Bekir Coşkun

Namus neremizdedir?..

13 Haziran 2009
ASLINDA bu benim açımdan tehlikeli bir yazıdır.<br><br>Çünkü ilk yazdığımda Hacıbayram’dan çıkan cemaat camları kırmış ve camların parasını benden almışlardı.

Yine de zaman zaman sormuştum:

“Namus neremizdedir?..”

*

Bacakların arasında mı?..

Yoksa kafada mı?..

Neremizde?..

Diyelim ki sevdiği erkeğin elini tutan, parkta gezen, küçük eteğinin altından bacakları, eteğin üstünden göbeği gözüken mahallenin genç kızı mı namussuz?...

Yoksa ticaret, alışveriş ya da iş adı altında insanları kandıran, alın teri yerine cingözlükle para kazanan mümin kardeşimiz mi?..

Yazının Devamını Oku

Medya medya güzel günler hani ya...

12 Haziran 2009
TÜRK medyasını anlamak zordur. Burada dürüst olunmaz...

Mertlik, açık sözlülük suçtur...

İkiyüzlülük, herkese şirin gözükmek, döneklik para eder de, yalakalıkları başlarına taç yaparlar.

Son zamanlarda başka bir işim olsun isterim.

Taş taşımalıyım, çöp toplamalıyım, yerleri silmeliyim... Yorgun düşmeliyim, belim ağrımalı, sancılarım tutmalı, başım dönmeli, dizlerimin üzerine çökmeliyim...

Belki acılarımdan oturup ağlamalıyım...

Ama gurur duymalıyım yaptığım işten...

Bakın; Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor...

Batı kapıları bir bir kapanıyor yüzümüze... Avrupa mahkemelerinde, dolandırıcılıktan, aile içi şiddete kadar her yerde mahkûm oluyoruz... Batılı liderler açık açık Türkiye’nin AB’ye giremeyeceğinden söz etmeye başladılar... AB seçimlerinde Türkiye karşıtlarını destekliyor Avrupalı...

Farkında değilsiniz; AB rüyamız bitti...

Niçin?..

Çünkü toplum öncüleri bu büyük geçişte, Türkiye’ye ihanet ettiler...

İşte başta; kitlelerin eğilimlerinden, bilinçlendirilmesinden, yönlendirilmesinden, bilgilendirilmesinden ilk sorumlu medya...

Mensubu olduğum yüce meslek...

Türkiye’nin başına örülen çorabı halktan gizledi medya...

Bir ilkelliğin, bir gericiliğin, bir yobazlığın, bir hınzır tuzağın farkındaydı ama yumdu gözlerini...

Tam altı yıl ekranlarda, gazete sayfalarında, köşelerde farklı bir dünya sunuldu insanlara...

İktidar yalakaları ekran ekran gezdirilirken, gazete köşelerine AKP’nin adamları yerleştirildi ve karşı devrim sürerken kapattılar gözlerini...

Sanki her şey yolundaymış gibi...

Dönün bakın; öyle mi?..

Bir rüyanın sonundayız...

Ve ben en çok çocuklara yanarım...

Bizim kuşaklar zaten kaybetmişti, ama çocuklar...

Çocuklara çağdaş bir dünya için sözümüz vardı...

Olmadı...
Yazının Devamını Oku

AB’ye neremizi sokarız...

11 Haziran 2009
İZLİYORSANIZ; AB umudu giderek sönüyor.<br><br>Kimileri kaç yıldan bu yana, sanki bir gün AB’ye katılma olasılığımız varmış gibi yaptılar sadece...

Ama yoktu...

*

Çünkü Türkiye aslında kendisi AB’yi reddetti.

Bu kirlilik...

Bu ilkellikler...

Bu hukuksuzluklar...

Bu pespayelik...

Bu akılsızlık...

Yazının Devamını Oku

Kibar saygısızlık...

10 Haziran 2009
BAŞBAKAN çok kibar birisi.<br><br>Hani nasıl derler; ince ruhlu...

Ki konuşmaya başladığında bir gözümü kapatıp öyle bakarım...

