Paylaş
◊ “The Killer”da bir suikastçının iç sesini duyuyoruz. Böyle bir film yapmak istemenize ne sebep oldu?
- İç ses, hikâye anlatma aracı olarak çok hoşuma gidiyor. Hep kendime şunu sormuşumdur: “Neden bir karakterin düşüncelerini ele geçirdiğimizde, kendine yalan söyleyen pek çok insan tanıyorken, onun doğruyu söylediğini düşünüyoruz?” Yaptığı işi seri cinayetten ayırmak için kendisine bir kod yaratmak zorunda olan suikastçı fikrini sevdim. Sonra bu kodun ya da duvardaki tuğlaların onun ihtiyaçları zorunda kalınarak sökülmesi fikri de hoşuma gitti.
İYİ İŞ ÇIKARDIK
◊ Michael Fassbender bir süredir beyazperde yerine otomobil yarış pistlerinde... Bu filmin onun için bir geri dönüş olduğunu düşünüyor musunuz?
- Hayır, bunu onun için bir geri dönüş olarak görmüyorum. Evet artık pek ortalıkta görünmüyor çünkü bambaşka bir kariyeri var. Bu filmi onun sürüş takvimine yerleştirmemiz gerekiyordu. Onu yakaladığımız için kendimizi şanslı hissettik. Onu istedik. Eğer yarış sezonları arasında onun penceresine sığamasaydık muhtemelen filmi çekemezdik. Yapamazdım. Michael’ın kesinlikle mükemmel bir yeteneği var ve büyük işler yapabiliyor... Filmdeki suikastçı hakkında bildiğimiz şeylerin çoğu çok sınırlı. Michael bu karakterin her rengini size verebilecek bir aktör.
◊ Filmdeki suikastçı karakteri her şeyi kontrol ediyormuş gibi davranıp, aslında neredeyse bu kontrolü kaybetmek istiyormuş gibi görünüyor.
- Evet... Filmde onun düşüncelerine ulaşıyoruz ama bilinçaltına yeterince erişebiliyor muyuz bilemiyorum. Suratınıza yumruk yiyene kadar tüm planların iyi ve güzel olduğunu düşünüyorum. Filmin sürükleyici doğası asıl mesele... Konu aslında şu; bir kamera alıyoruz, onu bir karakterin yörünge yuvalarına yerleştiriyoruz ve size onun düşüncelerini veriyoruz. Böylece her şey belirli bir bakış açısını nasıl örneklendirdiğinizle ilgili hale geliyor. Seyirci için kesinlikle yorucu bir şey istiyoruz... Fakat filmi izlerken seyirci üstüne geldiğini hissettiği şeylerden kaçıyorsa, iyi iş çıkardınız demektir. İyi iş çıkardık çocuklar.
SUİKASTÇI İÇİN MICHAEL DIŞINDA KİMSEYİ DÜŞÜNMEDİM
◊ Fassbender dışında ana karakteri başkasının oynamasını hiç düşündünüz mü?
- Hayır. Bir nevi Michael’a kilitlenmiştim. Dediğim gibi, bunu yapabilecek başka birine sahip olduğumu hayal edemiyorum. Onun sahip olduğu kontrol ve yetenek... Bence o mükemmel bir adam. Çekim yaparken farkına vardığım şeylerden biri de Michael’ın melez olması.Yüzü Charlton Heston ve Laurence Olivier’ın mükemmel karışımıydı. Sana istediğin karakteri verebilirdi. Ucuz bir yıldız olabilir, çok şık olabilir, zarif olabilir. O gerçekten çok izlenebilir bir aktör.
◊ Pek çok filmin hikâyesinin merkezinde suikastçı mesleğinin yer aldığını görüyoruz. Siz bu durumu neye bağlıyorsunuz?
- Çok ilgi çekici, çok basit bu tür filmler... Yani ben filmi aslında bir suikastçı filmi olarak düşünmedim. Ben bunu daha çok bir intikam filmi olarak düşünüyorum. Ben daha çok birinin şunu söylemesi fikriyle ilgileniyordum: “Bunu ancak para alıyorsan yaparsın.” Burada bir taksi şoförü, bir sekreter ve bir avukat var. Giderken yol kenarına bıraktığı cesetler var fakat bunların hiçbiri onun karakteri değil... Hiçbir şekilde onun felsefesine, kendisi için hazırladığı programa uymuyor. İzleyici bir suikastçının hedeflerinin ne olduğunu anlayacak. Ve bence bu tarz bir karakterin anlatılması eğlenceli bir şey.
Herkes Tilda’yla çalışmak ister
◊ Tilda Swinton’ın karakterinden ve onunla çalışmanın nasıl bir şey olduğundan bahsedebilir misiniz?
- Bakın, herkes Tilda Swinton’la çalışmak ister. Tilda Swinton olağanüstü biri. Onunla “Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi”nde çalışmıştım. Çok eğlencelidir. Onu sahnede izlemek benim için her zaman bir zevktir...
◊ Hollywood’daki yazarlar grevi son buldu ama oyuncu grevi devam ediyor. Sektörün durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Sektörün durumu hakkında ne yazılıp, çiziliyor bilmiyorum. Bu olanlardan dolayı da çok üzgünüm. Açıkçası ben her iki tarafın da ortasında duruyorum. Bu film pandemi döneminde çekildi. O sırada da sektör çok durağandı.
3 yıl sonra tekrardan sektör durma noktasına geldi ve bir kenara çekilmek zorunda kaldık. Bunun devam etmesi fikri özellikle de pandemi bitmişken... Benim için çok üzücü. Öte yandan her iki tarafı da anlayabiliyorum.
Paylaş