Paylaş
CHADWICK BOSEMAN: KAVGA SAHNELERiNDE ÇALAN DAVULLAR BENi GAZA GETiRDi
◊ “Black Panther”, aslında “Captain America: Civil War” ile Marvel’ın sinematik evrenine giriş yaptı. Ardından dev bir bütçe ile solo olarak izleyici karşısına çıktı. Neler söylemek istersiniz
filmle ilgili?
- Marvel yapımı olması zaten filmin boyutlarını anlamak açısından yeterli. Ama onun yanı sıra siyahi kast, siyahi süper kahraman, harika bir yönetmen, özel efektler ve teknolojinin son noktası diyebilirim. Her açıdan gurur duyduğumuz bir film oldu.
◊ Filmde Kara Panter’in babasıyla ilgili çok güzel sahneler var. Filmden yola çıkarak, sizin anne-babanızla ilişkinizi sormak istiyorum...
- İkisi de bizim için ellerinden geleni yaptı. Zengin değildik. Her istediğimizi almasalar da ihtiyacımız olan her şeye sahiptik. Annem çok disiplinli bir kadındı, okul tatilde bile olsa belli sayıda kitabı okumamızı isterdi. Ayrıca her yalanımızı yakalardı. Güney Carolina’lıyım. Yaşadığım yerden birinin çıkıp Hollywood’a gelmesi ve sinema yıldızı olması neredeyse imkansız bir şey. Ama ailem hep hayallerimin arkasında durdu ve bunun mümkün olmasını sağladı.
◊ Çekimlerde sizi en çok etkileyen sahnelerden bahseder misiniz biraz?
- Herkes kral olduğumu biliyor, bu epik bir şeydi bence. Kavga ederken davulların çalması gerçeküstüydü, içimde açıklayamayacağım bir neşe yaratıyordu. Davullar çalarken resmen kalp atışlarım hızlanıyordu, gaza geliyordum. Başka neler vardı... Mesela göğsümden mızrak çıkarmak, bütün kavga sahneleri, hatta bütün koreografi bence gerçeküstü ve etkileyiciydi.
MICHAEL B. JORDAN: BEN BU FiLMi 10 YAŞINDAKi MICHAEL iÇiN YAPTIM
◊ Siz bu filmle ilgili neler söylemek istersiniz?
- Ben bu filmi kendim için yapmak istedim aslında... 10 yaşındaki Michael için yaptım...
◊ Neden?
- Çünkü siyahi bir çocuk olarak çizgi filmleri ya da süper kahraman filmlerini izlemenin nasıl bir his olduğunu biliyorum. Açıkçası hiçbiri bize benzemiyordu. O zamanlar “günün birinde bana benzeyen bir süper kahraman da olur mu” diye hayaller kurardım. Siyahi çocuklar şimdi bu filmde kendilerine benzeyen bir kahramanı izleyecek, kendi kültürlerinin temsil edildiğini görecekler. Bu olağanüstü önemli bir durum bizler için...
◊ Bu yönetmen Ryan Coogler ile çalıştığınız üçüncü film, öyle değil mi?
- Evet! Ryan ile üçüncü kez çalışma şansı buldum. Biz kamera önünde de arkasında da birlikte büyüdük. Her filmde farklı boyutlara geçtik. “Creed”de hayallerinin peşinde koşan bir boksördüm, “Fruitvale Station”da Oscar Grant’i oynadım. Bunda ise kurgusal karakter Erik Killmonger’i canlandırdım.
SİYAHİ AMERİKALILARIN İÇİNDE SESSİZ BİR ÖFKE VAR
◊ Bize biraz Killmonger’den bahseder misiniz?
- Tabii. Bence iyi kötülerden...
◊ “İyi kötü” ne demek?
- Yaptıkları kötülüklere rağmen empati kurabildiklerin, içlerindeki ağrıyı ve acıyı anlayabildiklerin, neden öyle olduklarını hissedebildiklerin... Onlar iyi kötülerden işte... Killmonger sistematik bir baskı ve zulümden geliyor. Ben de siyahi bir Amerikalı olarak bu baskıyı zaman zaman hissettim. Bizlerin içinde sanki sessiz bir öfke var gibi... Kendi hislerimi bu karakterde de birebir hissettim. İşte o hisleri bir Marvel filminde portrelemek hem düşündürücü hem de ilham verici bir durumdu.
◊ Kişisel olarak da size dokunan bir rol olmuş sanırım...
