Datvi’nin yanlış yönü...

RİZE’deki ayı Datvi’yi ormandaki doğal ortamına saldılar, çok sevindi ve ağaçlıklara doğru yola koyuldu.

O an bir ayı gördü.

Görür görmez gerisin geriye, insanların yanına koştu.

Datvi, ayıdan korkmuştu.

Daha da açıkçası, biz ayı görünce nasıl koşup en yakındaki insanlara sığınırsak, o da öyle yaptı.

Koştu insanların yanına.

*

Oysa bu yanlış yöndü.


Dili olsaydı Datvi nefes nefese sığındığı insanlara, arada bir arkasına bakarak belki de şöyle diyecekti:

"Ayı gördüm... Nasıl da korktum..."

Datvi; annesini insanların öldürdüğünü, bu yüzden insanların eline düştüğünü bilmiyor.

Bilse...

İnsan görünce kaçacak.

O, bu sene yurtdışından avcı getirip para karşılığında 30 ayıyı öldürten gözü dönmüş insanların farkında değil.

İnsanların yanına koşuyor.

Bilmiyor...

Datvi; annesinin yavrusuna süt olsun diye iki armut toplarken "yağmacı ayı" ilan edildiğini...

Doğduğunda kendisine sarılan kollardaki yumuşak ve sıcak anne tüylerinin, şimdi kim bilir hangi ahmak ve görgüsüz zenginin paltosunun yaka süsü yapıldığını...

Ya da; hangi çirkin kadının şapka tüyü olduğunu...

Belki de annesinin o yumuşacık karnının, öldürmekle övünen ruh hastası bir zenginin salonunda, ayak altında serili olduğunu...

Bilmiyordur Datvi...

Ve annesinin yaşamını yabancı zenginlere satan kentlerdeki turizmcilerin, bürokratların... Arazideki koruyucu ve görevlilerin, aldıkları avantaları zıkkımlandıklarını da bilmiyordur...

*

O, ayı görünce insanların yanına koşuyor.

Tıpkı çoğu zaman bizim gibi...

Hani yaşamımızı, umutlarımızı, varlıklarımızı, kanımızı, canımızı elimizden alanlara koşup sığındığımız gibi...

Yanlış yön...

Datvi bilmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları