Paylaş
TARİH, 10 Kasım 2012... Yer, Cumhuriyet Meydanı... İzmir, hafızalardan zor silinecek bir portrenin tam kalbi oldu. 2 bin 400 gönüllü, meydanda, Atatürk portresi oluşturdu. Proje, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın destekleriyle hayat buldu. Fikir babası ise Bursa’da yaşan bir fotoğraf sanatçısıydı. Cumhur Aygün, o tarihi anı ve perde arkasını anlattı. Aygün bugüne kadar Holdun Dormen, Süheyl ve Behzat Uygur, Atilla Atasoy, Metin Uca gibi gönüllü erkek ünlülerin sıradışı fotoğraf çekimleriyle vurgulanan, Şişli Belediyesi önderliğinde gerçekleşen “Kadınlara Yapılan Şiddete Erkekçe Hayır” kampanyası gibi çalışmalarıyla da biliniyor. Projeyle ilgili bir gelişme daha var! 12 saatlik fotoğraf çekimi sonucu 11 bin kareden, stopmotion tekniğiyle bir de video hazırlandı. Videonun fon müziği Fazıl Say’ın projeye hediye ettiği “Sevenlere Dair” eseri...
Bugüne kadar neler yaptınız? Biraz kendinizi anlatır mısınız?
- Uludağ Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü mezunuyum. Sonrasında da Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde grafik ve fotoğraf yüksek lisans eğitimi aldım. 1990’da henüz okurken başlayan çalışma hayatım farklı reklam ajanslarında grafikerlik, fotoğrafçılık ve danışmanlık şeklinde gelişti. 1995’ten bu yana kendi stüdyomda profesyonel tanıtım fotoğrafçılığı yapıyorum. Son dönemde ise tasarladığım saat ve aydınlatma ürünlerinden look design markası üretmeye başladım. Bursa’da yaşıyorum. Bursa’nın sanayi kenti olmasından dolayı çok farklı sektörlere hizmet veriyorum, otomotivden tekstile, gıdadan turizme kadar... Yaşamsal kaygılarımı çözdüğüm mesleğimden uzaklaşmadan, sosyal sorumluk projelerine destek olacak ve yeni gündem oluşturacak işlerin peşinde olmaya da devam etmek istiyorum.
İzmir’de gerçekleştirilen Atatürk portresi projesi nasıl ortaya çıktı? İlk ne zaman düşündünüz?
- Yaklaşık bir yıldır detaylarını düşünüp kurguladığım bir projeydi. Çıkış noktam her şeyden önce bir Cumhuriyet çocuğu olarak Atatürk’e olan saygı ve bağlılığımı bir şekilde ortaya koymaktı. Bununla birlikte tarihe geçecek bir organizasyonla bunu ülke genelinde yankı uyandıracak bir katılımla tam da ölüm yıldönümünde bir anma töreni haline getirmekti. Benden sonraki kuşaklara kalıcı bir eser bırakma arzum da elbette vardı.
İnancımızı kaybetmedik
Projeyi nasıl geliştirdiniz?
- Fikir tamamdı, çekim teknikleri de zaten uzmanlığım... Ama işin organizasyonuna gelince karşıma çıkan dev boyuttaki iş açıkçası gözümü korkutmadı değil. En kısa sürede kocaman bir ekip olmalıydık. İçerik öylesine kıymetliydi ki, kiminle paylaşsam anında kendi uzmanlığı ve becerisi doğrultusunda, ellerinden ne gelirse işin içinde gönüllü çalışacaklarını söylediler. Asıl gelişme bundan sonra başladı. İlk iş portrenin çizimsel anlamda, kaç metrekarelik bir alanda kaç kişiyle oluşturulacağıydı. Bu aşama, meydanın uydu görüntüleri üzerinde mimarlar tarafından hesaplandı, yaklaşık 1 ayda sonuca ulaştık. İş artık sunum aşamasındaydı, oluşacak portrenin simülasyonu hazırdı, sunuma konu olacak tüm detaylar da uzmanlarınca hazırlanmıştı. Projede uzmanlık gerektiren her alanın gönüllüklerinden oluşan proje sunuma hazırdı. Hem organizasyon hem de bütçe anlamında işin büyüklüğü epeyce ürkütücüydü. İşin web sayfasından sosyal medya tanıtımına, kamera kirasından helikopterine kadar dev bir organizasyon ve dev bir bütçe karşımızdaydı. Proje için destek ve bütçe arayışımızın başladığı tarih 2012’nin şubat ayıydı. Giderek umudumuzun kaybolduğu o süreçte üzgündük. Hiçbir yapı, kurum ya da kişi projenin destekçisi olmadı. Umutların tükendiği yerde bile, ne olursa olsun bu işi yapma kararım hiçbir zaman değişmedi.
