Paylaş
Vicdanım rahat alnım ilk günkü gibi açık
TÜM dikkatlerin 15 aydır üzerinde toplandığı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik çete ve yolsuzluk davasının ikinci perdesi, 17 tutuklu sanığın tahliyesiyle sonuçlandı. Mahkeme Heyeti, yalnızca Genel Sekreter Pervin Şenel Genç’in tutukluğunun devamına karar verdi. Başkan Aziz Kocaoğlu’nun 44 yıllık arkadaşı Genç, avukatı Atilla Ertekin aracılığıyla Hürriyet’in sorularını yanıtladı.
Pervin Şenel Genç’in, duruşma salonundan tek başına döndüğü Yeni Şakran Cezaevi’nden ilk sözü, “Şu hayatta çoluğum çocuğum yok. Kendimi çalışmaya, işime adamış bir insanım. Bu kadar büyük bir organizasyonun başında olduğum söyleniyor ama mal varlığım ortada. Cezaevine ilk girdiğim zaman nasıl ‘Vicdanım ve alnım açık’ dediysem, şu anda da aynı şeyi söylüyorum. Mücadelem devam edecek” oldu.
18 sanıktan yalnızca kendisinin cezaevine dönmesini nasıl karşıladığını sorduğumuz Şenel, “Sağlığım dışında hiçbir endişem yok. Beni merak etmesinler, moralim iyi. Dimdik ve sapasağlamım. Bu tahliyeler benim açımdan sevindirici ve umut verici” yanıtını verdi.
Pervin Şenel Genç, Tülay Azeri’nin tahliye oluşuyla koğuşta yalnız kalıp kalmadığıyla ilgili soruya ise, “Azeri’ye selam söylüyorum. O benim sevdiğim bir dostum. Tahliye oluşuna çok sevindim. Tülay gitti ama burada başka koğuş arkadaşlarım da var. 7-15 kişi arasında değişen koğuşumuza iki kişi geldi” karşılığını verdi.
Avukatı itiraz edecek
Pervin Şenel Genç’in avukatı Atilla Ertekin, bu hafta tutukluluğa itiraz edeceklerini söyledi, şunları kaydetti: “Diğer kişilerle arasında hiçbir fark yok. Eşit konumda olduğu kişiler tutuklu değil. Burada eşitsizlik söz konusu. Pervin Hanım son derece dirayetli ve dimdik duran bir insan. Bu kararın ardından da aynı tavrı devam ediyor. Karardan sonra cezaevinde asla demoralize değil. Sapasağlam. Yaptığı her şeyin hesabını veren ve verebilecek durumda olan bir insan.”
PORTRE
Pervin Şenel Genç, 1951 İzmir doğumlu. Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi Ekonomi Bölümü mezunu. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile sınıf arkadaşı. Genç, mezuniyetinden kısa bir süre sonra, 1975’te İzmir Belediyesi’nde Otogar Müdürlüğü Muhasebe Katibi olarak çalışmaya başladı. Genç, daha sonra Fuar Müdür Yardımcılığı, Hesap İşleri Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Bir süre Gaziemir Belediyesi Başkan Yardımcısı olarak çalışan Pervin Şenel Genç, Aziz Kocaoğlu tarafından Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı’na atandı. Genç, Ersu Hızır’ın görevden alınmasıyla da Genel Sekreter oldu. Kocaoğlu’nun en güvendiği bürokratların başında gelen Pervin Şenel Genç, geçen nisandaki ilk duruşmada kendini şu sözlerle ifade etmişti: “Belediyelerde çeşitli kademelerde bulundum. 36 yılda izin ve raporum çok az miktardır. Meslek hayatımın 38’inci yılına hapishanede girdim. Bu zamana kadar hakkımda düzenlenmiş bir olumsuz rapor ve tespit yoktur. Belediyenin kasası bize emanet edildi. Toplam sekiz aylık görev süremde 45 milyon TL hizmet, 146 milyon TL yatırım, 26 milyon TL’lik mal alımlarına onay verdim. İddia edilen olaylar örgüt gibi lanse edildi. Liyakat ve memuriyetimiz yok sayıldı” demişti. Genç, hiç evlenmedi.
Pekdaş: Genç'in tutuklu kalması hukuka aykırı
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, Büyükşehir Davası’nı ve bundan sonraki seyrini, yeni kabul edilen yargı paketine göre değerlendirdi. Pekdaş, hem Pervin Şenel Genç hem de bundan sonraki süreçle ilgili olası gelişmeleri paylaştı.
Büyükşehir Davası’nda yeni yasaya göre değerlendirmeniz nedir? Karara etkileri ne olmuştur?
