Paylaş
◊ Üst üste en iyi kadın oyuncu ödülünü almanız üzerine herkes “The Wife”ı merak etti.
Bu sene ödüller konusunda eminim çok fazla telefon gelmiştir size. Nasıl hissediyorsunuz?
- Heyecanlı ve mutlu... Okuduğum okullardan soğukkanlı olmayı öğrendim. Ama zaman zaman duyguları dizginlemek çok zor oluyor. İşte bunlar da o zor anlardan...
◊ “The Wife”ın hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
- Hayatımızda anahtar noktaların neler olduğuna karar veremiyoruz.
Hayat bir tarafa giderken aniden yön değiştirebiliyor. Joe ve Joan’da da öyle oldu...
İki yazar; yetenekli olan kadın, egosu olan ise adam. Joe, iyi bir yazar olmadığının farkında. Ona “Bu durumu düzeltebilirim” diyen de karısı Joan...
Onların hikayesinde en önemli noktalardan biri Joan’ın kadın yazar olarak kendini kimsenin okumayacağını düşünmesi... Joe’nun adı altında hikayelerini yazıp aslında kendini tatmin ediyor. 40 yıl o şekilde yaşıyor.
◊ Filmin başında Joe başka bir kadınla evli. Sizin canlandırdığınız Joan onunla gizli bir aşk yaşıyor.
Aslında Joe’yu çekici bulduğu için değil bulunduğu pozisyondan etkilendiği için onunla olmak istiyor.
İlerleyen dönemlerde Joe’ya karşı aynı şeyi başka kadınlar da yaşıyor...
- O yüzden bu hikayeyi anlatmak istedim.
Çünkü aşırı derecede karmaşık bir insan zihni ve ilişkisi görüyoruz. Seks hayatları devam ediyor. Karı-koca olarak birbirlerini mutlu eden bir çift.
Joan kocasıyla bir anlaşma yapıyor ve o anlaşmaya sadık kalıyor. Ta ki Nobel kazanıp Stockholm’e gittikleri döneme kadar... Zaten sonrasında ilişkilerindeki çatlaklar ve bilinçaltında var olan bütün hisler ortaya çıkıyor.
◊ Üç defa evlenip ayrıldınız. İlişkiler hakkında neler öğretti evlilikleriniz?
- Her ilişkide önemli olan şey kendini tanımak ve kim olduğunu bilmek. Seni nelerin mutlu ettiğini bilmek, hayatını dolduran şeylerin farkında olmak ve kendin olduğun için dik durabilmek... Bunlar önemli.
BENİ TATMİN EDEN İŞİM VE SANATIM
◊ Hayat arkadaşı arıyor musunuz?
- Bir ilişkim yok. Bilmiyorum kim ister beni... Bu çok dokunaklı oldu. Sil bu son dediğimi (gülüyor).
◊ Peki, arıyor musunuz?
- İnan bana aramıyorum (gülüyor).
◊ Günümüze gelecek olursak, sizce evlilik günümüze uygun bir kurum mu?
- Evet... Mesela kızımın benimle ve babasıyla çok güçlü bir bağı var. Bizler sosyal varlıklarız. Birbirimizle etkileşmeden yaşayamayız. Kendim başaramamış olsam da etrafımda başarılı ilişkiler ve evlilikler görüyorum. Evliliklerin ve ilişkilerin bizi zenginleştirdiğini düşünüyorum. Hayat boyu sürecek bir bağlantı için birbirine söz vermek, eve gidince seni bekleyen birinin olması, sahiplenilmek, birbirini mutlu etmek, anlamak... Bundan daha güzel ne olabilir ki hayatta.
◊ İlişkiler sanatçıyı besliyor mu?
