"BU memleketin evlatlarını şehirli, kenar mahalleli veya göbeğini kaşıyanlar-kaşımayanlar diye ayırıyorlar... (Yuh sesleri) Ama biz hiçbir zaman ayırmadık..."
Başbakan bu sözleri Bağcılar’da tesis açarken söylediğinde ve şakşakçıları bizi yuhaladığında, doğrusunu isterseniz öyle çok da üzerinde durmadım.
Söyler söyler...
Ama başta Sabah olmak üzere iktidar yanlısı gazeteler "Göbeğini kaşıyan adamı" birinci sayfalarından gösterince ve o an küfürbazım "Ulan senin..." diye harekete geçince...
Zorunlu oldu, yanıtlıyorum:
Ben hiçbir zaman insanları kenar mahalleli, köylü, şehirli diye ayırmadım.
Üstelik köylülüğüm köşemin çatısında yazılıdır.
Ayıran Tayyip Erdoğan’dı.
Kaç kez medyaya açık toplantılarda, milletin gözünün içine baka baka "İstanbul’a gelenlere vize uygulanmalı" diyenin o olduğunu hatırlamayan var mıdır?
Dahası "Gelene paran pulun var mı bakalım diye sormalı" diyen de Başbakan’dı.
*
Ben hiçbir zaman insanları "parası pulu olanlar-olmayanlar" diye ayırmadım, ayıramam...
"İstanbul’a gelenlere vize uygulama" fikrine ise, AB’den vizeyi kaldırmasını isterken "Ne hakla?" diye karşı çıkmıştım, dönüp arşivlere bakar mısınız?..
Yineliyorum:
Göbeğini kaşıyan adam; köylü, kenar mahalleli, parası olan, parası olmayan değildir.
Göbeğini kaşıyan adam; okumayan, dinlemeyen, duymayan, görmeyen, olupbitenleri anlamayan... Kendi haline bakıp da niçin süründüğünü sorgulamayan... Teslimiyetçi, kaderci... Çağdaşlık ve uygarlık gibi bir derdi olmayan...Beleş ve avanta ile iradesini satan adamdır.
*
Başbakan öylelerine bayılır.
Çünkü onlar, "İstanbul’a gelenlere vize uygulamalı... Paran pulun var mı diye sormalı" diyenleri alkışlayıp peşinden koşarlar da... İnsanlara kendi ülkelerinde vize düşünen, paralı-parasız diye ayıranlara "Ne hakla?" diye karşı çıkanlara küfrederler.