Paylaş
◊ Sektörün genç oyuncularından olmanıza rağmen yapımcılık da yapıyorsunuz. Ve hem başrolünü hem de yapımcılığını üstlendiğiniz “I, Tonya” ile Oscar’a aday oldunuz. Tebrik ederim öncelikle...
- Teşekkürler! Geçtiğimiz sene inanılmaz bir yıldı. Kendimi yaptığım işten tatmin olmuş hissediyorum.
◊ Çekimlere başlamadan önce, patenlerle buz pistinde rol yapacak olmak gözünüzü korkutmadı mı?
- Hem de çok korkuttu! Kabul etmeliyim, buz pateni düşündüğümden çok daha zor bir spormuş. Eğer çocuk olsaydım, buzun üstüne korkusuzca çıkıp yapacağımı yapardım. Hangi çocuğun aklından kayarken bir yerlerini kıracağı geçer ki? Ama benim düşüp kemiklerimi kırma olasılığım oldukça yüksekti! İçimden bir ses “Yapmamalısın” dese de, bu riski aldım.
◊ Peki hiç sakatlık yaşadınız mı?
- Küçük sakatlıklar yaşadım. Eğitimlere başlamadan önce buz patenini biraz hafife almışım sanırım. İzlerken her şey o kadar kolay görünüyor ki! Özellikle de Tonya Harding’in başardığı üçlü axel atlayışı... Çekimlerde görev alan dublörler bile yapamadı bunu! Sanırım Tonya’dan sonra sadece 6 sporcu başarabilmiş.
TONYA, ONUN SEVİYESİNE ASLA ULAŞAMAYACAĞIMI SÖYLEDİ
◊ Oyuncuların rolleri için yaşadığı fiziksel değişimlere çok fazla şahit oluyoruz. Fakat bir yandan kaymayı öğrenirken diğer yandan bir olimpik atletin fiziksel gücüne ulaşmaya çalışmak, bir de üstüne rol yapmak, işi farklı bir boyuta taşıyor...
- Şöyle bir durum var; ne kadar çok spor yaparsam yapayım olimpik bir atlet gibi görünmem mümkün olmadı. Tonya ile konuştum, “Ne yaptıysan eğitmenlerime söyle, aynılarını yapacağım” dedim. Tonya da 2 yaşından beri kaydığını, benim 26 yaşında ne kadar uğraşırsam uğraşayım onun seviyesine ulaşmamın imkansız olduğunu söyledi. Evet, çok fazla eğitim aldım. Evet, çok fazla antrenman yaptım ama bir olimpik atlet seviyesine ulaşmak senin de dediğin gibi farklı bir boyut...
◊ Daha önce kayıyor muydunuz?
- Küçük bir sahil şehrinde sörf yaparak büyüdüm. Buz pateniyle alakam yoktu.
◊ Filmde Tonya’nın annesi ve eşiyle yaşadığı şiddet içeren olaylar da var. Çok hassas bir konu. Nelere dikkat ettiniz o sahneleri çekerken?
- Aile içi şiddet, filmin hazırlık aşamasında üzerinde oldukça vakit harcadığımız bir konuydu. Şiddeti hangi tonda tutmalıydık? Yaşayan kişiye saygı çerçevesinde olmakla beraber olanları en gerçekçi haliyle anlatmak istedik. Eğer yumuşatsaydık, Tonya’nın yaşadıklarını var olduğundan daha basitmiş gibi yansıtacaktık. Yönetmenimiz o sahnelerde işin duygusal boyutunu, fiziksel şiddetin tamamını göstermek yerine konuşarak anlatmayı tercih etti...
FİLMDEN ÖNCE TONYA’NIN ADINI BİLE DUYMAMIŞTIM
◊ Bu projeden önce Tonya Harding’e dair neler biliyordunuz?
- Hiçbir şey bilmiyordum.
◊ Nasıl oluştu proje peki, nereden geldi, nasıl hayata geçti?
- Senaryo geldi bana. İlk okuduğumda kurgu zannettim. Tonya Harding’in adını bile duymamıştım, buz pateni sporuyla da ilgim alakam yoktu. Hiçbir fikrim olmayan bir dünya olması daha iyiydi, bu sayede hem hikayeye hem de Tonya’ya karşı bir önyargım olmadı. Senaryo yazarımız Steven Rogers hikayenin gerçek olduğunu söylediğinde bu filmi çekmeyi daha çok istedim.