- İlginç bir soru. Bazen sanatçı kendini sanatıyla tüketir ve başkasına verecek enerjisi, duygusu kalmaz. O dönemlerde yalnız olmak daha mantıklı. Çünkü bazen ilişkilerde bir tarafın yalnız kalmaya ihtiyacının olduğu anlaşılmaz. Eğer ilişkide olduğun kişi o anlayış seviyesine varıp seni anlıyorsa o zaman elbette besler.
◊ Filmde Joe sayenizde Nobel alıyor. Size Nobel verilseydi hangi alanda almak isterdiniz?
- Bilim... Nöroloji.
◊ Neden?
- Beynimizde olup bitenleri araştırmayı seviyorum. Kendimizi değiştirmek, gelişmek... Her şeyin başlangıç noktası beynimiz...
◊ Bu sene 7. kez Oscar’a aday oldunuz. Bence bugün artık ödül gelmeli...
- Oynadığım tüm karakterlerle gurur duyuyorum. Eğer Oscar kazanamamak kötü etkileseydi şimdiye kadar işimi bırakmam gerekirdi. Beni tatmin eden yaptığım iş ve sanatım. Bunun için de hiçbir ödüle ihtiyacım yok...
SANATÇIDA EGO OLMASI ŞART
◊ Filmdeki karakteriniz Joe oldukça yüksek egolu bir yazar. Sanatçının egolu olması yaratıcılığı ve kendini daha iyi tanıtması için gerekli mi?
- Bu soruyu bir aktör olarak cevaplarsam, sanatçıda belli bir ölçüde ego olması şart. Ama alçakgönüllülük ve tevazu da şart. Kendini sorgulama yeteneğine sahip olmak önemli. Biraz da güvensizlik gerekli. Hepsini harmanlayıp gelişmek ve değişmek en güzeli.
◊ Kötü diye tabir ettiğimiz karakterleri oynarken dikkat ettiğiniz noktalar neler?
- Kötü adamı oynarken ben kendimi kötü olarak görmüyorum ki... İzleyici bizi kötü olarak algılıyor. Örneğin Joe kendini hatalı görmüyordu. Kötü karakteri oynarken kendini kötü olarak görmeyeceksin. Orada senin işin başkalarına kendini kötü göstermek.
◊ Glenn Close sizce sonunda Oscar’ı alacak mı?
- Kendisine sorsan ilgilenmediğini söyler (gülüyor). Filmi izlerken Glenn’i izlediğimi unuttum. Bana onu izlediğimi unutturdu. İzlediğim Joan’du. Oscar’ı alır ya da alamaz bilmiyorum ama muhteşem bir performans olduğunu zaten gördünüz.
PAPA İLE TANIŞACAĞIM
◊ Netflix için yaptığınız “The Pope”u merak ediyorum. Nerede çektiniz? Gerçekte Papa ile tanıştınız mı?
- Kasım 2017’de Buenos Aires’te çekimlere başladık. Sonra Roma’ya geçtik. Film Papa Benedict ile Papa Francis arasında geçiyor. Benedict’i Anthony Hopkins oynuyor. Sonunda Gallerliler Papa oldu (gülüyor). Vatikan’dan bir grup sete geldi. Bizim için Papa’yla bir görüşme ayarlayacaklarını söylediler, tanışacağım...
◊ 46 yıldır evli olduğunuzu söylediniz. Uzun ilişkinin sırrı nedir?
- Birbirini sevmek. Karşı tarafı daha çok dinlemek...
◊ Glenn Close da siz de çok güçlü tiyatro geçmişi olan oyuncularsınız. Hâlâ tiyatro yapmaya devam ediyorsunuz. Twiyatronun en sevdiğiniz yönü nedir?
- Tiyatronun sinemadan farkı güvendir. Özellikle rol arkadaşına güven. Çünkü aylarca rol arkadaşınla birliktesin. Ondan önce aylar süren provalar var. Bir süre sonra konuşmadan sadece gözlerine bakarak anlaşabiliyorsun ve sahnede koşulsuz güveniyorsun.
Paylaş