DOĞRUSU bu Ergenekon işinden sizler gibi ben de bir şey anlamadım aslında.
Televizyonlardaki bunca konuşma, gazetelerdeki bunca köşe yazısı, bunca haber-yorum, bunca anlatma çabası, bir şey anlamadığımızdandır...
Ve bu yüzden televizyonda anlatanların "anlatımı" bittiğinde, bizler birbirimize dönüp "Bence..." diye başlarız anlatmaya.
Anlayacak gibi olduğumuzda ise anlaşılmaz bir şey olmakta; yerden çıkan silahlar, bombalar, bir yeni tanık, bir yeni tutuklama...
Anladıklarımız elden gidiyor...
Bu son anladığımızın akşamı, Tuncay Güney televizyona çıkıp anlatmasaydı...
Anlaşılmıştı...
Ama onu dinleyip de eski anladığımız, yeni anladığımızı götürünce... Fikri Sağlar, "Yani dedi ki..." diye televizyonlara koşup anlatmaya başladı.
Zaten o an bizler birbirimize dönüp "Bence..." diye başladık anlatmaya...
Bu anlamadığımız şeyi...
*
Anlatmaya başlıyorum:
Bu Ergenekon davası için "Savcısı benim" diyen kim?..
Başbakan...
Bu davanın gerçek savcısına tahsis edilen, içinden Tayyip Erdoğan’ın balyozla çıkartıldığı zırhlı araç kimin?...
Başbakan’ın...
Genelkurmay Başkanı kime gidince siviller tutuklandı, askerler serbest bırakıldı?..
Başbakan’a...
Önce bu davanın yayılacağı yerleri, önceki gün de varacağı yerleri ve korkması gerekenlerin listesini kimden öğrendiniz?..
Başbakan’dan...
Türkiye’de en aptalların bile bildiği yeraltındaki kanlı-kirli işlerle özdeşleştirilip evlerinden toplatılan insanların ortak tek özelliği kime karşı oluşları?..
Bu Başbakan’ın iktidarına...
*
Amerika’nın saygın Middle East Qarterly Dergisi’nin bu sayısında, Ortadoğu uzmanlarının yorumunda, Türkiye’nin dinci devlet lehine el değiştirme sancıları içinde olduğu belirtildi...