Dönekliğim tuttu...

İŞTE ben de dönüyorum.

Karım "Yüzün yamuklaştı sanki" dedi.

Ona "değiştim..." dedim.

İçimden "Türkiye’de iyi şeyler de oluyor" yazısı yazmak geliyor.

Telefonun başından ayrılamıyorum; sanki Cumhurbaşkanı beni Çankaya’da yemeğe çağıracakmış gibi oluyorum.

Biraz uzaklaşacak olsam, gerisin geriye koşup yanında bekliyorum telefonun.

Muhterem karım, "Sağa-sola kırıtıp durma öyle, henüz seni Çankaya’da yemeğe çağırmış değiller ve sen şu an Çankaya’da değilsin" diyor.

Olsun...

*

Aydınlar, aydınlar...


Ah bu aydınlar bizi yaraladılar.

Düşünüyorum; tüm başarmış mutlu ülkelerde aydınlığın bayrağını aydınlar taşıdılar. Bu zavallı ülkede karanlığın bayrağını aydınlarımıza mı taşıtacaklardı a dostlar.

Niçin?..

Neden?..


Söyler misiniz; bir yanda tüm dünyanın hayran olup örnek aldığı Atatürkün yolu, öte yanda iktidarı ele geçirmiş tarikatçıların yolu apaçık ortadayken, aydınların tarikatçılara koşmaları...

Ve bizler kömür-nohut ile iradesini satan cahil insanlara kızarken, bu aydınların göz göre göre laikliği yıkmak isteyenlere malzeme olmaları, nasıl olur?..

Şunlara bakın; üniversitede türbanı isteyen, laikliği değil dinciliği demokrasi sayan profesörler, yazarlar, gazeteciler, edebiyatçılar, sanatçılar, okumuşlar, aydınlar...

Cumhuriyeti asıl aydınlar arkadan vuruyorlar.

*

İşte ben de dönüyorum.

İçimden "Çankaya’da nurlu sofralar..." yazısı yazmak geliyor.

Karım, "Dudakların uzadı yine... Öyle işaret parmağını c harfi gibi yapıp garsona ’beyaz şarap lütfen’ deme... Çankaya’daki sofrada değilsin, otur köfteni ye..." diyor.

Olsun...

Döndüm, dönüyorum...

Dönekliğim tuttu, öyle aydın sorumluluğu-ilke-etik-metik yoktur bende.

Ne sandın?..

Benim sıfatım; aydın...
Yazarın Tüm Yazıları