Çok karanlık ve derin bir dünyaya daldık

Joanna Hogg’un hem hikâyesini kaleme aldığı hem de yönetmen koltuğuna oturduğu “The Eternal Daughter”, Venedik Film Festivali’nde ilk kez izleyiciyle buluştu. Tilda Swinton’ın başrolünü üstlendiği gizemli drama filmi, boş bir otel haline gelen eski evlerine döndükleri zaman, saklı kalan sırlarla yüzleşen anne ve kızının hikâyesini konu alıyor. Joanna Hogg ve Tilda Swinton filmle ilgili merak edilenleri Venedik’te anlattı.

Haberin Devamı

Çok karanlık  ve derin bir dünyaya daldık

◊ Sizi bu hayalet hikâyesine ne yönlendirdi?
- Joanna Hogg: Doğaüstü şeylere her zaman ilgi duymuşumdur. Ve aslında, “The Souvenirs” filmimi yapmadan önce bir hayalet hikâyesi çekmek istiyordum. Yine 2008’de beyazperdeye taşımak istediğim bir anne ve kızının hikâyesini düşündüm. Hayalet öyküsüyle ikisi bir araya geldi. Şimdi ise onları birbirinden ayıramıyorum.

◊ Filmde hem anneye hem de kızına hayat veriyorsunuz... Anneler ve kızları arasındaki nesil uçurumları hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Tilda Swinton: Joanna ve ben, annemizin nesli ile bizim çağımızın kadınları arasındaki uçurum hakkında çok konuştuk. Bizim yaşımızın kızları ile annelerimiz arasındaki ilişkinin ne kadar farklı olduğunu fark ettik.
Ve bununla çok ilgilendik. Hep benim Julie’yi oynayacağımı düşündük. Ve bir diğer oyuncu hakkında konuştuk ama bir şekilde bu çok garip dürtü bizi ele geçirdi. Ve elbette, şimdi filmi gördünüz...

◊ Filmlerinizde sade ve doğal sahneler dikkat çekiyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
- Joanna Hogg: Sunulan şeyin basitliği, aslında filmi nasıl yaptığımızın karmaşıklığını yalanlıyor. “The Eternal Daughter”ı da doğaçlama bir yapıya sahip olan tüm filmlerimde kullandığım aynı süreci kullanarak yapmak istedim.
Sanırım çok teknik bir yönetmen değilim. Önümdeki dünyayla ilgileniyorum. Çekimlere başlamadan önce Tilda ve ben bir konuşma yaptık...

Haberin Devamı

Çok karanlık  ve derin bir dünyaya daldık

◊ Nasıl bir konuşma?
- Joanna Hogg: O Julie’yi, ben Rosalind’i oynayacaktım. Tabii ki beni filme almazdık ama Tilda’yı diğer karakter olarak çekiyor olurduk. Sonra bu sahne için bir şekil oluşturacaktı... O andan itibaren Tilda kendi başınaydı.
Ama bu konuşmalar, birbirimizi 50 yıldır tanımasaydık gerçekten yapamayacağımız konuşmalardı.
Bu, hikâye ve fikirlerde daha derine inebileceğimiz anlamına geliyordu. Etrafımızda da çalışmamızı destekleyen bir ekip vardı.

◊ Hogg’un doğal çalışma tekniğiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Tilda Swinton: Açık olmak gerekirse ortada senaryo yoktu. Hepsi doğaçlama. Bu çok özel bir şey. Çünkü bu, herhangi bir yöne gidebileceğiniz anlamına gelir, bu yol üzerinde küçük bir ekmek kırıntısı izini takip edebilirsiniz.
Rosalind ve Julie diyaloğunda, o kırıntıların ne olduğunu hatırlamamız gerekiyordu. Ama bir yönetmen olarak Joanna’nın inanılmaz inanç sıçraması vardı. İlham aldı. Omuzların üzerinde yük olmaması, hiçbir gereç olmaması, dublör olmaması, benzer peruğa sahip başka birinin olmaması, çok cesur ve ilham verici bir seçim.
- Joanna Hogg: Ama cesaretten bahsetmişken; cesaret Tilda’nın cesareti kadardır. Çünkü bu iki rolü farklı seslerle bile oynamıyor. Aynı ses. Rosalind’e belirli bir konuşma şekli vermemeye karar verdik.
Ve filmi izleyen herkes bunun neden böyle olduğunu anlayacaktır. Ama evet, hepimiz çok karanlık ve derin bir dünyaya daldık. Umarım orada bir yerlerde biraz neşe vardır.

Haberin Devamı

Çok karanlık  ve derin bir dünyaya daldık

ANNELERİMİZ GİTTİKTEN SONRA BİLE BİZİMLE BİRLİKTELER

◊ Performans sırasında kiminle daha çok özdeşleştiğinizi merak ediyorum, anne rolüyle mi kız rolüyle mi?
- Tilda Swinton: Gerçekten bir cevabım yok. Hayal kırıklığına uğratacağım ve ikisini de söyleyeceğim. Ama belki de mesele bu, her ikisiyle de özdeşleşmenin mümkün olmasıdır. Joanna ve ben annelerimizi düşündük. Annelerimizin hiçbiri artık bizimle değil. Ama onların gittikten sonra bile bizimle olması hakkında çok konuştuk.

◊ İki karakteri senkronize mi ettiniz?
- Tilda Swinton: Zor bir soru. Elbette bağlantılılar, çünkü bunu filmde de gördünüz. Aynı sese sahipler. Ama çok farklı olmaları onlar için önemliydi. Onlar farklı nesillerden. Duygularla farklı ilişkileri var...

Yazarın Tüm Yazıları