Visa, kredi kartı kullanıcıları arasında düzenli olarak araştırmalar yapıyor. Bunların en yenisinin sonuçları iki gün önce açıklandı.
Avrupa çapındaki araştırma iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde insanları mutlu eden şeyleri listelemişler. İkinci bölüm ise hediye kriterleriyle ilgili.
Araştırmaya İspanya, İtalya, Almanya, İngiltere, Yunanistan ve Türkiye’den yaklaşık 12 bin kişi katılmış.
Ben bu tip anketlerde Türkiye’den çıkan sonuçlara bayılıyorum. Her türlü çelişki ve ideal görünme çabası, çıkan sonuçlara bakılınca şıp diye anlaşılıyor.
Bir arkadaşım anlatmıştı; zeytinyağı tüketimi ile ilgili bir anket çalışması yapıyorlarmış. Kapı kapı dolaşıp, kadınlara mutfakta hangi tür yağ kullandıkları sorulmuş. Büyük çoğunluk "elbette" zeytinyağı kullandığını, margarini "sağlıksız" olduğu için asla eve sokmadığını söylemiş. Aynı kadınlara "Peki buzdolabınıza bakabilir miyiz" diye sorduklarında, dolaplardan kalıp kalıp margarin çıkmış. Pek çok evde zeytinyağından eser yokmuş.
Nedir; çalışkan öğrenci sendromu. Ödümüz kopuyor birileri hakkımızda "yanlış" fikirlere kapılacak, bizi ayıplayacak diye. Visa’nın sonuçları da biraz böyle.
Araştırmaya katılanların yüzde 96’sı üzerine düşünülmüş, çaba gösterilmiş bir hediye almayı tercih ederim demiş. Bu konuda herkesi geride bırakmışız. Fakat aynı Türklerin yüzde 73’ü nakit para veya hediye çeki almaktan mutlu olduğunu söylemiş.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Kafamız hayli karışık olacak, bu iki beyanatın ardından, beklenmeyen hediyelerle mutlu olma oranı yüzde 86 çıkmış.
Yüzde 13’ümüz hediyenin fiyatı önemli değil diyor. Ama sonra yüzde 9’umuz verdiğim hediyeden daha ucuz bir hediye alırsam tadım kaçar diyor. Hediye olsun da çam sakızı çoban armağanı olsun diyen Türklerin yüzde 22’si marka meraklısı. Markalı olmayan hediyenin yüzüne bakmıyor.
Hediye paketinden nefret ettiği bir şey çıkan Türklerin yüzde 68’i yüz kaslarını zorlayarak gülümsemeye çalışıyor, beğenmiş gibi yapıyor. Bu pişmiş kelle ifadesine kadınlarda daha sık rastlanıyor. Erkekler beğenmedikleri bir hediye aldıklarında daha samimi davranıyormuş. Gazianteplilerin 59’u, Samsunluların yüzde 85’i rol yapmayı tercih ediyor.
Beğenilmeyen hediyelerin yüzde 6’sı eve gidince çöpe atılıyor, yüzde 44’ü göz önünden kaldırılıyor, yüzde 16’sı başkasına hediye ediliyor, yüzde 3’ü ise internette satışa çıkarılıyor.
Şimdi elimizdekilere bir bakalım:
Bir arkadaşınıza hediye alacaksınız. Nakit veya hediye çeki olursa daha iyi. Güzel, hemen bir hediye çeki yazdıralım. Ama şöyle havalı bir markadan olsun. Fakat miktarı nasıl belirleyeceğiz? Aslında fiyatı önemli değil tabii ama siz yine de tedbiri elden bırakmayın. Size aldığı son hediye neydi? O hediyenin bugünkü koşullarda piyasa değeri nedir? Tamam, şimdi onun birkaç lira üzerine çıkın.
Çeki yazdırdık ama çok büyük ihtimalle üzerine düşünülmüş, çaba harcanmış bir şey istiyor olacak. Hediye çekinin böyle bir imajı olmadığını kabul edelim. O zaman mağazadan size özel bir çek yaratmasını isteyebilirsiniz. Alın size üzerine düşünülmüş hediye çeki. Ya da siz elinizde bir hediye çeki yapın, mağazadan elinde bu çekle gelen kişiyi manyak mısın kardeşim diye kovalamamasını rica edin.
İşte size memnuniyet garantili bir yılbaşı hediyesi.