

*

Çünkü bu memleketin emekçileri hiçbir zaman var olmadılar...

İşçiler her zaman işçi sınıfının canına okuyan sağ sermaye partilerine oy verdiler. Hiçbir zaman kendi sınıflarının insanı değillerdi.

Zenginler dahi zaman zaman "solcu" oldular da işçiler olmadılar.

Elbette -denizde damla- emekçi olduğunun farkında olan bir azınlık vardı. Ama çoğunluk dini ve milli duyguları kullanan partilere aldanıp peşlerinden gittiler, kendi kimliklerini ve sınıflarını reddettiler.

İşte; Türk-İş gibi en büyük işçi örgütünü götürüp AKP’ye teslim ettiler emekçiler, enteresan değil mi?

Şimdi o AKP işçi haklarını kırpıyor, tekmeliyor, kesip atıyor.

Emekçileri azarlayıp adam yerine dahi koymuyor.

İyi mi?...

*

O zaman müstehak...

Demokrasilerin iyi yanıdır; her akılsızlık faturasını öder.

Şimdi işi yavaşlatmalı, olmadı kravatların bir ucunu kısa bağlamalı...

Bakalım kim takar emekçileri?...

Kim?...
Yazarın Tüm Yazıları