Paylaş
TRT ve AA gibi devletin yayın organlarında kimi kelimelerin ve isimlerin kullanılması yasaklandı.
Diyelim ki spikerler artık ‘‘barış çağrısı’’ demeyeceklermiş, ‘‘terörist faaliyetlere ara verme’’ diyeceklermiş. Ya da ‘‘boşaltılan köyler’’ tanımı yerine ‘‘terk edilen köyler’’ denilecek.
Milliyet'ten arkadaşımız Erbil Tuşalp'in haberine göre; sınırımızda kurulan ‘‘Kürt devleti’’ adının yerini ise ‘‘Kuzey Irak'taki oluşum’’ alıyor.
‘‘Peki, Kuzey Irak'taki oluşum nedir?’’ diye soran olursa, spiker ne yanıt verir bilemem.
*
Derin devlet, derin düşünüyordur...
Herkesin gördüğünü görmeye görmeye, kafaları kuma göme göme, kendi kendimizi kandıra kandıra neler oldu.
Önümüzde dev gibi gerçekler dururken, sözcüklere-tanımlara-isimlere yasaklar koya koya...
Duymayarak-konuşmayarak-görmeyerek...
Peki, ‘‘Kuzey Irak'taki oluşum’’ ne oluyor?..
*
Bakın; gazeteci Oral Çalışlar hapse girecek, karar kesin, yatacak. Vurulup yok edilenlerden geri kalan birçok aydın-gazeteci-yazar zaten içeride...
Yazar Muzaffer İlhan Erdost içeri giriyor.
Tabancalı Azrail'in elinden zar zor kurtulan İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal on güne kadar cezaevinde olacak.
Say say bitmez...
Kaba bir hesapla, ‘‘Kuzey Irak'taki oluşum’’ demeyen kim-kimler varsa içeri atıyorlar.
Ama çeteler dışarıda...
*
Böyle olmamalı...
Bir ülkenin yazarı-çizeri-aydını özgür olmalı.
Nasıl ‘‘Kuzey Irak'taki oluşum’’ demekle, sınırımızda kurulan-kurdurulan Kürt devleti ortadan kalkmıyorsa, aydınları-yazanları-çizenleri içeri atmakla da hiçbir şeyi örtemezsiniz.
Bizim aydınlarımız kendi devletinden korkmamalı.
İşte; içten ve dıştan kuşatıldığımızda, üzerimize kara bulutlar abandığında ve laik cumhuriyet yaralandığında, bizim aydınlara ihtiyacımız var.
Tutunacak daldır aydınlar...
Renk renk düşünce çiçekleri onların dallarında açar.
Kırmayın dalları...
Tutunamazsınız...
Paylaş