Veteriner Tıp Merkezi’nin önünde dolanıp durdu bir süre.
Arada bir köpeğini okşuyor, hasta köpeği tüm acılarına rağmen o okşadıkça başını kaldırıp sahibini koklayarak öpüyordu.
Ve içeri girdiler.
Adam Karabük’te bir apartman görevlisiydi, adı; Oktay Özkul.
Köpeği Colly’nin çok hasta olduğunu anlattı, köpeği başını kaldırıp "Neler oluyor?.." der gibi onları dinledi.
Sevgili Veteriner Hekim Ateş, köpeği muayene etti. Kafasında tümör vardı ve ciddi bir ameliyat gerekiyordu.
Üstelik hemen...
Köpeğin sahibi o an elini cebine soktu, bir bilezik çıkarttı. "Bu karımın tek bileziği, çabuk gelelim diye bozdurmaya vakit bulamadım, bunu verebilir miyim?.." dedi.
Hekim Ateş’in gözleri doldu.
Adam ağladı...
Ve küçük köpek ameliyat edilmek üzere içeri alındı.
*
Van’daki vahşete, Şanlıurfa’da dört ayağı insan tarafından kesilmiş kediye, her an yurdun dört bir yanından gelen kötü-dehşet verici haberlere takılmışken...
Bir anda küçük köpeğini tedavi ettirmek için karısının tek bileziğini alıp koşan Karabük’ten Oktay’ın boynuna sarıldım, taa uzaktan uzaktan...
Onun yüce bir insan olduğunu düşündüm.
Ona, "Sen insanlığın yüz akısın" dedim, duysa da duymasa da...
Onu yüzünü görmeden sevdim...
Onunla aynı ulustan olmaktan, aynı topraklarda yaşamaktan, onunla vatandaşlığı paylaşmaktan gurur duydum...
*
Yazının tam burasında VTM’yi aradım:
Colly’nin durumu iyi. Ameliyat çok iyi geçmiş, kafası sargılar içinde öyle oturuyormuş.
Gözü kapıda...
Çünkü ben bunları bilirim; canları çok yansa da onların akılları sevdikleri insandadır, öyle beklerler...
VTM bileziği almadı, tüm masrafları karşıladı.
Belki yakında Colly, sahibinin kucağında evine dönecek.
Kolunda tek bilezik, ama yüreğinde hazineler taşıyan annesinin... Belki apartman görevlisi, ama insanlığın en yüce mertebesinde beylerbeyi olan babasının yanına...