◊ Tonya Harding ne düşünüyor film hakkında?
- Kendi hikayesinin anlatılmasından mutlu.
◊ Çekimlerde size eşlik etti mi?
- Hayır, sette bizimle değildi. Danışmanlığımızı da yapmadı. Hatta senaryodan bir kelime bile görmedi.
◊ Peki müdahale etmek istediği hiçbir şey olmadı mı?
- İzledikten sonra fikir ayrılığı yaşadığımız noktalar oldu tabii. Özellikle eski kocası Jeff’in olaylara bakış açısıyla aykırı düştü. Ama biz filmde Tonya’yı mağdur ya da kahraman olarak göstermek istemedik. İyi ya da kötü yönleriyle, insan olarak Tonya’yı anlatmak istedik.
TUHAF GELEBİLİR AMA EŞİMLE HİÇ KAVGA ETMİYORUZ
◊ Tonya ve Jeff filmde sürekli kavga ediyor. Sizin Tom Ackerley ile evliliğiniz nasıl?
- Bizim ilişkimiz tamamen farklı. Tonya ve Jeff’le en küçük bir benzerliğimiz bile yok.
◊ Her çift ara sıra kavga eder...
- Biz etmiyoruz. Tuhaf gelebilir sana ama bizim aramızda herhangi bir çatışma ya da anlaşmazlık yaşanmıyor. Birbirimize bağırmıyoruz. Evde çok sakin bir ortam var. Çok iyi anlaşıyoruz. Bu filmde ikimiz de yapımcıyız, birlikte çalışmak bile bizi kavga ettiremedi. Sanırım birlikte film yapmayı başarırsanız, diğer her şey basit ve kolay aşılır hale geliyor.
◊ Oyuncu, yapımcı, eş Margot... Hangisi sizi daha çok tatmin ediyor ya da zorluyor?
- Evliliğimiz ile işim, oyunculuğum ile yapımcılık hepsi iç içe... Beni en zorlayan, dengeyi kurmak oluyor. Filmin yapımcısı da olunca, iş 24 saatlik bir işe dönüyor. Aylarca filmin post prodüksiyonuyla, sonra dağıtımı ve tanıtımıyla ilgileniyorsun. Hâlâ üstesinden nasıl geldim diye düşünüyorum ama zor oldu...
◊ Tonya’nın annesi çok sert, acımasız bir kadın. Kızını motive etme şekli, pek rastladığımız türden değil. Sizin aileniz nasıldı? Bu mesleği seçerken size cesaret verdiler mi, destek oldular mı?
- Benim ailem oyunculuğu meslek olarak seçtiğimi fark etmedi bile! Bir çeşit hobi olarak gördüler. Hatta başlarda “Tamam anlıyoruz, çok zevk alıyorsun, fakat ne zaman gerçek bir iş bulacaksın?” diyorlardı. Onları New York’a getirdim, Times Square’deki posterimi gösterdim ve üniversiteye gidip başka bir iş bulmayacağımı söyledim. Yavaş oldu kabul etmeleri. Çünkü film sektörüne dair hiçbir fikri olmayan insanlardı. Şimdi bazen sete geliyorlar ve film sektörünün ne kadar büyük olduğunu anlıyorlar. Ama ilk 3-4 yıl kesinlikle kabul etmediler.
KÖPEK SAHİBİ OLMAK ÇOCUK SAHİBİ OLMAK GİBİ
◊ Herkes “Evlilik hayatınızı nasıl değiştirdi?” diye sorar, bense “Köpek sahibi olmak, hayatınızı nasıl değiştirdi” diye sormak istiyorum...
- Bu sektörde yaşadığım birçok şeyden daha çok etkiledi hayatımı. Daha bilinçli bir insan oldum. Çocuk sahibi olmak gibi aslında, bir şeye karşı sorumlu oluyorsun. Mesela artık dışarı çıkınca akşam geç saatlere kadar kalmıyoruz, koşa koşa eve gelip köpeğimizle ilgileniyoruz.
REKABETÇİ DEĞiLiM
◊ Sizin de Tonya gibi rekabetçi bir kişiliğiniz var mı?
- Yok. Hiç yok! Eğer bir şeyi başka insanlarla birlikte yapmıyorsam zevk almıyorum. Takım sporlarını seviyorum. Sinemayı da o yüzden çok seviyorum; büyük bir set ekibi ortak bir amaç için çalışıyor. Kendimi rekabetçi görmüyorum.
Paylaş