Denk getirememek...

UYGARLIK; denk getirme sanatıdır.

İş ile işsizi, hasta ile ilacı, aç ile ekmeği, musluk ile suyu, çocuk ile okulu, tekerlek ile yolu denk getirmektir uygarlık.

Yaya var, kaldırım da var...

Ama ikisi denk gelmiyorsa uygarlık yoktur orada.

Yine misal:

Hukuk ile demokrasiyi...

Demokrasi ile laikliği...

Laiklik ile hukuku denk getiremeyen uluslar, uygarlığa denk düşmezler.

(..........)

Yaşamın kendisi denk getirmektir.

Duyguların duygulara, gözlerin gözlere, sözlerin sözlere, ellerin ellere, dudakların dudaklara...

Sonra...

Sonra bir denk getirmenin ürünüdür insan...

*

Ama ne yapacaksınız...

Görüyorsunuz:

Din ile ahlak denk gelmiyor.

Adam dindar (!) gibi.

Oruç tutuyor, cumaya gidiyor, Allah sözcüğü dilinden düşmüyor, kadınlarını örtüyor, din-iman diye diye dolanıyor dört bir yanda.

Ama ahlaksız...

Hırsız...

Avantacı, fırsatçı, üçkáğıtçı...

Nasıl kıydınız ülkesinden uzakta, köyüne-mahallesine-ailesine hasret yaşayan, yalnızlık duygusu içindeki insanları kandırıp paralarını "hayır işi için" diye ellerinden alarak onları dolandırmaya...

Üstelik din-iman adına...

Alman savcılar el attılar, tüm bu kirli işleri Türkiye’nin önüne koydular.

"Deniz Feneri" davasını iyi izleyin, din-iman adına yapılan dolandırıcılıklardan sadece bir tanesidir o.

*

Elbette düzgün ve samimi dindarlar ayrıdır...

Ama dini-imanı günlük çıkarında, makam-mevki uğruna, ticarette ya da siyasette kullananlara iyi bakmalısınız.

Din-iman var...

Ahlak yok...

Demek ki denk gelmedi...
Yazarın Tüm Yazıları