Çevremde pek çok kişinin yeni hobisi evde ekmek yapmak. Ama tabii teknoloji nesli bu, kimsenin elde hamur açmakla, kap kacak kirletmekle, ekmeğin fırında pişmesini beklemekle uğraşacak hali yok.
O yüzden kime gitsem, evinin baş köşesinde bir ekmek yapma makinesi duruyor. Başkasında görüp heves etme yöntemiyle geometrik olarak artış gösteriyor. Bir kere alan hastası olup çıkıyor. Makine sahibi arkadaşlar, birbirlerine ekmekleriyle nispet yapıyor, reçete değiş tokuş ediyor.
Bir de ev yapımı ekmeğe alışan, bir daha dışarıdan ekmek almaz oluyor. Bu durumun söz konusu şahıslara misafir gidenler açısından iyi tarafları olduğu gibi kötü tarafları da var. İyi tarafı, kullanılan malzemeden, besin değerinden emin oluyorsunuz. Hijyen bol, katkı maddesi yok. Kötü tarafı, özellikle amatörlük döneminde ekmek yerine kurabiye yeme ihtimali var.
Evde ekmek yapmak gördüğüm kadarıyla çok oyuncaklı, zevkli bir iş. Kullanacağınız malzemeye tamamen kendiniz karar veriyorsunuz. Hamur için gereken ana malzemeyi koyduktan sonra gerisi size kalmış. Zeytinli, cevizli, müslili, ketentohumlu, üzümlü, peynirli, salamlı.... Geceden koyun malzemeyi makineye, saatini ayarlayın, sabah kalktığınızda sıcacık mis gibi ekmeğiniz hazır olsun. Normal ekmeğe kıyasla kat kat doyurucu. Katık değil yemek niyetine bile tüketilebilir. Üstelik kabuğunun sertliğine bile kendiniz karar verebiliyorsunuz. Birkaç derecesi var.
Ekmek makinesi sadece ekmek yapmıyor, reçel, kek ve kurabiye konusunda da yardımcı oluyor.
Şimdi ben "Çok moda, Sudoku gibi, tadan hastası oluyor" filan diyorum ama iddiamı rakamlarla da ispatlamak isterim.
Sadece 2005 yılında Türkiye’de 56 bin ekmek yapma makinesi satılmış. Benim gördüğüm kadarıyla sekiz marka ve bunların farklı modelleri var. Ev yapımı ekmeğe duyulan ilginin bir diğer ispatı, marketlerde satılan hazır ekmek harçları. Bildik un markaları, evde ekmek yapmak isteyenlere hazır paketler sunuyor. Bunların da yulaflı, çavdarlı, köy ekmeği gibi çeşitleri var.
Ben şu ana kadar Breville, Severin, Sinbo, Simtel, Fakir, Kenwood, Premier ve DeLonghi marka ekmek yapma makinelerinin varlığını tespit etmiş bulunuyorum. Breville’in üç çeşidi var. Fiyatları 170-405 lira arasında. En pahalı makine de bu fiyata satılıyor. Büyük çoğunluğu 200 lira civarında. Severin ve Sinbo’nun da üç farklı ürünü çıkmış. En ucuz makineyi Premier satıyor, 68 lira. Hepsiburada.com’a baktım, en çok da bu ürün satıyor.
Yatağa eldivenle girin
Angel eldivenlerini duydunuz mu? Sandığınız gibi sokağa çıkarken veya bulaşık yıkarken takılmıyor. Bunlar bakım eldiveni. Bilgisayarda çalışırken, kitap okurken, televizyon seyrederken veya uyurken takıyorsunuz. Kullanmadan önce elinize krem veya vazelin sürüyorsunuz. Beyaz penye eldivenler, cildinizin kremi hiçbir dış etkiye maruz kalmadan emmesini sağlıyor. Eldivenin içinde oluşan sıcak hava akımı yüzde 100 bakım sağlıyor.
Denedim, hakikaten elleriniz yumuşacık oluyor. Ama öyle uyurken filan kullanamam hafakanlar basar. Bakım yapmanın ötesinde pek çok faydası var. Örneğin geçen hafta eldiven sayesinde tırnaklarımı daha az yedim. Bilgisayar klavyesinin leş gibi olduğu ortaya çıktı. Bir de beyaz eldiven takmışken pandomimciliğe merak sardım.
Aynı tip eldivenlerden Mavala markası da üretiyor yalnış bilmiyorsam. Gerçekten çok işe yarıyor. En azından elinize sürdüğünüz krem sürer sürmez uçup gitmiyor, tamamiyle cilt tarafından emilmesi sağlanıyor. Parfümeri ve marketlerde bulabilirsiniz. Fiyatı 5 lira.
Ayın satış görevlisi seçimi için başvurular devam ediyor. Birkaç aday var ama henüz birinci olacak kadar çarpıcısına rastlamadım. Geçen ay hatırlarsanız, mağazada ayağı kırılan müşteriyi hastaneye kaldıran Metrocity Marks&Spencer çalışanları topyekun seçilmişti. Alışveriş sırasında hayatınızı kolaylaştıran, "İyi ki varsınız" dedirten kişileri lütfen bana yazın.