Eski günlere daldığında áşıklarından tapu müdürlerini, belediye başkanlarını, hatta başbakanları ‘...sonra beni hovardalara sattılar’ diye anlatıyor.
Akşamları elinde bardak, çığlıklar atarak eğleniyor...
Adına bu kadar şiirler yazılmış, şarkılar yapılmış bir başka aşk kadını yok. Ama o sevdalıları dönüp görseler onu asla tanıyamazlar.
‘Depre(m)syondayım, bir bu eksikti’ diye yakınıyor.
*
Bir ara cilveli cilveli güldü:
‘Beni istiyor musun?..’
‘Bir-iki gecelik belki’ diye kıvırıyorum.
Sonra bir anda yeniden değişiyor, gözleri dalıyor, yanaklarından iki damla yaş süzülüyor, elinin tersiyle siliyor:
‘Eskiden çok güzeldim... Mutlu ederdim áşıklarımı... Güvendiğim insanlar oldu... Ama beni aşkları gibi sevmediler, bir hayat kadını gibi istediler... Soydular, yatağıma girdiler, tatmin oldular, sonra hırpaladılar... Bak ne oldum?..’