Paylaş
◊ Hollywood’un en aykırı yönetmenisiniz. Her filmde marjinal olmak zor değil mi? İlk filminizden itibaren çok farklı olduğunuz için bu çizgiyi korumak mı istiyorsunuz? Nedir Tarantino’nun yaratırken aklından geçenler?
- Sanatçının içinde yaratmak için provokatör bir güç varsa, o güç yaşadığı kültür ona karşı çıkınca ortaya çıkar. Günümüz sanatında provokatör olmak kolay değil. Radikal zamanlarda radikal işler yapmak daha kolay. Bana gelirsek... Yaptığım işler, temsil ettiğim kültür, aklımdan geçenler sıradan değil.
Filmimi bir kutuya hapsedecek şeyleri kontrol ediyorum ama günün sonunda “toplum yapısıyla anlaşmaya varmak” terimi benim sanatımla uyuşmuyor. Benim sanatımda sosyal yapı ile uzlaşmaya yer yok. Canım ne isterse öyle yapmaya devam edeceğim. Filmim reddedilebilir, kabul edilebilir ya da şimdi beğenilmeyip ileride kıymeti anlaşılabilir. Fakat ben zamana ve insanların isteklerine göre değişmeyeceğim. Yapmak istediğimi yapacağım ve sonuçlarına katlanacağım...
◊ 27 yıllık kariyerinizde 9 film yaptınız. Artık “Marvel evreni” gibi bir de “Tarantino evreni” var. Filmlerinize tutkun bir kesim var ki, ben de o kesime dahilim. Merak ediyorum; kariyerinizde sizi en mutlu eden, en gurur duyduğunuz an hangisiydi?
- Gurur duyduğum çok fazla şey var. Yaptığım işler, filmlerim başta geliyor. Ama sorunun cevabına biraz daha ruh katmak için şunu söyleyebilirim; “Pulp Fiction” ile Cannes’da Altın Palmiye kazanmam, çok gurur duyduğum bir andı. Biliyorum sadece bir ödül ama oldukça iyi bir ödüldü...
◊ Oscar’dan daha mı çok gururlandırdı sizi Altın Palmiye ödülü?
- Bütün ödüller gurur verici. Ama Altın Palmiye ile ilgili bir şakam var; kazanan yönetmenler listesinden daha prestijli bir liste varsa, o da kazanamayan yönetmenler listesidir! (Gülüyor)
ŞEHRİMİ HATIRLAMAK İSTEDİM
◊ “Bir Zamanlar Hollywood’da” ile ilgili konuşulacak çok şey var ama benim sormak istediğim, filmdeki Tarantino’nun Los Angeles’ı...
- 1969’un Los Angeles’ı... 1969’da Los Angeles’ta yaşıyordum. Dinlediğim radyo istasyonu, televizyonda izlediklerim, şehir turlarım, otobüs durakları, film afişleri, reklam panoları, o zamanın şarkıları... Her şeyiyle benim şehrim. Hatırlamak istedim şehrimi...Bu film bir çeşit benim “Roma”m. Alfonso Cuaron büyüdüğü semti, çocukluğunu “Roma”da anlattı değil mi? Bir hafıza filmi. Ben de o dönemin bana bıraktıklarını, kendi hatıralarımdan ve hatırladıklarımdan yaptım.Dönem filmi olması, tamamen gerçeklere dayalı olmasını gerektirmez. Çocukluk hatıralarımdan bahsediyoruz. Belki kafamdan geçen hatıralar doğru değil ama doğru olmadığını da bilmiyordum o zamanlar değil mi?Bu film benim hafızam, benim hatıralarım, benim gördüklerim ve bana bu şekilde göründüğünü zannettiklerim.
◊ Hepimiz filmi tanımlarken “1969 yılının Los Angeles’ı” diyorduk ama cevabınızdan anladığım kadarıyla bu film 1969’daki Tarantino’nun Los Angeles’ı...
