Açıklama ve yanıt...

ÖNCE Anayasa Mahkemesi’nin açıklaması:

"Hürriyet Gazetesi’nin 28 Eylül 2006 Perşembe günlü sayısının 3. sayfasında yer alan "Hukukun Bittiği Yer" başlıklı makalenizde; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun bazı bölümlerinin iptali istemiyle açılan davanın iki yıl geçmesine karşın sonuçlandırılmadığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Anayasa Mahkemesi’ne yeni bir hizmet binası yapılmak üzere daha önce ’yeşil alan’ olarak ayrılan bölgeden arazi tahsis edildiği, bu nedenle de Yasa’nın görüşülmesinin geciktirildiği belirtilmiştir. Gerçeği yansıtmayan bu yazınızla ilgili aşağıdaki açıklamayı yapma zorunluluğu doğmuştur.

1- Anayasa Mahkemesi’ne yeni hizmet binası yapılmak üzere tahsis edilen Ankara/Çankaya ilçesi Ahlatlıbel Yalıncak Köyü mevkiinde bulunan ve imarın 27012 ada ve 2 nolu parselindeki 63826 metrekare yüzölçümlü arazinin mülkiyeti PTT Genel Müdürlüğü’ne aittir. Anayasa Mahkemesi’nin halen kullandığı Çankaya/Simon Bolivar Caddesi’ndeki hizmet binası PTT Genel Müdürlüğü’ne verilmiş, karşılığında Maliye Bakanlığı’nın 31.08.2006 gün ve B.07.MEG.0.8/3307-16690-954 sayılı oluru ile trampa usulü kullanılarak belirtilen arazi Mahkememizce tahsis edilmiştir.

2- Anayasa Mahkemesi hizmet binası yeri olarak tahsis edilen bu arazi 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi kapsamında oluşturulan bir yeşil alan olmadığı gibi 81097 No’lu parselasyon planında PTT Genel Müdürlüğü adına tescilli bir imar parselidir.

3- Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin 16.6.2006 gün ve 1457 sayılı kararı ile sözkonusu arazi ’Ahlatlıbel Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi’ kapsamına alınarak işlemlerin hızla yürümesi için Anayasa Mahkemesi’ne hizmet binası alanı ilan edilmiştir.

4- 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun Kentsel Dönüşüm Alanı ilanını düzenleyen maddeleri hakkında Anayasa Mahkemesi’ne iptal için açılmış bir dava bulunmamaktadır.

5- Anayasa Mahkemesi yeni hizmet binasının inşaatına ilişkin tüm yasal işlemler tamamlanarak temel atma aşamasına gelinmiştir.

6- 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun bazı maddelerinin iptali için açılan davanın Mahkememizin hizmet binasının yapımıyla ilgilendirilmesi üzüntüyle karşılanmıştır. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu dışında, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun bazı bölümleri hakkında açılmış iptal davaları bulunduğundan yasaların birbiriyle bağlantıları nedeniyle belirtilen üç yasanın bir bütünlük içinde aynı zamanda görüşülmesi amaçlandığından konuların oldukça kapsamlı olması ve yürütülen Yüce Divan davaları ile açılmış diğer iptal davalarının yoğunluğu gözetildiğinde Mahkememizin çalışmasında bir aksama sözkonusu değildir.

7- Yazınızda da belirtildiği gibi hukuk devletinin vazgeçilmez kurumları arasında yer alan Anayasa Mahkemesi hakkında gerçekle ilgisi olmayan ve yeterli bilgi sahibi olmadan yönetilen isnatlar kurumumuzu yıpratacağı gibi kamunun düzenini sarsıcı sonuçlar doğuracağından yazılarınızı daha özenli ve sorumluluk anlayışı içinde kaleme almanızı ve gönderilen bu açıklamayı köşenizde yayınlamanızı rica ederim.

Tülay TUĞCUAnayasa Mahkemesi Başkanı"

*

Açıklama böyle.

Bir; o alan belediyenin 11.09.1991 gün ve 246 sayılı kararından bu yana "Ağaçlandırma alanı" idi.

(Benim "Yeşil alan" demem, ağaçlar mor olmadığı içindir.)

Anayasa Mahkemesi’nin yazılı istemi üzerine Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 18.08.2006 tarih ve 2021 sayılı kararı ile "Ağaçlandırma alanı" olmaktan çıkartılıp Anayasa Mahkemesi’ne bina izni verilmiştir. Kendi dosyalarındaki belgeler bulunamadıysa kararları gönderebilirim.

İki;
asıl önemlisi, Anayasa Mahkemesi’nin masalarında 2 sene 2 aydır bekletilen ve belediyelere "padişah yetkisi" veren yasa doğrudan rejim ile ilgilidir.

Çünkü; iktidar yukarda "demokratçılık" oynarken, Cumhurbaşkanı’nın, yüksek yargıçların, komutanların son günlerde endişe duyduklarını açıkladıkları yıkıcı-bölücü akımlar, bu yasaların donattığı kimi belediyeler eliyle yapılmaktadır.

Bunu önlemek için Anayasa Mahkemesi’ne gidilmiştir ama Anayasa Mahkemesi 2 sene 2 aydır karar verememiştir.

Üç; ben Anayasa Mahkemesi’ni yıpratmak istemem. Ama geciken hukuk hukuk değildir. Anayasa Mahkemesi’ni asıl yıpratan (kararları geri işlemediği için) arkasında hukuk dışı binlerce uygulama bıraka bıraka gelen işleyişidir.

İş işten geçtikten sonra alınan kararlar... Karar alıp gerekçesini (gerekçesiz karar uygulanmıyor) seneye yazmalar... Açıklamada "iş yoğunluğundan" söz edilse de Başkan ve üyelerin durmadan yurtdışı seyahatleri...

İşte; Hükümet’in 1,5 ayda hazırladığı, Meclis’in iki-üç gecede görüştüğü, ama Anayasa Mahkemesi’nin 2 sene 2 ayda anayasaya uygunluğuna bakamadığı bu son örnek.

En yüce mahkeme bunu yaparsa...

Ben o yazımın sonundaki o soruyu sormaz mıyım:

"Hangi taşa vuracağız başımızı?.."
Yazarın Tüm Yazıları