50’li yıllarda iki süper kahraman

Marvel, “WandaVision” dizisinde sıra dışı bir türü denedi... 1950’li yılların Amerikan sitcom stiliyle süper kahraman aksiyonunu birleştirdi. Yaşadıkları yere ve normal hayata adapte olmaya çalışan iki süper kahramanı Elizabeth Olsen ile Paul Bettany canlandırdı. Disney Plus kanalında yayınlanan diziyi başrol oyuncularıyla konuştum.

Haberin Devamı

50’li yıllarda iki süper kahraman

ElIzabeth Olsen: Zamana karşı yarıştık

Dünyaca ünlü ikizler Mary-Kate ve Ashley Olsen’in kardeşi Elizabeth Olsen, Marvel Sinematik Evreni’nde canlandırdığı ‘Scarlet Witch’ karakteriyle dünya çapında ünlendi. Oyuncu, “Wanda-Vision”daki performansıyla da ‘en iyi kadın oyuncu’ kategorisinde Emmy’ye aday gösterildi. Olsen’e bu yeni dizisi ve kendisi merak ettiklerimi görüntülü bağlantıyla sordum.

◊ Marvel ile anlaşmanız önümüzdeki birkaç yıl devam edecek. Uzun dönemli anlaşmalarda özel hayatınızı nasıl planlıyorsunuz?

Elizabeth Olsen: Evlilik ve bebek gibi mi?

◊ Evet, bebek mesela? Büyük kontratlarda planlama nasıl yapılıyor?

- Marvel’ın başkanı Kevin Feige bana “WandaVision”ı sunduğunda, “Yapacak daha çok Marvel var”ın farkına vardım. Bana, “Doctor Strange 2”den bahsetti. Ben “Peki eğer istersem ne zaman çocuk sahibi olmayı düşünmeliyim?” diye sordum. “Sana Zoe Saldana ve Scarlett Johansson’a söylediğimin aynısını söyleyeceğim; sen hayatını yaşa, biz senin etrafında çalışırız” dedi. Bence bu bir patronun verebileceği en iyi cevaptı.

◊ “WandaVision”ın yapılma tekniği, diğer Marvel yapımlarından farklı değil mi?

- Marvel’ın yaptığı her işte olduğu gibi ayrıntılara verilen önem büyüktü. Setler, kostümler, peruklar... Mesela peruklar çok pahalı ve ben dizide çok fazla peruk kullanmak zorunda kaldım. Bir Marvel filmi çekmekten farklı hissettiren tek şey; dizinin sitcom olması dışında çekim hızımızdı. Çünkü dizide Marvel filmlerinde yaptığımızdan üç kat daha fazla içerik çekmek zorundaydık. Bu yüzden zamana karşı yarıştık. Aslında şovun içine konan ayrıntılar ve gösterilen özen, bir Marvel film projesi gibi hissettirdi ama bu bir televizyon şovuydu.

Haberin Devamı

50’li yıllarda iki süper kahraman


◊ “WandaVision” bir süper kahraman dizisi, ancak sitcom. İlk bölüm 1950’lerden başlıyor ve bölümler ilerledikçe zaman da ilerliyor. Kostümler, efektler her bölümde değişiyor. Tüm bu değişime, üç kat daha fazla içeriğe ve daha az zamana nasıl adapte oldunuz?

- Bu tam bir meydan okumaydı. Bir oyuncu olarak, farklı oyunculuk tarzlarını veya tonunu oynama fırsatı bulduğunuz her farklı set gerçekten eğlenceli. Belirli bir dönemi oynamak da eğlenceli ama zor. Örneğin sesimin yerleşimi, diyaloğun ritmiyle çok uğraştım.

◊ Diyaloğun ritmi neden çok önemliydi?

- Çünkü diyaloğun sunumunda sadece 50 ve 60’lardaki hayatı tasvir etmiyoruz, aynı zamanda o dönemlerin sitcom versiyonunu da tasvir ediyoruz. Tarza ve fiziksel komediye özgü, özel bir konuşma yapmak zorundaydık.

Haberin Devamı

TEMİZLİK PARTİDEN DAHA KEYİFLİ

◊ İş dışındaki Elizabeth hakkında neler söylemek istersiniz? Çünkü normal bir çocukluk dönemi yaşamadınız. Dünyaca ünlü iki kız kardeşiniz var; Ashley ve Mary-Kate Olsen. Üçünüz de neredeyse dünyaya gözünüzü açtığınızdan beri oyunculuk yapıyorsunuz...

- Elizabeth Olsen: Ev, benim rahatlık alanım. Evde olmak, yemek pişirmek, temizlik yapmak, bahçe işleri yapmak bana göre bir partide olmaktan çok daha keyifli. Pandemi başladığında hepimizin evde kalması gerekiyordu, o dönemde en sevdiğim işi yaptım ve yemek pişirdim. Ama yemek pişirirken bir taraftan temizlemek zorundasın. Yemek pişirmenin 1 numaralı kuralı bu. Bence yemek yapmayı seviyorsan, temizlemeyi iki kat daha fazla sevmelisin. Benim mutfağım her zaman temiz olmalı ki, bir sonraki yemeği rahat pişirebileyim.

Haberin Devamı

50’li yıllarda iki süper kahraman

Paul Bettany: Marvel her zaman risk alıyor 

“WandaVision” dizisinde Vision karakterine hayat veren Paul Bettany, performansıyla ‘en iyi erkek oyuncu’ dalında Emmy adaylığı kazandı. Bettany, görüntülü görüşmemize New York’tan bağlandı.