- Portrelediğim Los Angeles oldukça gerçek ama birebir aynısı olması için de kendimi paralamadım. İçinde hatıralarım olsun istedim. Hatıralarımı hayal gücü olarak da düşünebilirsin.
SİNEMANIN GELECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM
◊ Sinema dünyasında günümüzün en önemli tartışmalarından biri; sinemanın geleceği, dijital platformlar vesaire. Siz sinemanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
- Quentin Tarantino: Bilmiyorum. Bu konu üzerinde düşünmüyorum, kafa patlatmıyorum. Sorudan kaçmak için de böyle bir cevap vermiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Bilmediğim şeyler hakkında da yorum yapmıyorum. Bekleyip görmemiz lazım, öyle değil mi?
Margot RobbIe: Tarantino ansiklopedi gibi
◊ Tarantino’ya yazdığınız fan mektubuyla başlayalım mı...
- Başlayalım. Evet, Quentin’e mektup yazdım.
◊ Nelerden bahsettiniz o mektupta?
- Kendimi bildim bileli filmlerine ve stiline hayran olduğumu, günün birinde onunla çalışma hayali kurduğumu söyledim. Mektupta bahsettiğim, sadece onun setinde çalışmaktı aslında. Filminde rol almayı istediğimi yazmaya cesaret edememiştim. Mektubun ona ulaşıp ulaşmadığından bile haberim yoktu. Sonra bir gün beni aradı ve toplantı yapmak istediğini söyledi. Buluştuğumuzda “Bir Zamanlar Hollywood’da” filminden bahsetti. Daha ortada senaryo bile yoktu. Şoke oldum. Bugüne gelirsem... Fanatik Tarantino hayranı olarak ondan beklentilerim çok yüksekti. Daha yüksek olamazdı hatta. Ama Quentin tüm yüksek beklentilerimin de ötesinde bir ustaymış...
◊ Filmdeki bir sahnede, sizin oynadığınız Sharon Tate, kendini ilk kez bir film posterinde görüyor. Siz hatırlıyor musunuz kendinizi film posterinde ilk gördüğünüz anı?
- Evet, tam olarak nerede olduğumu ve neler hissettiğimi hatırlıyorum. New York’ta, Time Square’de “Pan Am” dizisinin (Margot Robbie’nin Christina Ricci ile başrolü paylaştığı, konusu 1960’larda geçen dizi) kocaman bir afişini görmüştüm. Amerika’ya birkaç ay önce taşınmıştım. Time Square’de dikilip “İnanamıyorum, Amerika’da işimi yapıyorum!” demiştim. Postere ne kadar süre baktığımı hiç sorma! (Gülüyor) Birilerinden o posterin önünde fotoğrafımı çekmesini istedim. O kadar büyüktü ki, fotoğrafı çekenler posteri kadraja sığdıramıyordu. Ben de “Posteri de alın lütfen” deyip duruyordum. Poster görünene kadar çektirmeye devam etmiştim. Hâlâ duruyor o fotoğraf...
◊ Ünlü yönetmen Roman Polanski’nin de eşi olan Sharon Tate öldürüldüğünde 8.5 aylık hamileydi. Siz Sharon’ı araştırırken, bizim bildiklerimizden farklı neler buldunuz?
- Herkesin bildiği gibi Sharon güzel, alımlı, kibar, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, oyunculuk kariyerinin henüz başında biriydi. Araştırmalarımı yaparken Sharon’ın kız kardeşi Debra ile çok fazla vakit geçirdim. Onun hikayelerini kardeşinden dinledim ve herkesin bilmediği yönlerini keşfetmeye çalıştım.
◊ Tarantino, çekeceği filme hazırlanmaları için oyuncularına bir film listesi verip onları izlemelerini istermiş. Size de verdi mi?
- Film isimleri verdi ama direkt olarak izlememiz gerektiğini söylemedi.
◊ “Oyuncularına film tavsiye eder” diyelim o zaman...
