EĞER başbakanlar, bakanlar her yalan söylediğinde Türk halkı sokağa dökülseydi, eve gitmek hiç kısmet olmayacaktı.
50 senedir sokaktaydı halkımız.
Daha eve varıp ti-vi’nin karşısına oturur oturmaz "Yine uydurdu..." diye geri meydanlara koşacaktık irili ufaklı.
Ama hiçbir zaman öyle olmadı.
Değil yalan söylemek, bebeklerin mama parasından kimsesiz yaşlıların ilaç parasına kadar çaldı da iktidardaki hırsızlar, bu halkın sesi soluğu çıkmadı dostlar.
Bu yüzden AB üyeliğiyle, milli geliriyle, çağı yakalamasıyla Macarlar mutlu geleceği hak ediyorlar.
Biz etmiyoruz.
Başbakanları bir kez yalan söyledi diye yüz binlerce insan sokaklara döküldü, dün gece dahi yüz binler meydanları boşaltmadılar, "yalancının" gitmesini istiyorlar.
*
Bizi?..
Bizi yalancılar da yönetebilir, hırsızlar da, üçkáğıtçılar da, avantacılar da, sahtekárlar da...
İtirazımız yok...
Tepkimiz olmaz...
Biz değil bize yalan söylendiğinde... Ulusal onurumuz ayaklar altına alındığında, kimliğimiz değiştirildiğinde, ortaçağa sürüklendiğimizde, enayi ve aptal yerine konulduğumuzda, en yüce değerlerimiz çalındığında dahi yerimizden kıpırdamadık, kıpırdamayız.