◊ “WandaVision”, Marvel’ın tamamen farklı bir çalışması. “Avengers”dan çok farklı. Birincisi; sinema değil televizyon şovu. Marvel’ın bu deneysel çalışması hakkında neler söylemek istersiniz?

- Paul Bettany: Bence Marvel her zaman risk alıyor. Robert Downey Jr.’ı Iron Man rolüne seçmenin ve yönetmenliğini Jon Favreau’ya yaptırmanın ne kadar riskli olduğunu söylersem, abartmadığımı anlarsınız. Marvel hep büyük riskler almanın ödülünü kazanıyor. “Thor” serisini alt üst edip Taika Waititi’yi yönetmen olarak getirmek... Sonra “Guardians of the Galaxy’yi yapacağız” dediklerinde herkesin “Ne! Guardians of the Galaxy mi!” demesi. Şimdi bunların ne kadar büyük riskler olduğunu hatırlamak zor. Marvel Sinematik Evreni oyunun çok ilerisinde. Ve risk almaya devam edecektir diye düşünüyorum.

◊ Dizide Elizabeth Olsen ile yaşadıkları yere, kültüre ve normal hayata adapte olmaya çalışan iki süper kahramanı oynuyorsunuz. Sizde durum nedir, kolay adapte olur musunuz?

- Amerika’ya göçmen olarak gelen bir insanım. Ama beyaz, sarı saçlı, mavi gözlü bir göçmen olarak geldim ve Amerika’da herkes beni görmekten mutlu görünüyordu. Gelen birçok göçmenden çok farklı bir deneyim yaşadım.
Açıkçası yeni bir ülkeye, yeni yere adapte olmanın çok nadir bir versiyonuna sahiptim ve bu yüzden tanımlamam yanlış olur.

Haberin Devamı

50’li yıllarda iki süper kahraman


◊ Pandemiyle birlikte evden dijital olarak çalışma dönemi başladı. Şu anda da internet üzerinden röportaj yapıyoruz. Çocuklarınız evden yabancılarla konuşmanıza nasıl tepkiler veriyor?

- Onlar için çok normal. Bence çalışma ritmimizi anlıyorlar. Gidip film veya TV şovlarını çekiyoruz. Onlar da zaman zaman bizimle çekimlere geliyor ve bir noktada yaptığımız işler hakkında konuşmamız gerekiyor. Alıştılar. En büyüğü evden uzakta, en küçüğü ise 9 yaşında. Ama hepsi ebeveynlerinin ne yaptığını biliyor.

◊ Peki sizin yaptığınız iş dolayısıyla hayranı oldukları kişilere ulaşmanın kolay olduğunun farkındalar mı?

- Gerçekten iyi bir soru. Kızım, Roger Federer ile tanışmak istemişti sanırım... Biliyor musun, aslında yeterince aktörle tanışıyor ama hiçbirinden etkilenmedi. Kızımın kahramanı David Bowie’ydi. Bu noktada maalesef onu David Bowie ile tanıştırmak gerçekten bir sihir...

◊ Tenis oynuyor mu?

- Tenis oynamıyor. Sanırım birazcık Roger Federer’e âşık oldu ve ben henüz istediği tanışmayı onun için sağlamadım! (Gülüyor)

Haberin Devamı

50’li yıllarda iki süper kahraman

GUY RITCHIE’NİN YEMEK DAVETİNDE HAVUZA DÜŞTÜM

◊ Dizide normal bir hayat yaşamaya çalışırken zaman zaman kullanmak zorunda kaldığınız süper güçleriniz sizi komik durumlara sokuyor ama hepsinin üstesinden geliyorsunuz. İşiniz gereği basın toplantılarına, röportajlara, davetlere katılıyorsunuz. Komik duruma düştüğünüz ilginç bir anınız varsa bizimle paylaşır mısınız?

Paul Bettany: Yaşadığım en utanç verici an, Guy Ritchie’nin Londra’daki evindeydi. Kalabalık bir grup yemek yiyorduk. Ron Howard ve karısı, Akiva Goldsman ve karısı, J.J. Abrams oradaydı. Stüdyo patronları dahil bir sürü insandık. Genç görünmek istediğim için gözlüğümü takmamıştım o akşam. Guy, “Paul, gidip havuzuma bir bakmalısın” dedi. “Londra’daki bir apartman dairesinde havuzun mu var!” dedim, “Evet” dedi. Ben de asansöre bindim, aşağı inmek için basmam gereken kodu girdim. Kapıyı açtım. Siyah bir odaydı. Koridor diye yürümeye başladım. Koridor olduğunu düşündüğüm yer, aslında bir yüzme havuzunun siyah yüzeyiydi. Havuza düştüm! Sonra diğer tarafa kadar yüzdüm. Giysilerim sırılsıklamdı, titriyordum. Üşüdüğümden değil, tüm bu önemli insanların önünde akşam yemeği partisine geri dönmem gerektiği için titriyordum!
O anda sonsuza kadar ortadan kaybolmak istiyorsun ama ben ıslak giysilerimin üstüne kabinden beyaz bornoz giydim ve yemeğe geri döndüm. Paçalarımdan su akarken insanlar “Ne oldu?” dediler. “Havuza düştüm” dedim. Herkes kahkahayı patlattı. Ve mesele şu ki, eğer işleri özgüven ile halledebilirseniz ve sahiplenirseniz, o kadar da utanç verici değiller.

Yazarın Tüm Yazıları