Aşk kusursuz bir hayaldir, evlilikse katı gerçek hayalle gerçeği karıştırmak asla cezasız kalmaz
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Uyarı: Aşağıdaki yazı, yeni evli çiftleri, derin bir ümitsizliğe sebebiyet vermek suretiyle bedbaht edebilir. Birazdan sıralayacağımız iddialarla ruhen başa çıkamayacaksanız, okumayınız.
Zamanlamanın kötü olduğunun farkındayım. Düğün mevsiminin en hararetli günlerinde münasebetsizlik ediyor olabilirim. Neden mi bahsediyorum; insanın cinsel tarihinden ve ‘evriminden’
Neden erkeklerle kadınlar, cinsel arzuları, fantezileri, davranışları, beklentileri, beklentileri cevaplama biçimleri bakımından bu kadar farklı? Birbirini aldatan ve boşanan çiftlerin sayısı sürekli artarken neden evlenmekte ısrar ediyoruz? Neden tek başına çocuk büyüten kadınların sayısı artıyor? Neden tutku evlendikten kısa süre sonra buharlaşıp yok oluyor? Arzunun ölümüne neden olan nedir? Neden bin yıllardır Dünya gezegeninde birlikte evrim geçiren kadınla erkeğin biri Mars’tan diğeri Venüs’ten? Evlilik terapisi denen şey koca bir endüstri haline geldi. Cinsel istek artırdığı söylenen düzinelerce doğal hap var. Cinsellik ve evlilik üzerine yazanların sayısı sürekli artıyor.
365 GECELİK BİR KİTAP
Dergilerin kapaklarından, ‘cinsel hayatınıza heyecanı geri getirin’ başlıkları, içerikte bununla ilgili ipuçları eksik olmuyor. Üstelik hepsi de ısıtılıp ısıtılıp önünüze konan eski hileler. “Seksi iç çamaşırları giyin, yatağa gül yaprakları serpiştirin, her yeri mumlarla donatın... İşte o zaman ilk kez sevişiyormuşsunuz gibi olacak”. Hepsini yapıyorsunuz ama kocanızın gözü yine de başka kadınlara kayıyor, yine de içinizden sevişmek gelmiyor. Her sevişme hayal kırıklığı oluyor. Dergilerden edindiğiniz psikiyatrik birikimle kafa yormaya başlıyorsunuz: Belki bağlanma sorunu vardır, süperegosuyla mı ilgili acaba, ya da Peter Pan kompleksi var. Orta yaş krizine de girmiş olabilir... Ona toz konduramıyor musunuz? O zaman sorun kesin sizde. Depresyonda olmayasınız? Ya da artık eskisi kadar çekici değilsiniz. Saç şeklini değiştirsek? Acaba botoks mu yaptırsanız? Mutfakta sevişmek eski heyecanı geri getirir mi acaba? Ya da belki yılın 365 günü iki eliniz kanda olsa sevişmeyi denemelisiniz. Amerikalı Charla ve Brad Muller çifti bunu denemiş ve 365 Gece isimli bir kitap yazmışlardı. Uzun zamandır sevişmeyen çift, bu yöntemin işe yaradığını iddia etmişti.
EVLİLİK BAŞKA, TUTKU BAŞKA
Amerikan Tıp Birliği raporlarına göre, Amerika’da kadınların yüzde 42’si cinsel sorunlar yaşıyor. Türkiye’de oranlar yüzde 8-15 arasında. Hemen sevinmeyin, çünkü Türkiye’de kadınlar cinsel işlev bozukluğu şikayetiyle doktorlara başvurmuyor. Bu buzdağının görünen kısmı sadece. Bu arada İngiltere’de evliliklerin yüzde 45’i boşanmayla sonuçlanıyor. Bu boşanmaların yarısı evliliğin 10. yılına varmadan gerçekleşiyor. Ünlü Alman şairi Goethe, “Aşk kusursuz bir hayaldir, evlilikse katı gerçek. Hayalle gerçeğin karışımı asla cezasız kalmaz” der. Sakın varmaya çalıştığım yerin ‘evlilik aşkı öldürür’ klişesi olduğunu sanmayın. Sadece evlilik, aşk, tutku ve seksin birbirinden farklı şeyler olduğunu söylüyorum. Birbirinden farklı ama bir arada olduğunda şahane bir ahenk yakalayan şeyler... Evrimsel psikolojiye göre ailenin temeli, karşılıklı menfaatlerin sağlama alındığı bir anlaşmaya dayalı. Erkek soyunun devamını ister. Sağlıklı çocuklar vereceğini düşündüğü kadını seçer. Kadın da kendisine ve doğacak çocuklarına uygun ortamı sağlayabileceğini düşündüğü adamı seçer. Erkek sunduğu ‘mal ve hizmet’ (tarih öncesi çağlarda yemek, barınak, koruma ve statü) karşılığında soyunun devamını ve istediği zaman seks yapma ayrıcalığını elde eder. Romantizmle alakası olmayan katı gerçekler. Ama evlilik dediğimiz şey, kökeninde bu.