- TBMM’de 2 Temmuz’da kabul edilen kanunla ceza hukukumuzda yeni düzenlemeler yapıldı. Bunlardan en önemlileri, özel yetkili ağır ceza mahkemelerini düzenleyen CMK 250, 251 ve 252 yürürlükten kaldırıldı. Bunların yerine bölge ağır ceza mahkemeleri kurulmasına karar verildi. Ancak, ellerindeki dosyalar kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görevlerinin devam edeceğine de karar verildi. Dolayısıyla, Büyükşehir Davası yine özel yetkili ağır ceza mahkemesinde görülmeye devam edecek. Burada ben konumuzdan bağımsız olmak üzere bir noktaya değinmek istiyorum. Başından itibaren özel yetkili ağır ceza mahkemesinin görevli olmadığı konusundaki itirazların unutulmaması gerekiyor. Çünkü ne elde edilen bir çıkardan, ne cebir ve şiddetten, ne de belediyenin teşkilat şeması dışında bir yapılanmadan söz etmenin mümkün bulunmadığı bu dosyadaki yargılamada özel yetkili mahkemenin görevli olduğunu kabul etmek mümkün değil. Yargılamanın yeni yasaya göre de özel yetkili ağır ceza mahkemesinde yapılacağını söylemek bu mahkemenin görevli olduğunu kabul etmek anlamında değildir.
Diğerlerinden farksız
Peki tutuklamalarla ilgili neler değişti?
- Yeni yasayla getirilen bir başka yenilik ise tutuklama kararlarının, tahliye taleplerinin reddi kararlarının gerekçeli yazılması. Ayrıca, adli kontrol tedbirlerinin tutuklama sebeplerinin varlığı halinde de uygulanabilir olması. Bunlar, CMK’da var olan düzenlemelere daha açık dikkat çekmek için yapılmış birer vurgudur. Zaten bütün kararların gerekçeli olması gerekmekteydi. Bu gerekçelerin somut ve her bir sanık için ayrı ayrı somutlaştırılarak yapılması da zorunluydu. Yine mahkemeye takdirinde olan adli kontrol düzenlemesi mevcuttu. Ama bizim mahkemelerimiz yasaların bu düzenlemelerine uygun kararlar vermemekteydi. Bu nedenle yeni yasayla bu hususlara dikkat çekildi ve vurgu yapıldı. Sonuç olarak yeni yasayla adli kontrol sistemine yapılan vurgu mahkeme tarafından uygulama alnına sokulmuş bulunuyor.
Tüm bunlar ışığında Genç’in tutukluluk halinin devamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Dosyanın 18 tutuklu sanığı vardı. Bunlardan sadece biri asıl olarak sağlık sebepleri gerekçe gösterilmek suretiyle bihakkın tahliye edildi. Yani bu sanığın tahliyesi hiçbir şarta bağlanmadı. Diğer 17 sanıktan Genç hariç 16’sı çeşitli adli kontrol tedbirleriyle tahliye oldu. Böylece bu dosyada sadece Pervin Şenel Genç tutuklu kaldı. Yargılama konusunun haksız çıkar elde etmek için cebir ve şiddet kullanan çete kurmak ve çete üyesi olmak iddiası olduğu unutmayalım. Dolayısıyla bu durumda yani Genç’in tutukluluk durumunun devamında böyle bir çeteyi tek başına kurduğu ve yönettiği gibi bir sonuca ulaşmak gerekecek ki bu da mümkün değil. Kaldı ki, sayın mahkemenin, sanıkların 16’sını çeşitli adli kontrol tedbirleriyle tahliye ettiği düşünülürse mahkemenin tutuklama tedbiri yerine adli kontrol tedbiri uygulamak iradesinde olduğu açıktır. Mahkeme, sanıkları konumlarını göz önünde tutarak yargılamanın uzaması ihtimalinin de varlığı sebepleriyle sanıkları adli kontrol uygulayarak tahliye etmiştir. Genç’in durumu da bu tespitlerle tamamen aynıyken ona tutukluluğunun devamının sizin söylediğiniz gerekçe yani Başkan’ın en yakınındaki isim olmasıyla bir ilişkisi olduğu kamuoyunun düşündüğü şey olmuştur.
Hakkaniyetli değil
Genç’in, 130 kişiden tek kaçma şüphesi bulunan kişi ve örgüt lideri olarak düşünülmesi yerinde bir karar mı?
- Burada öncelikle mahkeme kararının kaçma şüphesinin varlığı tespitinin hiçbir somut gerekçeye dayanmadığını belirlemek gerecektir. Oysa yeni yasayla gerekçelerin somut olarak belirtilmesi belirgin olarak vurgulanmıştır. Yasama organı yaptığı yasayla mahkemelere kararlarının mutlaka somutlaştırmaları gerektiği düzenlemesini yapmıştır. Dolayısıyla Genç’le ilgili kaçma şüphesinin varlığının somut olarak belirlenmemesi sebebiyle karar hukuka aykırıdır. Sadece istenen ceza miktarı bu şüphenin varlığı için sebep kabul edilemez. Tutuksuz sanıklardan bazılarıyla adli kontrol tedbiriyle tahliye edilen bazı sanıklar hakkında istenen cezaların miktarı göz önünde tutulduğunda Genç hakkındaki kararın hakkaniyetli ve objektif olmadığı görülmektedir.
