Cep telefonum...

BİR ay öncesine kadar cep telefonum hiç olmadı.

Çünkü cep telefonlarını hiçbir zaman sevmedim.

Kreşlerin önünde çocuklar, ellerindeki "ceplerle" annelerine çişlerinin geldiğini haber verirken, benim cep telefonum yoktu.

Çoğu yakınlarım "teknoloji özürlü" olduğumu düşündüler.

Ama ben hiçbir şey üretmeyen, ama yeterince geveze toplumun, cebindeki son parasını da cepçi şirketlere kaptırmasına kızıyordum.

*

Sonunda bir cep telefonu edindirildim.

Ama onu sevmiyorum.

Şarjı bitip de fişe taktığımda "kurtuldum" diye seviniyorum.

Bu yüzden şarj aleti cep telefonumdan daha anlamlı.

Olmadı "cebimi" bırakıp "şarjımı" cebime yerleştirip çıkıyorum.

Zorunlu hallerde bir yeri aramam gerektiğinde, önce iyice düşünürüm.

Peşinden sağ elimin işaret parmağını havada iki tur dolandırdıktan sonra, ilk numaraya dikkatlice basarım.

İçimden bir ses "En iyisi şarja tak" der.

(.........)

Şu "dinleme skandallarından" sonra cep telefonum ile ilişkimiz daha da soğudu.

Çaldığı zaman istem dışı ayağa kalkıyorum.

Üç adım ters yönde hızla ilerleyip dönüyorum.

Sonra çalan cebime bakıyorum; orada mı?..

Açmaya karar verdiysem "yes" tuşuna iyice bakıyorum.

Ve ne zaman telefonum çalsa gözümün önüne Önder Sav geliyor.

"No" tuşuna da tekrar göz atıp, onun aslında "yes" olmadığından emin olmaya çalışıyorum.

"No" sağda, "yes" solda...

"Yes"in yer tespitinden sonra işaret parmağımı, ağzı aşağıda "C" harfi biçimine getirip hızla basıp çekiyorum.

Genelde ses gelmiyor.

Telefonumu bırakıp, şarj aletimi alıyorum.

*

Nefret ediyorum şu cep telefonumdan.


O bana; 1 milyar dolar dahi üretim yapmayan kitlelerin, gevezelik için 10 milyar dolar harcadığını hatırlatıyor.

Zırt-pırt aralıksız görüşmelerle hasret ve özlemlerimizi elimizden alırken, özgürlüklerimizi de yok etti cep telefonları.

Birer bodur siyah hafiye gibi cebimizdeler...

Ve sahibinden çok kötü niyetlilere hizmet eden; kaypak, ikiyüzlü, ispiyoncu...
Yazarın Tüm Yazıları