SİZDEN ÇOCUK YAPMAK İSTEMİYOR
Alman filozof Arthur Schopenhauer de kendini ve aşkına karşılık bulamayan herkesi böyle teselli eder: Üzülmeyin, demek ki sizden çocuk yapmak istemiyor. ABD’de yeni bir kitap yayınlandı: Sex at Down (Şafakta Seks). Ünlü Kinsey raporundan sonra insan cinselliği üzerine yazılmış en önemli kitap olduğu iddia ediliyor. Yazarlarının iddiasıysa, insanın kendi erotizmine karşı savaş halinde olduğu, seksle aşk arasındaki ilişkiyi yanlış kurduğu. Christopher Ryan ile Cacilda Jetha’nın kitabı, monogami yani tek eşliliğin bir dayatma ve değişmez kural değil tercih olduğunu ortaya koyuyor. “Bir başkasına verilen ömür boyu sadakat sözü muhteşem bir şey olabilir. Ama bunun için çok çalışmak gerekir. Bu vejetaryen olmayı seçmek gibi bir şey. Vejetaryen olmak için pek çok iyi neden var, ancak bu, yaratılışı gereği hem et hem de ot yiyen türümüz için zor bir seçim. Pek çokları için, başkalarıyla da cinsel ilişki kuran biriyle özel hayat kurmak fikri anlaşılmaz derecede güç gelebilir. Ancak mahremiyet iletişimle olur. Partnerinizle kendinizde ve hayatınızda meydana gelen tüm değişimleri konuşabilmelisiniz. Bunun sonu açık evliliğe kadar varabilir” diyorlar. Bu arada yazarlar 2005’ten beri birbirleriyle evli. Ancak kendi ilişkileriyle ilgili konuşmayı reddediyorlar. Sadece yazdıkları kitaptaki verilerin kendileri için de geçerli olduğunu söylüyorlar.
SERİ MONOGAMİ ÇÖZÜM MÜ
Kitapta, evlilik içinde cinsel tatminsizlik sorunu yaşayan kişinin önünde birkaç seçenek bulunduğu; bunların yakalanmamayı umarak aldatma, seksten vazgeçme veya tatmini porno filmlerde arama ya da seri monogami olduğu söyleniyor. Seri tek eşlilik (monogami), toplumun dayattığıyla biyolojik ihtiyaçların çarpıştığı noktada ortaya çıkan bir çözüm. Evlen, boşan, tekrar evlen. Eşi aldatmaktan daha dürüst olduğu söylenebilir. Bunun yan etkisiyse dağılmış yuvaların ve sadece annesi veya babası tarafından büyütülen çocukların sayısında artışa neden olması. Bir de nereye kadar devam edeceğiniz sorusu geliyor akla. Cinsel tutkunun kaybolduğu her sefer boşanarak ve arkasında pek çok kırık kalp bırakarak insan yoluna ne kadar devam edebilir?
EVLENECEĞİNİZ ADAMI DOĞUM KONTROL HAPI KULLANIRKEN SEÇMEYİN
İsviçreli biyoloji araştırmacısı Claus Wedekind, bir ‘terli tişört deneyi’ yaptı. Bir grup kadından, bir grup erkeğin deodoran, parfüm, sabun veya duş olmadan birkaç gündür giydiği tişörtleri koklamalarını ve içlerinden birini seçmelerini istedi. Kadınlar bağışıklık sistemi kendilerinden farklı olan erkekleri seçtiler. İçgüdüsel olarak yaptıkları seçim, sağlıklı ve güçlü çocuklar doğurmalarını sağlıyor. Ancak aynı araştırmada, doğum kontrol hapı kullanan kadınların, bu seçimi rastgele yaptığı, hatta kendisiyle aynı bağışıklık sistemi değerlerine sahip adamı seçtikleri görüldü. Yani kocasını doğum kontrol hapı kullanırken seçen bir kadın, hamile kalmak için hapı bıraktığında, kocasını birdenbire daha az çekici bulmaya başlayabilir. Aman dikkat!