- Evet, tavsiye eder ve şöyle söyler; “Beğeneceğinden eminim, izlemelisin”... Tavsiye ettikleri de anlaşılması güç, belirsiz şeylerdir genelde...
◊ Ne gibi?
- Çoğumuzun bilmediği, kimsenin duymadığı aktörlerin farklı yıllarda çektiği dizilerin bölümlerini tavsiye eder. Mesela “1974’te yayınlanan şu televizyon şovundaki 8’inci bölüm harikaydı” der. Hayatımda duymadığım televizyon dizilerinden, aktörlerin işlerinden bahseder. Quentin’in sinema ve televizyon bilgisi inanılmaz. Ansiklopedi gibi... Tavsiyelerinin dışında tüm oyuncular ve set ekibiyle “film geceleri” yaptık. “The Great Escape”i, “Easy Rider”ı izledik. Ben Sharon’ın tüm filmlerini izledim.
◊ Peki sizin en sevdiğiniz eski filmler hangileri?
- Neredeyse tüm Grace Kelly filmleri diyebilirim. “High Society” kesinlikle favorim. Onun dışında “Singing in the Rain” de çok sevdiğim bir film. Başka neler var... Hitchcock filmleri, Kubrick filmleri... Sinemamız için güzel zamanlardı.
DÜNYANIN EN ÖNEMLİ İNSANI YANIMDA DURSA FARK ETMEM
◊ Filmde bir sahnede Sharon, Playboy Mansion’a (Playboy Malikanesi) partiye gidiyor ve birbirinden ünlü isimleri görüyor. Sizin ilk büyük Hollywood partiniz hangisiydi?
- İlk çok fazla ünlü gördüğüm parti, Oscar’ın after party’siydi sanırım... Ama bende şöyle bir durum var; dünyanın en ünlü, en önemli insanlarından biri yanımda dursa bile fark etmem. Sonra bir arkadaşım “Yanındaki Beyonce’ydi değil mi?” der. Ben “Beyonce miydi! Hadi ya! Kaçırmışım” derim. Çünkü kimseye bakamam. Kendi kendime eğlenirim.
◊ Playboy Malikanesi’ndeki partilerde bulundunuz mu hiç?
- Hayır ama filmdeki o sahneyi Playboy Mansion’da çektik. Gerçek bir parti gibiydi. Deli gibi eğlendik. Çekimlerin sonunda eve gidince uyuyamadım bile. Aklımdan çıkmıyordu sahne. Bir de düşünsene 60’lardaki göz alıcı partilerde yer almayı... O nostaljiyi, o yıllara ait kostümlerle, müziklerle yaşamak güzeldi.
◊ Filmdeki dans sahnelerine gelelim. 60’ların koreografisi için ders aldınız mı?
- Toni Basil ile çalıştım. Tüm Elvis filmlerinin koreografisini yapan kişi. İnanılmaz bir kadın. 70’li yaşlarında, hâlâ hiç durmadan dans ediyor. Beni derslerde zorlamasına rağmen çok eğlendik. Toni ayrıca 60’lı yılları çok iyi bilen, Sharon’ı, Roman Polanski’yi tanıyan bir kadın. Onun bildiklerini, gözlemlerini dinlemek de farklı bir bakış açısı kattı bana.
YAPIM ŞİRKETİM BÜYÜYOR
◊ Bu arada yapım şirketiniz ne durumda? “Ben, Tonya” (I, Tonya) yapımcılığını üstlendiğiniz ilk film miydi?
- Margot Robbie: Hayır, ikinci.
◊ Yeni projeleriniz var mı?
- Var... Birçok sürprizimiz olacak. Çok fazla vaktimi alsa da, kağıt işleri beni deli etse de, işin arka planında olmayı seviyorum. Şirketimiz çok iyi gidiyor. Büyüyoruz. Bu nedenle birkaç yeni ofis kiralamak zorunda kaldım. Çok fazla vaktimi alıyor ama her anına değer.
Paylaş