- Hem de nasıl... En kişisel hislerimi, kendi içimde yaşadıklarımı en yüksek seviyede portreleme imkanı buldum. Umarım “Black Panther”dan sonra siyahi bir kastın olduğu daha birçok film yapılır, birçok çocuk Lupita, Daniel (Kaluuya) ve Michael olmayı hayal eder. Bu filmin gelecek nesilleri böyle hikayeler yaratma konusunda cesaretlendirmesini diliyorum.
◊ Gelelim Hollywood’da giderek güçlenen kadın hareketine ve cinsel taciz iddialarına... Genç bir oyuncu olarak sizin de bu konudaki fikirlerinizi merak ediyorum.
- Bu, erkekler var olduğundan beri süregelen bir durum! Onun dışında, güçlülerin güçlerini yanlış kullanması her sektörde olan bir şey. Şimdiye kadar yaşanmayan, bu durumun açığa çıkmasıydı.
◊ Ne oldu da bu durum değişti, her şey açığa çıktı?
- Teknolojinin gelişmesi sayesinde yanlışları örtbas etmek ve saklamak çok zorlaştı. Umarım yeni jenerasyon bu yaşananlardan ders alır ve bir daha böyle çirkinliklere cesaret edemez. Ben şahsen yeni neslin daha insani olacağını düşünüyorum.
◊ Bu düşüncenin temelinde ne yatıyor?
- Dediğim gibi teknolojinin her şeyi ortaya dökmesi, olan bitenin anında tüm dünyaya yayılması ve yanlışa verilen ciddi tepkiler, çocuklara neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğretiyor.
LUPITA NYONG’O: DEĞiŞiM BiR OLAY DEĞiL, BiR SÜREÇ
◊ Bir taraftan ortaya çıkan olaylara bakıyorum, diğer taraftan bu sene ön plana çıkan güçlü kadın rollerine... Aynı döneme denk gelmesi şaşırtıcı... “Black Panther” da güçlü kadınlardan oluşan bir kasta sahip...
- Evet. Bir kadın olarak bulunduğumuz noktadan mutlu ve umutluyum. Sektörde birçok değişim yaşıyoruz. Mesela sonunda böyle bir filmi yapabildik. Ama değişimi bir olay değil bir süreç olarak görmeliyiz. Benim istediğim, değişim sürecinin bir parçası olmak. Bir araya gelip, farkındalık yaratıp “Tamam konuştuk, açığa çıkardık, olay çözüldü” deyip kenara çekilmek değil.
◊ Çekimlerde sizi etkileyen ve “vay be” dedirten bir an var mıydı?
- Çok fazla var. İlk aklıma gelen Korece konuşmam. Bu çok garip gelmişti. Normal hayatımda bir sürü ses ve konuşma dersi alsam da filmde Korece konuşan bir siyahiyi oynamak enteresandı. Onun dışında aksiyon ve fiziksel maharet gerektiren tüm sahneler, daha önce benzer bir projede yer almadığım için şaşırtıcı geldi diyebilirim.
◊ Bu film sizi güçlendirmiş olmalı. Artık kendinizi savunabilecek duruma geldiğinizi düşünüyor musunuz?
- Kesinlikle. Bir sahnede yüksekten atlamam, bacaklarımla adamı belinden kavrayıp yere düşürmem, sonra da yumruklamam gerekiyordu. Sahneyi gösterdiler, döndüm ve “Benden bütün bunları yapmamı mı bekliyorsunuz! Asla mümkün değil. Bunu yapmak için gerçekten süper kahraman olmak gerek” dedim. Ama itirazım işe yaramadı. Onlar öğretiyor, sen yapıyorsun. En son hatırladığım adamın üstüne oturmuş yumruk savurduğumdu. Buna kendim bile inanamadım.
◊ Filleri korumaya yönelik bir organizasyonda aktif olarak çalıştığınızı duymuştum. Neler yapıyorsunuz?
- Evet. Fil dişi ticaretini engellemek için çalışıyoruz. Yasadışı fil dişi ticareti ve fillerin izinsiz avlanması biz Afrikalılar için çok önemli bir konu. Vahşi yaşamı korumalı, sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Bu yüzden onların elçisi olup farkındalık yaratmaya ve onları korumaya çalışıyorum.
◊ Son sorum kıyafet seçimlerinizden. Kırmızı halının moda ikonlarından biri olma yolunda hızla ilerliyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Kırmızı halı için hazırlanmayı, elbiselerle oynamayı çok seviyorum. Fantezi dünyasına hazırlanıyormuşum gibi geliyor. En güzel yanı da seçimlerimin insanlar tarafından beğenilmesi. Yalnız kırmızı halı dışında hep kot pantolonla takıldığımı da belirtmeliyim.
Paylaş