Geçen turda da, bu turda da sahada olan mevcut kadro ile Süper Lig’de ancak orta sıralara oynar. Maç başında Rabotnicki karşısında Trabzonspor’un hevesi yok. Ne organize olabiliyorlar, ne de hatırı sayılır pozisyon bulabiliyorlar. Rakibe bakıyoruz, kadrosu ve kalitesi ile Trabzonspor’un yanından bile geçemez ama en azından mücadele ediyorlar. Trabzonspor’da o da yok. Kalecisinden en ucuna kadar ne uyum, ne de ahenk var.
Mehmet Ekici olmayınca liderliğe soyunacak futbolcu da yok. “Belki Erkan Zengin o görevi yapar” diyoruz ama o da ne hikmetse yedek kulübesinde. İkinci yarıda da değişen fazla bir şey yok. Şota da oyundan memnun olacak ki değişikliğe çok geç gitti. Geride olmasına rağmen tempoyu da artıramayan Trabzonspor sanki skora razı bir görüntü verdi.
GEMİYİ BIRAKMAYAN KAPTAN
Bu takıma kimler geldi, kimler gitti... Kimi efsane oldu, kimini ise hatırlayan yok. Bana göre Trabzonspor’un son yıllardaki efsanesi Onur Kıvrak’tır. Belki müsaade etseler daha uzun yıllar efsane olmaya da devam edecektir. Ama rahat bırakmadılar! Kişiliği, karakteri ve sporculuğu ile Onur Kıvrak, bazıları yokken Trabzonspor’u ismine yakışır bir şekilde temsil etmiştir. Bazıları, İstanbul takımlarının cazibesine kapılarak giderken, cömert teklifleri elinin tersiyle itmiştir. Her ne olursa olsun gemiyi terk etmemiştir.
Herkes işini yapmalı, mesela Onur Kıvrak kaptanlığını ve kaleciliğini daha düne kadar layıkı ile yapıyordu. Gördüğüm kadarı ile Trabzonspor’da bir yetki kavgası var. Aslında yok. Çünkü Süleyman Hurma hepsinden yetkili! Şota da tam ona göre bir teknik direktör. Kaptanı, kalecisi, en önemli oyuncusu UEFA Avrupa Ligi maçı öncesinde kamptan gönderiliyor, neredeyse sesi bile çıkmıyor. Pardon, sesi çıkıyor ve abisinin arkasında yer alıyor! Kol kırılıp yen içinde kalmalıydı. Ama başka hesaplarınız varsa da bilemem. Peki şimdi ne olacak? Kusura bakmayın ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır...
Bu çok tehlikeli bir durum ve ileride takımın başına iş açabilir.
Diyeceksiniz ki, “Daha takım oturmadı, kadroya katılacaklar var...”
Baktığınızda Trabzonspor’un geçen sezon oturmuş kadrosundan bir eksiği yok.
Bu kadro kalitesiyle Differdange’ı ezmelilerdi. Ancak bırakın ezmeyi, kendi oyun anlayışını bile rakibine kabul ettiremedi. İlk 45 dakikada, ‘Trabzon idare etti’ diyebiliriz.
CONSTANT YİNE YOK!
İleri uç elemanları Waris, Yusuf ve Sefa, takımlarına hiç destek veremedi.
Uzun yıllardır her sezon hedefler belli ama sonu maalesef hep hüsranla bitiyor.
Fatura hep de teknik direktör ve futbolculara kesiliyor.
Baktığınızda son iki sezonda 6 teknik direktör gitmiş gelmiş.
Yani son yıllarda hiç istikrar yok.
Aslında Ersun Yanal ile iyi bir yola girilmişti ancak yine sabredemediler.
Şimdi Şota geldi. Şota’nın elinde sihirli bir değnek mi var bilemiyorum.
İnşallah vardır, çünkü artık taraftarın ve camianın sabrı kalmadı.
