Paylaş
◊ Merak ettiğim çok şey var ama öncelikle dijital platformda geçtiğimiz hafta yayınlanmaya başlayan “Halston”daki inanılmaz performansınızla başlayacağım... Nasıl hazırlandınız o dönemin Amerikan moda devini oynamaya?
- Onun hayatına ve o dönemin New York City’sine geri dönmeyi çok sevdim. Bir karakter oluşturmaya çalışırken eğer gerçekten yaşamış birini oynuyorsan gerçek bilgilerden ve görüntülerden faydalanıyorsun. Ben de öyle yaptım... Halston hakkında son zamanlarda yapılan çok güzel bir belgesel var, onu izledim. Onun hayal edebilmek için hakkında yazılmış “Simply Halston” adlı bir kitabı okudum. Çin’e yaptığı iş seyahatindeki harika görüntülerine ulaştık, hepsini izledim.
◊ Halston’ın en çok hangi özellikleri sizi etkiledi?
- Halston moda konusunda çok bilgili bir adamdı. Ne yaptığını iyi biliyordu ve işinde çok tutkuluydu. Halston, yaşadığı dönemin en ünlü insanlarından biri. O zamanlar herkes Halston tarafından yapılmış bir şey giymek istiyordu. Kadınlar için şapkalar yaparak kariyerine başladı. Jacqueline Kennedy’nin meşhur hap kutusu şapkasının tasarımcısı Halston’dı...
Her neyse Halston büyüleyici bir insan, büyüleyici bir karakter ve galiba ona biraz âşık oldum. Orta Amerika’da küçük bir kasabadan Chicago’ya ve oradan da New York’a moda tasarımcısı olma hayalini gerçekleştirmek için gelen bir adamın hikayesini anlattık. Sanırım ilk başlarda Halston tuhafiyeciydi. Tuhafiyecilikten başlayıp moda imparatorluğuna uzanan ilginç bir hikâye...
TEKRAR OBI WAN-KENOBI’Yİ OYNAMAK HEYECAN VERİCİ
◊ Size Obi Wan-Kenobi’yi sormadan geçmem mümkün değil. Özellikle George Lucas’ın klasik “Star Wars” filmleri, zamansız yapımlar arasında... Disney Plus’ta yayınlanacak “Obi-Wan Kenobi” dizisinin çekimlerine başladınız...
- Evet, tekrar Obi-Wan Kenobi’yi oynamak heyecan verici. 10 yıl önce bu kadar heyecanlı olacağımı hayal edemezdim. Ama şimdi gerçekten öyleyim. Filmleri yaptığımız dönemdeki jenerasyonla yeniden buluşacağız. Düşünsene orijinal filmlerde çocuk olanlar şimdi birer yetişkin. Onların tepkisini görmek heyecan verici olacak. Yönetmenimiz Deborah Chow’u gerçekten çok seviyorum. Onunla çalışmak harika. Ben de seriye oyunculuktan daha fazlasıyla dahil oluyorum.
◊ Bir “Star Wars” (Yıldız Savaşları) hayranı olarak ben de hatırı sayılır sayıda “Star Wars” koleksiyon ürünü var. Sizde durum nedir?
- Evde “Yıldız Savaşları” ile ilgili hiçbir şey yok. Aslında şöyle, o filmler çıktığında imzalamam gereken bir sürü şey oluyor. Hayır amaçlı müzayedeler düzenleyen bazı dernekler için imzaladığım koleksiyon ürünleri ve eşyalar... Ve biliyorsun bu ürünler oldukça yüksek paralara satılıyor. Sanırım imzaladığım ürünlerin bazıları hâlâ garajımda bir kutuda duruyor. Bir de 3’üncü filmden bir ışın kılıcım var ama nerede olduğunu bilmiyorum. (Gülüyor)
“Obi-Wan Kenobi” karakterinin mini dizisinde Ewan McGregor, Kenobi’yi canlandıracak.
Sosyal medyayı hiç sevmedim
◊ 20 yıl geçti üzerinden ama “Moulin Rouge” ne güzel bir yapımdı... “Moulin Rouge” hayatınızın neresinde?
- Harika bir oyuncu kadrosu ve harika dansçıların etrafında olmak, hayatımın, kariyerimin en önemli noktalarından biriydi... Belki de ömür boyu sadece bir kez yaşayabileceğim bir deneyimdi... Dans salonu seti. Ahh muhteşemdi! Asla unutmayacağım işlerimden...
◊ Son dönemde sizi çok etkileyen bir kitap, film, dizi ya da müzik var mı?
- Ian McEwan’ın “Machines Like Me” kitabı... O kitabı okumamın üzerinden biraz zaman geçti ama beni gerçekten çok etkileyen bir kitap oldu...Kitap, insanlık ve insan olarak nasıl varlıklar olduğumuz hakkında bir tür keşif... Londra’da birbirine âşık olan iki kişi hakkında çok küçük bir hikâye.Adam, ilk yapay insanlardan birini satın alıyor. Yapay insanlar bize adapte olmak ve bizden öğrenmek için tasarlanmış. Oldukça şaşırtıcı bir roman.
◊ Son olarak sosyal medyaya ne zaman katılacaksınız?
- Katıldım aslında... Bir ara sosyal medyada bulundum. Ama hiç sevmedim. Bu yüzden bıraktım... Sosyal medyada olmamak en güzeli.
◊ Geri dönmeyi düşünür müsünüz?
- Hayır, hayır!
