Paylaş
◊ “Dune” gerçek bir sinema deneyimi. Evde filmi izlemek asla beyazperdede izlemenin yerini alamaz. Sinema büyüsünün daha geniş kitlelere daha doğrusu yeni nesile ulaşması, çekim süreci boyunca aklınızda tuttuğunuz bir şey miydi?
- Bende yönetmen olma kıvılcımı yaratan şeylerin başında beyazperdenin gücünü kucaklayan ve izleyiciyi hikâyenin dünyasına kaptıran filmler yer alıyor. Evet, sinema deneyimine kesinlikle aşığım ve sinemada tüm gücünü gösterecek filmler yapmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Tüm filmlerimi beyazperde düşünerek yazıyor, tasarlıyor, çekiyor ve kurguluyorum. Belki gelecekte televizyon deneyimi daha iyi olacak, VR (Virtual Reality-sanal gerçeklik) ile daha da iyi hale gelecek. Belki bu teknolojilerle göz zevkinizi tatmin edecek bir ekrana sahip olacaksınız fakat evde izlemek filme asla derinliği eklemeyecek veya ses asla sinemadaki gibi olmayacak.
◊ “Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2”yi yazarken ve yönetirken, filmin fantastik kurgusuna duygusallığı mükemmel bir şekilde nasıl yerleştirdiğinizi anlatır mısınız?
- Bu yapması o kadar zor bir şey değil. Yapılması zor olan yakın ilişkiye olan odağımızı kaybetmediğimizden emin olmak. Daha doğrusu Paul (Timothée Chalamet) ve Chani (Zendaya) arasındaki hikâyeye olan odağımız. Onların ilişkileri filmin tüm dramını ortaya çıkarıyor. Chani ve Paul’un gözünden siyasi baskıyı, kültürel baskıyı hissediyoruz. Filmi sanırım aralarındaki gerilime odaklanarak kurguladım.
SETTE DETAYLARIN ÖZENİ DUDAK UÇUKLATIYORDU
◊ Set tasarımları, renkler, sesler inanılmaz. “Dune: Çöl Gezegeni Bölüm 2”de ‘Aman Tanrım, bu dünyayı biz inşa ettik’ dediğiniz bir an oldu mu?
- Her biri oldukça çarpıcıydı. Setin boyutları ve detayların özeni dudak uçuklatıyordu. Prodüksiyon tasarımı oldukça etkileyici. En sevdiğim kısım kuş mağarasıydı diyebilirim. Çok şiirseldi. Gerçekten ilginçti. O alan film yapımcısı olarak şu ana kadar gördüğüm en şiirsel yer diyebilirim.
◊ Sizce “Dune”un bu kadar popüler olmasının izleyiciler tarafından sevilmesinin hikâyesi nedir?
- Bir çocuğun sonunda bir yuva bulması ve kimliğini başka bir kültürde pekiştirmesi gerçeği oldukça dokunaklı bir şey. Kitap aynı zamanda insan ruhuna dair pek çok umut katıyor. Kitapta yapay zekânın yasaklanması, insan ruhunun zafer kazanmak için olması ve makineleri geliştirmek yerine insanlığı geliştirmek gibi güçlü mesajları var. Ayrıca ekosistemin insan üzerindeki etkisine ve ekosistemle insanın nasıl ilişkili olduğumuza dair araştırmalar da var. Dune gençlere çok şey anlatan ve bağlantı kuran bir hikâye...
İLK KİTAP YAYIMLANDIĞINDA HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMIŞ
◊ Karakterlerinizin yaşadığı arayışlar, filmi yaparken özellikle dikkat ettiğiniz noktalar hangileriydi?
- Ekrana nüans getirmeye çalışıyorum. Umarım yaptığım her şey siyah beyaz değildir, daha inceliklidir. Saf kötülük var ama nadir. Çoğu şey perspektif meselesidir.
Frank Herbert ilk kitabı yazdığında çok kesin bazı düşünceleri varmış. Kitabın uyarıcı bir hikâye olmasını istemiş. Mesih tarzı figürlere karşı bir uyarı olarak görülmesini istemiş.
Kitap yayımlandığında nasıl algılandığı onu aslında hayal kırıklığına uğratmış. Okuyucular Paul’ün şiirsel bir kutlama olarak algılamış halbuki Frank, Paul’ün anti-kahraman olmasını istiyormuş.
Bu algıyı düzeltmek için “Dune Messiah” adında ikinci bir kitap yazmış. Ben de film uyarlamasını Herbert’in başlangıçtaki niyetine yakın yapmaya çalıştım. Yani film de bir uyarı niteliğinde.
Bu, Paul’ün kutlaması değil. Paul kınadığı şeye dönüşüyor. O, insanlara ihanet etti. Kültüre âşık oldu.
Aynı ekiple çalışmak benim için önemliydi
◊ Görüntü yönetmeniniz Greg Frazier, editör Joe Walker yapım tasarımcısı Patrice Vermette, kostüm tasarımcınız Jacqueline West... Ekibinizle yeniden ikinci film için bir araya gelmenizi anlatın lütfen.
- Birinci bölümden mümkün olduğu kadar çok insanı getirmek benim için önemliydi. Yarattığımız dünya hakkında her şeyi bilen insanlar onlardı. İlk defa böyle dünyayı yaratıyordum ve bunu daha önce hiç yapmamıştım. Aynı ekiple çalışmak, herkesin tam olarak neyi hedeflediğimi, estetik olarak ne istediğimi ve sinematik dilini ifadesini bildiği anlamına geliyordu. Yapım tasarımcısı Patrice Vermette birinci filmi çekerken ikinci filmin tasarımına başlamıştı. İkinci Kısım zaten birinci kısım çekilirken devam eden bir çalışmaydı.
İkinci Bölümün ön prodüksiyonu da oldukça yoğundu çünkü ödül sezonundaydık ve zamanımız birinci bölüme göre biraz daha sıkışıktı. Birinci kısımda araştırma ve geliştirmeye daha fazla zamanım oldu. İlk film için o kadar detaylı çalışıp öyle iyi hazırlanmıştık ki sahip olduğumuz tüm bilgi ve araç gereçler ikinci kısım için daha hızlı hareket etmemizi sağladı. Bu yüzden mümkün olduğunca aynı ekiple çalışmak benim için önemliydi.
Paylaş