Arka kapı...

HİÇBİR zaman söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor.

Misal "şeffaflık" diyor...

Oysa "şeffaflık" diyen Başbakan, daha bir gece önce korumalarını atlatıp sivil plakalı arabayla, arka yoldan ve garaj kapısından Çukurambar’daki eniştenin evine gelerek Cumhurbaşkanı ile buluşmuştu, tıpkı bir kaçak gibi.

Şaşırtmaca olarak da, başka model bir sivil arabayla eve dönüyor, ama sivil plakayı bu sefer buna takıyorlar.

Eminim kapı çalarken parolaları da vardı:

"Tık...tık...tık..."

Cumhurbaşkanı; sağ elini kulağına huni yapıp iyice eğilerek ve içerden kapının deliğine dayayarak:

"Kim o..."

"Benim ben Abdullah Bey... Ben Tayyip, Tayyip..."

"Parola?.."

"Ampül ahiret gününe kadar yansın..."

"İşaret?.."

"Fişi prize tak..."

"Tamam..."

(........)

Bizimkisi abartı...

Ama bir Cumhurbaşkanı ile Başbakan, böyle önemli günlerde, eniştenin evinde niye gizli buluşsunlar?..

Çünkü o "Bizim gizlimiz-saklımız olamaz... Her şey milletimizin huzurunda şeffaflık için de cereyan etmektedir..." lafı doğru değildi.

Milletimiz o saatte uyuyordu bir kere.

Yine de gören olursa diye aynı sivil plakayı, biri gelirkenki, öbürü giderkenki iki otomobile takmak ne oluyor, anlayan var mı?

*

Zaten Abdullah Gül de AKP’nin Cumhurbaşkanı’dır, bizim değil...

Çankaya’nın 27 odası, altı salonu, dört bahçesi varken, ben böyle eniştenin evinde Başbakan ile gece gizlice görüşen Cumhurbaşkanı görmedim.

Sevgili Mehmet Yılmaz, belki de Çankaya’nın dinlendiğinden şüphelendiklerini hatırlatsa bile, arka kapı toplantısının içeriği demek ki devletten de gizli.

"Şeffaflık" böyle...

Bence; kapatma davası, Ergenekon, terör, Askeri Şûra ve tüm bu kargaşa ortamını birlikte düşünürseniz; Türkiye’nin başı dertte...

Ve günler çok şeye gebe.
..

Kanıt bu:

Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın, arka kapıdan, eniştenin evinde, geceleri gizli buluşmaları...
Yazarın Tüm Yazıları