Protokoldeki Afrikalı devlet adamının başında, bizim Memo’yu annesi sokağa çıkarttığında taktığı o tuhaf kapüşondan vardı.
"Kim bu?" dedim.
"Cumhurbaşkanı yardımcısı" dediler.
Öbürü de cepleri eşya dolu kalın paltosu ile oradaydı, arada bir öbür paltosunu da istiyordu.
"Bu kim?.."
"Cumhurbaşkanı..."
Törenler sırasında Sudan’ın devlet adamları yorulunca oturup ceplerindeki simitleri yediler.
Ertesi gün Vatan Gazetesi’nin manşetiydi:
"Ankara böyle heyet görmedi..."
*
Bir an daldım:
Diyelim ki bir Batı kenti...
Türklergelmişler.
Hava cehennem gibi sıcak ama bunlar paltolu.
Hanımlar o sıcakta palto ile oturdukları gibi, başlarını da sıkı sıkı sarmışlar.
Kat kat tuhaf tuhaf giysileri var.
Dışarda erkeklerden ayrı yürüyorlar, el sıkmak yok, konuşmak yok, öyle sağa sola bakmak yok...
Hanım hanıma alışverişte el ele tutuşup koşuyorlar.
Batı ülkesinin gazetecisi soruyor:
"Bunlar kim?.."
"Türk first leydileri..."
*
Afrikalıları niye yadırgayacaksınız?
Yeni "Türkiye fotoğrafı"yla; biz Afrikalıları nasıl görüyorsak Batılılar da bizi öyle görüyorlardır.
Kabul etseniz de, etmeseniz de...
Devleti tesettürün temsil etmesinden sonra, şimdi bir ulusun okumuş-yazmış tüm kadınlarını (Anayasa’ya madde sokarak) örtme girişimine en çok bu yüzden canım sıkılır.
Çağdaş, Batılı gibi giyinen, uygar görüntülü Türk kadını istemiyorlar.
Dertleri bu...
Yaz sıcağında sarıp sarmalayıp, palto ile Batı’yı dolanan bizim protokol varken, Ankara soğuğunda kapüşonlu Afrikalılar size niye tuhaf geldi anlamıyorum.