Parası olanlar, bedel olarak para verip askere gitmiyorlar.
Asker olup da arkası "er mektubu-görülmüştür" damgalı zarflarda "Evvela büyüklerin ellerinden öperim..." diye başlayan mektuplar yazmak fakirlere düşüyor.
Karanlık dağlarda beklemek onlara kalıyor, o eski türküyü söyleye söyleye:
"Yemen yolu çamurdandır
Karavana bakırdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir..."
*
Nasıl ki; vatan olanaklarından yararlanmak, devlet nimetlerinden faydalanmak, söz söylemek, laf yetiştirmek, en çok parası olanların hakkıysa...
"Bedelli askerlik" diyorlar buna.
Tanımın içindeki o "askerlik" lafını anlamış değilim bir tek...
"Kısa dönem askerlik" içinde, hadi diyelim ki birkaç ay olsun "askerlik" var da, bunun "askerlik" neresinde?..
Böyle "askerliğin" tek askerlik hatırası, vezneye para saymak olmalı...
*
Doğrusunu isterseniz; uygulanan askerlik sisteminin tümden değiştirilip profesyonel askerliğe geçilmesini... Yoksul-zengin tüm gençlerimizin eşit biçimde bundan yararlanmasını çoktandır hepimiz isteriz.
Çünkü o şehit törenlerindeki annelerin-babaların tümünün kasketli, başörtülü ve yoksul oluşları çok şey anlatır bize.
Ama sadece parası olanların bedel ödemesi...
Yoksulun boynunu büke büke dağlara gidip parasızlığın bir ikinci günahı olarak canını-kanını ortaya koyması...
Bu pis dünya düzeninin, paradan yana adaleti midir?..
Yoksa bu güzel vatan; kimisini canını-kanını uğruna verdiği için... Kimisini de parası için mi bağrına basar.
*
Ama ne yapacaksınız?..
Yine de bir bereli kartpostalı, evinin duvarına ömrünün en şerefli anısı olarak asmak isteyen yiğitlerimiz vardır...