Trabzonspor dün akşam yeni sezonun ilk maçına çıktı.
Uzun yıllardır böyle başlanıyor ama sonuç hep hüsran...
Trabzonspor geçen sezonu ‘transfer şampiyonu’ olarak bitirdi.
Tavsiye edilen her futbolcuyu aldı. Ancak hem yönetimin hem de teknik heyetin hakkını yemeyelim.
Öyle veya böyle kemik bir kadro kuruldu. Bu kadro iş yapar mı, tabii ki yapar.
Doğru takviyelerle şampiyonluğa oynayacak bir takım kurulabilir.
Ama huzur yok...
Süleyman Hurma büyük yetkilerle menajerliğe getirildi, teknik heyette bir çatırdamalar oldu.
Dün akşam küme düşmüş Balıkesirspor karşısında bile fırtınadan eser yoktu.
Özellikle ilk yarıda dışarıdan birisine maçı seyrettirsek, “Küme düşmüş hangi takım?”, “Avrupa için oynayan hangi takım?” diye sorsak cevabı çok farklı olurdu.
Tamam Trabzonspor topa daha çok sahip oluyor, oyunu da rakip sahaya yıkıyor ama bir türlü rakibi baskı altına alamıyor.
Yani hiç üretken değiller.
Daha doğrusu Trabzonspor’da büyük takım havası kalmamış.
Öyle savunma hataları yapıyorlar ki inanılmaz.
28. dakikada Uğur Demirok hiç olmadık yerde topu kaptırınca Balıkesirspor, Aykut ile harika bir gol attı.
Bu yenilen gol bile Trabzonspor’u o kadar canlandıramadı.
Doğal olarak şöyle çatır, çatır bir maç bekliyordum.
Ama unuttum, Trabzonspor’un çok eksiği vardı.
Sakın bu eksiklikleri oynayamayan futbolcular falan sanmayın.
Birincisi, çoğu maçta olduğu gibi mücadele etmiyorlar.
İkincisi, hiç istekleri yok ve üçüncüsü ise çoktan kafalarında ligi bitirmişler.
Trabzonspor ne doğru dürüst hücum yapabiliyor, ne de organize olarak gelebiliyor.
İşi yalnızca Mehmet Ekici’nin şutlarına ve ortalarına bırakmışlar.
İki kanat zaten çalışmıyor ve Deniz de santrafor bölgesinde çok cılız kalıyor.
Önce Alanya’da iki gün tanıtımlar ve organizasyon hazırlığı ile geçtikten sonra, Alanya-Alanya etabının müthiş finali yaşandı.
Ardından Antalya etabı, yabancı basın mensuplarının tabiri ile, ‘Türk Lokumu’ gibiydi. Elmalı etabı ise iki mevsimi bir arada yaşadığımız bir etap oldu.
Elmalı’nın merkezinde kısa kollu gömleklerimiz ve şortlarımız ile köy kahvesinde mola verdik.
Yukarı Elmalı Dağ’ına çıktığımızda, kar topu oynayanları gördük.
Mehter takımının o güzel marşları, Yörük ayranı ve gözlemelerle Elmalı’yı da bitirdik.
DOLMA TURU
Bursaspor, kuşkusuz ligimizin en iyi futbol oynayan takımların başında geliyor.
Trabzonspor ise bir dargın, bir barışık gibi. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyor.
İlk yarıda yalnızca Bursaspor’u izledik. Trabzonspor rakibine ayak bile uyduramadı.
Galibiyeti isteyen, mücadele eden ve yaptığı pas trafiği ile Bursaspor ilk yarıda neredeyse tek kale oynadı.
Net pozisyonları cömertçe harcadı.
İkinci yarı başlarken Trabzonspor sanki soyunma odasında büyük değişime uğramış gibiydi.
Sahaya bir çıktılar ki özlenen takımı gördük.
Özer’in nefis golü Trabzonspor’u kendine getirdi.