İçimden "Türkiye’de iyi şeyler de oluyor" yazısı yazmak geliyor.
Telefonun başından ayrılamıyorum; sanki Cumhurbaşkanı beni Çankaya’da yemeğe çağıracakmış gibi oluyorum.
Biraz uzaklaşacak olsam, gerisin geriye koşup yanında bekliyorum telefonun.
Muhterem karım, "Sağa-sola kırıtıp durma öyle, henüz seni Çankaya’da yemeğe çağırmış değiller ve sen şu an Çankaya’da değilsin" diyor.
Olsun...
*
Aydınlar, aydınlar...
Ah bu aydınlar bizi yaraladılar.
Düşünüyorum; tüm başarmış mutlu ülkelerde aydınlığın bayrağını aydınlar taşıdılar. Bu zavallı ülkede karanlığın bayrağını aydınlarımıza mı taşıtacaklardı a dostlar.
Niçin?..
Neden?..
Söyler misiniz; bir yanda tüm dünyanın hayran olup örnek aldığı Atatürk’ün yolu, öte yanda iktidarı ele geçirmiş tarikatçıların yolu apaçık ortadayken, aydınların tarikatçılara koşmaları...
Ve bizler kömür-nohut ile iradesini satan cahil insanlara kızarken, bu aydınların göz göre göre laikliği yıkmak isteyenlere malzeme olmaları, nasıl olur?..