Paylaş
Bu hafta Boğaziçi Üniversitesi’nde bir protesto vardı; üniversiteli feministler deodoran markası Axe’ın standını bastı, resmen kampüsten kovaladı. Üniversitede bir spor festivali düzenleniyordu ve Axe da stand açmış, kendi düzenleyeceği futbol maçının tanıtımını yapıyordu. Kadınlara karşı erkeklerin mücadele edeceği etkinliğin sloganı ‘en ateşli maç’tı. Feministlerin, markanın cinsiyetçi reklam kampanyaları yürüterek kadın bedenini metalaştırmasına itirazı vardı. Dövizler, darbukalar, düdüklerle standın önünde toplandılar. Son derece eğlenceli geçen protesto sonunda Axe, standı sökerek kampüsü terk etmek zorunda kaldı. Bu arada kızlar, markanın görevlisine de Axe’ın cinsiyetçi olduğunu itiraf ettirdiler. Axe (İngilizce’de balta anlamına gelmektedir, ne kadar manidar!) yıllardır seksist reklamlar yapan bir deodoran markası. Olaylar genelde aynı minvalde gelişiyor: Fiziken öyle çok da üstün özelliklere sahip olmayan bir erkek, bir kutu Axe’la yıkanıyor, kokuyu alan mükemmel vücut ölçülerine sahip kadınlar kendini kaybederek sinekler gibi bu adama yapışıyor. Farklı versiyonlarda, gözlerine koca bir kalıp çikolata gibi görünen erkeği dişledikleri, bir ısırık almadan bırakmadıkları da görülmüştür.
Benim en sevdiğim (!) versiyonuysa elbise askılı olanı. Adam, yatakta ilgisizce oturan kız arkadaşını havaya sokmak için önce ayaklı askıya deodoran sıkar. Bir demet maydonoz kadar zekası (ki onlarda dahi bir tür zeka biçimi olduğu ortaya çıkarıldı) sahip olan kadın tamamen koku alma duyusuyla hareket etmektedir. Derhal askıyla flört etmeye başlar. Bu sırada sevgilisi Axe’la yıkanmakta, askıdan beklediği karşılığı alamayan kadının önünde sonunda kucağına düşeceğini hesaplamaktadır.
Boğaziçili feministler sonuna kadar haklı; Axe cinsiyetçi, kadını metalaştıran, tek tip beden algısı dayatan bir marka. Ama ben erkeklerin de bir parça isyan etmesini beklerim. Nihayetinde elbise askısıyla bir erkek arasında fark olmalı, değil mi?
Oğlum bak git
Bu hafta internette en fazla izlenen videolardan birinin adıydı bu. Görüntüde 15-16 yaşlarında iki genç, sokakta bir temizlik görevlisinin peşinden gidiyor. Adam sürekli arkasına dönüp çocuklardan birini “Oğlum bak git” diye uyarıyor. Fakat çocuk horozlanmış bir kere, belinden kemerini çıkarıp kırbaç gibi sallamaya, yere vurmaya başlıyor; adamı kemerle dövmekle tehdit ediyor (artık kimden ve nasıl öğrendiyse). Görevli hep sakin, belli ki içinden ya sabır çekip duruyor. Çocuk kabara kabara kendisini takip ve tahrik etmeye devam ediyor. En nihayetinde sabrının sonuna gelen temizlik görevlisi süpürgenin sopasıyla oğlanı kovalamaya başlıyor. Çocuğun peşindeki adamla birlikte ağlayarak kaçışını izliyoruz ve video bitiyor.
Herkes çok güldü bu kayda. Sonra hikayesini öğrendik...
Olay Gölcük’te geçiyordu. Temizlik görevlisinin adı Selçuk’tu ve kekemeydi. Semtin çocukları kendisiyle sürekli alay ediyordu. Sonunda dayanamamış, içlerinden birine tokat atmış, sonra işinin başına dönmüştü. İşte bizim izlediğimiz görüntü bundan sonra başlıyordu.
Selçuk’un süpürge sapıyla vurduğu çocuğun kafasına 20 dikiş atılmış. Olay mahkemeye taşınmış ancak çocuğun ailesi görüntü internete düşünce davadan vazgeçmiş.
Video hızla fenomene dönüştü, taklitleri yayınlanmaya başladı. Dükkan vitrinine “Çöpçünün çocuğu dövdüğü süpürge geldi” yazan esnafa dahi rastlandı. Hep birlikte bilgisayarın karşısına geçip kusuru yüzünden sirk ucubesi muamelesi yapılan bir adamın çaresizliğine güldük. Bizde zaten limon görünce küfreden, karşısındakinin yaptığı hareketleri insiyaki tekrarlayan insanların da üzerine gidilir. O küfreder, karşısındaki kasıklarını tuta tuta güler.
İnsanoğlunun tekamül ettiğine inanmak her geçen gün zorlaşıyor sanki. Farklı olanla alay etme, böylece de eğlenme ilkelliğine hala rastladığımıza göre, acımasızlığa güldüğümüze göre öyle olmalı.
Paylaş