Arkadaşlar da "Geldi mi?" diye Adalet Bakanı’na sordular. Bakan "Yola çıkma aşamasında" dedi:
"Yola çıkma aşamasında... İlk olarak sefarete gitti, sefaretten elçiliğimize geçti, elçiliğimizde gerekli işlemlerden sonra, oradan hareketle Berlin’e intikal ederek, Berlin’den..."
Ben de her seferinde telefonun başına oturup eşe-dosta haber verdim:
"Yola çıktı, uçakla geliyor... Belki Frankfurt’a uğrar... Frankfurt Berlin tarifeli seferiyle Bon üzerinden..."
*
Deniz Feneri dosyasının Almanya’dan Türkiye’ye gelişi, İngiltere Kraliçesi’nin ya da ABD Başkanı’nın gelişlerinden daha zor oldu.
"Deniz Feneri dosyası ne zaman geliyor?" sorularını tekrarlamaktan muhabir arkadaşlarımızın yüzü dosyaya benzediydi.
Bakan’ın yüzü ise klasöre...
"Efendim geldi mi?.."
"Yola çıktı... Konsolosluğa uğradı, oradan büyükelçiliğe geçti, büyükelçilikte gerekli hazırlıkları takiben Berlin seferi ile..."
İşte bu sırada CHP’li bir arkadaş, sen git dosyayı el altından al getir...
Başbakan’ın "O dosya o değil" dediği o...
*
Nedir Deniz Feneri dosyası?...
Alman mahkemesinin kararına göre; "Alman hukuk tarihinin en büyük dolandırıcılık" dosyası... Dindar gurbetçilerden topladıkları milyonlarca Euro’yu bavullarla Türkiye’ye taşımışlar.
Yine Alman mahkemesinin kararına göre; elebaşıları Türkiye’de...
İşin içinde iktidarın önde gelenleri var...
Kim?..
Ben mi?..
*
Dosya neredeyse yarım senede gelebildi.
Böylece davanın Türk yargısında görüşülmesini, yerel seçimlerden sonraya bırakmayı başardılar.
O dosyada; din-iman adına ne rezillikler çevirdiklerinin, insanları nasıl kandırdıklarının, ahlaksızlıklarının kanıtları mevcut...