EN ÖNEMLİ FİLMİM: TRAINSPOTTING
◊ Birçok aktör filmlerini çocukları gibi değerlendiriyor, sıralama yapmak çok zor. Lakin herhangi bir sebeple kalbinize en yakın 3 filminizi sormak istiyorum...
- Gerçek şu ki, cevaplanması zor bir soru çünkü her yaptığım film benim için çok şey ifade ediyor. Yaptığım filmler başarılı olsun ya da olmasın hepsinin kişisel olarak bir anlamı var. Çünkü filmi yapmak için çok fazla zaman harcıyorsunuz ve yaptığınız işe kendi tarzınızı ve ruhunuzu katmanız gerekiyor. Aksi olsaydı, filmlerimi böyle görmeseydim hepsi sadece iş olarak kalırdı. O yüzden ayırmak zor.Ama şöyle bir seçim yapabilirim; “Trainspotting” nasıl hissettirdiği açısından benim için en önemli film. Oyuncu kadrosu, senaryo, yönetmen, zaman, müzik, o filmi yapma deneyimi o kadar mükemmeldi ki...Aynı zamanda genç bir aktör olarak sinema yapma deneyiminin bir parçası olmak... O sette yapamayacağımız hiçbir şey yoktu, uçuyoruz gibi hissettiren bir yapım süreciydi... Ve bu çok güçlü bir histi. Sonra filmin o kadar çok sevilmesi de benim için önemliydi.Yapım aşamasını sevdiğim bir diğer yapım, Peter Greenaway’in “The Pillow Book” filmi oldu. Çok güzel bir filmdi ve Peter Greenaway gibi bir yönetmenle çalışmak olağanüstü bir deneyimdi.Üçüncü seçimim ise “Big Fish” olurdu çünkü Tim Burton ile çalışmayı çok sevdim ve onunla tekrar çalışmak istiyorum...
Pandemiden zevk aldım
◊ 2004 yılında çektiğiniz “Long Way Round” adlı TV serinizde motosikletle 115 günde 12 ülke ve 19 farklı saat diliminde 20 bin mil yol gittiniz. Yapması zor bir şovdu. Sizi bu yolculuğa sürükleyen neydi?
- Bir sonraki lokasyonda ne olduğunu bilmemeyi seviyorum, plansızlığı seviyorum. Yolda neyle karşılacağımı bilmemeyi ve umursamamayı seviyorum. Motor sürerken hissettiğim meditasyon benim için çok rahatlatıcı... Motorun üzerinde uzun süre oturmayı seviyorum. Uzun zamandır üzerinde düşünmemiş olduğunuz şeyler motorun üzerinde kabarıyor. Bu gerçekten güzel bir his...
◊ Sizin kadar macerayı ve seyahat etmeyi seven biri için pandemi dönemi zor olmalı...
- Hayır, harikaydı. Gerçekten harikaydı. Pandemi sanki beni değiştirdi. Çünkü hareketsiz kalma konusunda hiçbir zaman iyi değildim. Tüm kariyerim boyunca çalıştım, çalıştım, çalıştım... Motorla büyük macerayı gerçekleştirdiğimiz için maceracı kaslarımı da oldukça fazla çalıştırmıştım. O yüzden geçen sene kapalı olmaktan zevk aldım. Dünyadaki birçok insan için çok korkunç olan bir şeyden zevk aldığımı söylemek kötü. Ama ben çok şanslı olanlardandım...
Ewan McGregor, “Halston” dizisinde Grace Jones, Liza Minnelli, Bianca Jagger gibi ünlülerin modacısı Roy Halston Frowick’e hayat veriyor.
ELEKTRİKLİ MOTOR SÜRMEK DAHA AZ STRESLİ
◊ Motor tutkunuza geri dönersek Keanu Reeves gibi kendi motorlarınızı yapmayı düşünüyor musunuz?
- Hayır! Ben sürmeyi seviyorum. Motosiklet sürmek hayatımın çok önemli bir parçası. Keanu Reeves’e çok hayranım, onu insan olarak da gerçekten çok seviyorum. Motosiklet tutkusunu çok seviyorum.
◊ Günlük hayatınızda da motosiklet kullanıyor musunuz?
- Evet. Yanımda çocuklarımdan biri yoksa motordayım... En sevdiğim ne biliyor musun? İşe sabah motorla gidebilmek... Erken kalkmak, çekim yaparken gerçekten erken kalkıyoruz. Sabah 05.30’da motosiklete binmek ve boş sokaklarda kullanmak... Tam olarak o anda oluyorsun... Araçla biri işe getirirken olduğu gibi yolda uyuyakalmıyorsun. Pek izin vermiyorlar motorla işe gitmeye ama ben motorumla gitmeyi çok ama çok seviyorum.
◊ Favori motorunuz hangisi?
- Çok motorum var. Motosikletlerimin çoğu İtalya’dan, Moto Guzzi... 20 yaşımdan beri Moto Guzzi sürücüsüyüm. Harley’im var... Harley-Davidson aldım. Çıktığımız macera yolculuğunda Harley-Davidson bize iki harika elektrikli motosikleti verdi.
◊ 20 bin millik maceranızda elektrikli motor tercih ettiğinizi okumuştum. Neden elektrikli motor?
- Elektrikli motorlar böyle bir yolculuk için mükemmel... Çünkü sessizler, çok pürüzsüzler, çok hızlı ve çevikler. Gürültüsüz oldukları için ve sizinle motor arasında mekanik titreşim yok. Bu yüzden yolu gerçekten hissediyorsunuz. Ayrıca elektrikli motorla günün sonunda daha az yorgun olduğumuzu gördüm. Onları sürmek daha az stresli.
Paylaş