Probiyotik beslenir olduk: Ayda 200 ton kefir içiyoruz
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Çocukluğumdan hatırlıyorum. Mutfaktaki tezgahın üzerinde içi süt dolu bir kase, kasenin içinde de sürekli büyüyen beyaz bir yumru dururdu. Babam, içinde bu yumrunun büyüdüğü sütü düzenli olarak süzer ve içerdi.
Midesinde ülser vardı, o yüzden... Sonra babamın ülseri iyileşti, bizim evdeki içi süt dolu kase de yok oldu gitti.
Yıllar sonra market rafında gördüm kefiri yeniden. Hani şu sütün içinde büyüyen şeyi. Aslında market rafındaki süzülmüş hali, içinde o büyüyen organizma yok.
Altınkılıç, 1 Ekim 2004 tarihinden bu yana kefir üretip marketlere satıyor. Aslında peynircilikle uğraşan bir şirket, 1992 yılında kurulmuş. Sahipleri Kemal ve Mehmet Kılıç. Kefir satmaya başlamadan önce, bir yıl boyunca Ege Üniversitesi ile işbirliği yapıp, araştırma geliştirme (AR-GE) çalışmalarını yürütmüşler.
Önce Metro’ya ürün vermişler, 1 Ocak 2005’ten bu yana ise Türkiye’deki Migros, Gima, Tansaş gibi tüm zincir marketlerde onların ürettiği kefiri bulmak mümkün. Zaten şimdilik onlardan başka, perakende satılmak üzere kefir üreten de yok.
Bundan sadece yedi ay önce, ayda 10 ton kefir üreterek başlamışlar işe. Önce orta yaşlı ve yaşlılar ilgi göstermiş. Çünkü kefirin ne olduğunu bilenler, genelde bu yaş grubunda bulunuyor. Bugünse ayda tam 200 ton kefir üretiyorlar. Büyüme hızına bakar mısınız?
OKUL KANTİNİNDE SATILIYOR
Altınkılıç Kefir, inanılmayacak kadar büyük bir hızla gelişiyor. Üretim miktarı kadar ambalajların çeşitlenmesinden de anlaşılıyor bu. İşe ilk başladıklarında sadece bir litrelik ambalaj kullanıyorlardı. Ardından yarım litrelik ambalaj geldi. Şimdiyse kutu kola boyutundaki kutularda kefir satıyorlar. Çünkü insanlar işe giderken yanında kefir götürüyor, beslenme çantalarına konuyor. Bin yıllık kefir, bizde yeniden keşfediliyor.
Hatta kefir servis etmeye başlayan mekanlar bile var.
İstanbul’daki Develi ve Kaşıbeyaz bunlardan sadece ikisi. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Spor A.Ş. tesisleri ve Memorial Hastanesi’nin kafesinde de kefir bulabiliyorsunuz.
Firma yetkililerinin söylediğine göre kantininde kefir satılan okullar bile varmış. İddialılar; bugün ayran ve kola satılan her yerde kısa zaman sonra kefir de satılmaya başlanacak diyorlar.
Eh, bu hızlı yükselişte Putin’in büyük payı olduğunu da kabul etmek lazım. Bizimkiler ‘Ne ola ki bu elinden düşürmediği sütümtırak şey’ diye merak edip sormasalardı, bir dolu insanın kefirden haberi olmayacaktı. Kefir’i bir süt markası sananlar bile var hálá. Putin demişken, buyrunuz bir malumat daha; bugün dünyada en fazla kefir tüketen ülke Rusya.
DİĞER PROBİYOTİKLER
Altınkılıç’ın bu muhteşem zamanlaması aslında tamamen tesadüf. Yani oturup da; ‘Aman efendim halk sağlıklı beslenmeye hepten sardırdı, yüzde yüz doğal ve katkısız besinlerin peşinde koşup, fellik fellik antioksidan arıyor. Biz de sürelim şu kefiri piyasaya, paraya para demeyelim’ diye plan program yapmamışlar. Denk gelmiş.
Kefir, probiyotik bir besin. Doğal antibiyotik ve antioksidan.
Bağırsak ve mide florasını koruyor, iyileştiriyor. İçinde, vücudun sadece ihtiyaç halinde ürettiği K vitamini var. Uykusuzluğa, yorgunluğa, sindirim bozukluklarına, kabızlığa, şişkinliğe, özellikle çocuklarda ishale iyi geliyor.
Diyet yapanlar için zengin bir besin desteği. Diyet demişken, bir bardağında 72 kalori var.
Piyasadaki tek probiyotik ürün kefir değil.
Danone’nin Activa’sı ve Sütaş’ın yeni çıkardığı Yovita’sı var. Bu ikisi içine probiyotik maya katılmış yoğurt.
Önümüzdeki günlerde probiyotik ürün sayısının artacağı kesin. Bunu söylemek için müneccim olmaya gerek yok.