’Baskı’ çeşitleri...

"BASKI" var da adını koyamadılar:

Sokakta; mahalle baskısı...

Meclis’te; sandalye baskısı...

Patronlara; ihale baskısı...

Yoksullara; iaşe baskısı...

Ramazan çadırı ile; iftariye baskısı...

Esnafa; irsaliye baskısı...

Emekçiye; yevmiye baskısı...

YÖK’e; ilmiye baskısı...

Mayolu afişlere; entariye baskısı...

Akşamcılara; nevale baskısı...

*

Başbakan,
sinirlenip de (asabiye baskısı), başka memlekete gitmemi istediğinden bu yana (nakliye baskısı), malum dinci gazeteler hakaret sütunlarını bize ayırıyorlar.

O gazetelerin hedef gösterdiklerinin başına iki şey gelir:

- Ya kovulurlar...

(Tahliye baskısı)

- Ya vurulurlar...

(Kabriye baskısı)

Son olarak sinirlerini bozan yazım; tarikatların denetimindeki kimi mahallelerde cuma günü işyerlerinin kapatılmaya zorlanması (yale baskısı) meselesi...

Yok mu böyle bir şey?

Hadi diyelim ki ben uydurdum.

Pekiiii... Bülent Arınç, tüm Türkiye’nin gözü önünde "Cuma günleri Meclis’in tatil edilmesini" istedi mi, istemedi mi?..

Arınç’ın bu işe ağırlığını koyması (kantariye baskısı) herhangi bir anlama gelmiyor mu?

Bu dahi bir niyetin-amacın ifadesi değil midir?

*

Kim ne derse desin, Türkiye artık paramparça...

Mahalleler, sokaklar ayrı...

Okullar ayrı, veliler ayrı, öğrenciler-öğretmenler ayrı...

Mağazalar ayrı, marketler ayrı, fabrikalar ayrı, esnaf ayrı, sermaye ayrı...

Tezgáhlarda; yumurtalar, sucuklar, yoğurtlar, tavuklar dahi "helal gıda" diye ayrı ayrı...

Biz ayrı...

Ve "karşı devrim"e arkadaşlar "baskı" diyorlar, sadece adını seçemediler.
Yazarın Tüm Yazıları