Bakarım; zarif duygular içinde, ruhunun derinliklerinden gelen tevazu ve inceliklerle, bir kuru yaprak hassasiyetiyle uçuşan centilmenlik ifadesinde benliğini bulan, bir kuşun kanat çırpışlarındaki buğulu duyarlılık ve nergis kokulu alınganlıklarla bezenmiş zarifliklerle süslü, ılımlı yaklaşımların gizemli inceliği ile narin bir ruhun dışavurumundaki ahenkli ritmin dantelimsi işleyişi...

(.......)

(Sonunu bağlayacağım da, nereye bağlayacağımı bilemedim.)

Doğrusunu isterseniz, en kestirme anlatımı İbrahim Tatlıses yapar:

“Leydi end centilmeni...”

*

Başbakan bu yüzden kendisine “siz” yerine “sen” diyene kızdı.

Yazının Devamını Oku

Çocuklar büyüdüler...

9 Haziran 2009
ÇOCUKLAR suçlu bir dünyaya doğdular.<br><br>Ve suçlu bir dünyada büyüdüler.

Onlardan sadece birisiydi o küçük kız, polisi aradı:

“Polis amca, annemi öldürdüm...”

Çocuklarını öldüren babaların, bebeğini çöpe atan annelerin, sevgilisinin başını kesen abilerinin, annesinin kafasını ayıran ablalarının, birbirini öldüren televizyondaki amcalarının dünyasına adım attı çocuk...

Kime haber verileceğini dahi biliyor:

“Polis amca...”

“Efendim...”

“Annemi öldürdüm...”

*

Yazının Devamını Oku

Çevre Günü’nüz kutlu olsun...

7 Haziran 2009
SAKSAĞAN, yavrularını bahçede gezdirmedi bu sene.<br><br>Serçeler eski şarkılarını söylemiyorlar.

Dudağımı saçak altına doğru uzatıp serçe şarkısı söylemek geliyor içimden, becersem de, beceremesem de...

Daha dün Edremit Körfezi’ne açıldım, yunuslar yok...

Papatya tarlalarına kutu kutu “yazlıklar” yaptı müteahhit, adını da “cennet evleri” mi koymuş, ne...

Bu sene menekşeler açmadı.

Belki seneye...

*

Bir şeyler eksiliyor.

Domatesler, salatalıklar, erikler eskisi gibi kokmuyor... Nergis topladınız mı hiç son zamanlarda?..

Yazının Devamını Oku

Terbiyesizliğin lüzumu yok...

6 Haziran 2009
DÜN baktım; belki elli yazar Başbakan’ın “AKP değil AK Parti” denilmesini istemesine itiraz ediyor.<br><br>Terbiyesizliğin lüzumu yok...<br><br>Başbakan ne derse o...

*

Doğu’daki o ilçeye önemli ve büyük siyasetçi gelip konuşma yapacaktı. Tek sorun vardı; kasabalılar Türkçe bilmiyorlardı.

Kasabanın önde gelenleri herkesi toplayıp “Yine eşek gibi anlamayacaksınız yine... Bari önemli siyasetçi ne derse desin, alkışlayıp eledir (öyledir) diyeceksiniz” diye tembih ettiler.

Kasabalılar “Tamam...” dedi.

Önemli siyasetçi geldi, kürsüye çıktı ve konuştu:

“Size yol yapmadık mı?..”

Kasabalılar anlamadılar ama alkışladılar:

“Eledir...”

Yazının Devamını Oku

Tanrı oradaydı...

5 Haziran 2009
TANRI, Kahire’deki o salondaydı.<br><br>Obama; İslam âlemine seslenirken, dünya barışına giden yolu uzun uzun tarif etti. İnsanlığın çıkarlarının barışta ve hoşgörüde olduğunu anlattı...

Çok etkisi olamadı...

Küresel kuralları ve kurumları hatırlattı; BM kararları, Güvenlik Konseyi, uluslararası anlaşmalar ve hukuk...

Olmadı...

Duygulara seslenmeyi denedi; kucaklaşmak, sevgi, kardeşlik, yardımlaşma, kadınlar, çocuklar...

Boşuna...

İşte o zaman “Tanrım bana yardım et” diyerek tavana baktı.

Tanrı sordu:

“Bana mı dedin Hüseyin Obama?..”

Yazının Devamını Oku