Bir TIR yola çıkar...

KAYIP ya da öldürülen kamyon şoförlerinin ailelerinin ellerinde borç káğıtları, gelene gösteriyorlar.

Sevdikleri eşyaların, mektupların, mendillerin, gömleklerin yerini bu ölüm nedeni káğıtlar aldı.

Anneler-bacılar bu káğıtları sallayarak ağlıyorlar:

Kredi kartı bildirimi...

Ödenmemiş senetler...

Elektrik faturası...

Mağaza taksidi...

Cep faturası...

Peşinden, sırf ödenememiş káğıtlar yüzünden Arap çöllerine düşen, ölüme TIR’la giden bir acı hikáye.

*

Serbest piyasa ekonomisinin televizyonlarında dijital fırınlardan çıkmış kızarmış tavuklar havada uçuştuğunda, yoksul evin loş köşesine sinmiş çocuklar yutkunduğunda...

Baba; gözlerini kısıp, bir kuruş vermeden neredeyse bedava verilen o uçan otomobile kurulduğunda...

Anne; önündeki market arabasını doldurup doldurup, para vereceğine üstelik para aldığında...

Çöle doğru bir TIR yola çıkar.

*

Sermayenin; ekranların camını zorlaya zorlaya yarattığı o borçlanarak alabildiğine tüketen kitlelerin düşlerindeki cennet, konuklarını bekliyordur artık.

Dondurma yiyince uçan çocuk...

Bira içtikçe parası çoğalan Kadir Bey...

Yatağında kendi yediği haltın resmini çekip gönderen faziletli cep telefonlu Türk genci...

Bedava arabalar...

Beleş yaşam...

Üniversite mezunlarının süründüğü, 14 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, 4 milyon resmi işsizin olduğu, 50 bin şoförün ölümüne çöle düştüğü... Ama nasıl oluyorsa patronların altın yıllarını yaşadıkları memleket bir cennet...

İnsanların önce özendirilerek, sonra borçlandırılarak sokuldukları çıkmazda, elbette cennetler kalıcı değil.

Bir gün faturalar geldiğinde...

Bir TIR yola çıkar.
Yazarın Tüm Yazıları