Bu kararda yeni paket ve Cumhurbaşkanı’nın İzmir’i işaret etmesinin etkileri vardır diyebilir miyiz?
- Sanıkların adli kontrol tedbiriyle tahliyelerinde son yasanın etkisinin olmadığını söylemek mümkün değil. Çünkü mahkeme, sanıklar hakkındaki tutukluluk tedbirini kaldırarak adli kontrol tedbiri uygulamasına gerekçe olarak 6352 sayılı yasayı gerekçe göstermiştir. Dolayısıyla tahliye kararları yeni yasaya göre verilmiştir. Bu noktada TBMM Başkanı tarafından ifade edilen hususun, yani yargı organlarının yasa yapıcı organın iradesini anlamaları gerektiği değerlendirmesinin karşılık bulduğunu göstermektedir. Cumhurbaşkanı’nın değerlendirmeleri ise dosyayı incelediğini göstermektedir. Dosyayı inceleyen bir kişinin düşünceleri, algıları önemlidir. Mahkeme kararları öncelikle kamuoyu vicdanında karşılık bulmalı, adaletin gerçekleştirildiğini düşündürtmelidir. Dolayısıyla özel yetkili mahkemeler, yeni düzenlemeyle de devam etmelerine rağmen, neden bundan sonra açılacak davalara bakacak olanların da ad değişikliğine gidildiğini ve kamuoyu vicdanında nasıl algılandıklarını düşünmeli ve uygulamalarını buna göre yapmalılar.
Yeni yasa davanın seyrine nasıl etki edecek?
- Başlangıçta da belirtmiştim, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması sadece yeni açılacak davalarla ilgili. Yeni yasanın Resmi Gazete’de yayınlanmasından sonra açılacak cebir şiddet içeren çıkar amaçlı suç örgütlerinde özel yetkili ağır ceza mahkemeleri değil, bölge ağır ceza mahkemeleri görevli. Ancak, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kapanmış olmasına rağmen ellerindeki dosyalar için görevli ve bu dosyalar kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar bu mahkemeler görev yapmaya devam edecek. Mahkemenin görevi anlamında yeni yasanın hiçbir etkisi bulunmuyor. Ancak yasa koyucu olan TBMM, tutuklama tedbirinin en son çare uygulanacak bir tedbir olduğunu yaptığı yasayla açıkça düzenlemiştir. Bundan böyle mahkemeler sanığın delillere ne şekilde etki edeceğini ve kaçma şüphesinin ne şekilde var olduğunu somut olarak göstermeden tutuklama kararı veremeyecek.
İtiraz kabul edilir
Genç için bundan sonra ne yapılacak?
- Zannediyorum Pervin Hanım’ın avukatları karara itiraz edecekler. Ben, itirazı inceleyecek mahkemenin, 6352 sayılı yasayla getirilen adli kontrol tedbirlerinin uygulanması gerektiği şeklindeki iradeyi dikkate alacağını düşünmek istiyorum, ki doğrusu da budur. Ceza yargılamasının en temel kurallarından biri masumiyet ilkesidir. Buna göre hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olmayan kişi masumdur. Oysa bizim yerleşik uygulamamız bunun tam tersi. Kişiler önce tutuklanıyor, tutuklu yargılanıyor ve hakkında peşin infaz yapılıyor. Bu kadar tutukluluktan sonra artık ceza hükmünün tesisinin kaçınılmaz olduğu herkes tarafından düşünülür hale geliyor ve sonuçta da zaten ceza veriliyor. Bu ceza hukukuna, ceza yargılamasının temel ilkelerine aykırı bir durum. Genç’le ilgili olarak delillere etki etme gücünün bulunduğunu kimse söyleyemez. Dosyanın bütün sanıkları tutuksuzken bunu söylemek abes olacaktır. Diğer taraftan mahkeme sadece hakkında istenen ceza miktarını gerekçe göstererek bu kadar ceza istenen bir kişinin mutlaka kaçma şüphesi bulunur demek suretiyle tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Bu tespit gerçekçi olmadığı gibi yeni yasaya da uygun değildir. Kaçma şüphesinin somut gerekçelerle açıklanması gerekmektedir. Bu somutlaştırma yapılmadan tesis edilen tutukluluk halinin devamı kararı uygun değildir. Dolayısıyla itirazı inceleyecek 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Pervin Şenel Genç yönünden kaçma şüphesinin somut olarak gösterilmediği gerekçesiyle yapılan itirazı kabul edecektir diye düşünmekteyim.
Soruşturmanın başladığı noktadan bugün gelinen noktayı değerlendirdiğinizde nasıl özetlersiniz?
- Büyükşehir Davası İzmir’de karşılığını “Adalet istiyoruz”, “Herkes için adalet” sözleriyle buldu. İzmir, adalet arayışını hala sürdürüyor.
Paylaş