Neresi için düşündünüz? İlk kimlere götürdünüz?
- Projenin gerçekleşebileceği yerler arasında ilk seçtiğimiz yer İstanbul İnönü Stadı idi. İlgili kurumlarla yaptığımız görüşmeler sonunda proje hep beğenildi ama onay, destek ve bütçe konularına gelince tıkandık.
Başka nasıl tepkiler, yanıtlar aldınız?
- Projenin hayata geçmesi sadece gönüllülerin oluşması ve çekimin yapılmasından ibaret olmadığı için, detaylar sanırım hem bütçe hem de diğer nedenlerden dolayı (güvenlik, resmi izinler ya da tanıtım vb) pek de uygulanabilir bulunmadı. Oysa yol haritasını baştan sona çizmiştik. Kurumların ve kişilerin iş bölümü son derece netti. Daha önce de söylediğim gibi en umutsuz anda bile sonuna kadar gideceğimize olan inancımızı kaybetmedik.
Tartan bize güç verdi
Konak Belediyesi’yle buluşma nasıl oldu?
- Bu buluşma aslında tam bir tesadüf. Konak Belediyesi Proje Sorumlusu Burcu Tuna ile benim proje ortağım Murat Canbaz eski arkadaşlar. Onların arasında geçen sohbet sonunda Konak Belediyesi’ne projeyi sunabileceğimizin ilk sinyallerini aldık.
Onlarla nasıl görüştünüz?
- Projenin tüm detaylarının içeren dosya önce ellerine ulaştı, sonrasında karşı karşı karşıya projeyi baştan sona tekrar aktardık. Her ne kadar 10 Kasım’a çok az bir zaman kalmış olsa da, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan bu işi şevk ve zevkle üstlenebileceğini belirtti.
Ne tepki aldınız? Nasıl yaklaştılar?
- Yaklaşımları son derece olumlu, destekleyiciydi. Bu işin zaten İzmir’e yakışacağından, İzmir halkının sonuna kadar işin arkasında duracağından emindiler. Bize en büyük gücü de bu verdi.
Sonraki hazırlık evresi ve organizasyonun oluşturulması nasıl bir süreçti?
- Belediye ve bizim ekibimiz arasındaki işbölümünün gerektirdiği şekilde, işin resmi yazışmaları, izinleri, bütçe, sponsorluk çalışmaları hemen belediye tarafından başlatıldı. Etkinlik günü çalışacak gönüllü gençlerin bulunması, eğitilmesi de az zaman almadı doğrusu. Bizim ekibimiz ise işin kurumsal ve görsel tanıtımı için tasarımları tamamladı. web sitesi ve sosyal paylaşım siteleri hemen harekete geçti. İzmir’de yapılacak tanıtımın ana materyallerinin tasarımları tamamlandı. İşin teknik aşamasına gelince, insanların duracağı yerlerin belirlenmesi gerçekten çok emek gerektiren bir aşamaydı. Portreyi oluşturacak koordinatları, mimar arkadaşlarım bir aylık çalışma sonrası ortaya çıkardı. Bu noktalama ortaya çıktıktan sonra işin saha kısmı başladı. Belirlenen koordinatları, belediyenin harita teknisyenlerinden oluşan altı kişilik ekip, GPS cihazıyla üç gün süren saha çalışması sonunda noktalamaları tamamladı. Üniversite öğrencilerinden oluşan gönüllü kardeşlerimiz de yerdeki etiketleme çalışmasını yaptı.
Yüzlerce kişilik ekip
Kemik ekip kimlerden oluştu? Nasıl bir araya geldi?
- Projenin hayata geçmesi sürecinde ve etkinlik gününe kadar, kemik ekibi olan ve beni projenin her anında tamamlayan Murat Canbaz, Burcu Tuna, Fatma Ergüler, Nejat Biçen ve Mustafa Üzülmez yanımdaydı. Organizasyonda ise belediyeden yaklaşık 350 kişi bilfiil görev yaptı. 100 gönüllü genç ve 100 güvenlik organizasyonda, 57 kişiden oluşan kamera ve çekim ekibinde görev aldılar.
O gün sizin için nasıldı?
- O gün değil de, o günün gecesi sanırım hayatımın en uzun gecesiydi. Her şey hazırdı hazır olmasına ama her ne kadar meteorolojiyi saat saat de takip etsek, gözümüz gökyüzünde, yağmur, fırtına korkusuyla son dakikaya kadar dua ettik. Alanda yapılan ve portreyi oluşturacak kişilerin yerlerini belli eden numaraların başına bir iş gelmesin diye hem zabıtalar hem belediyenin güvenliği hem de bizler sabaha kadar nöbetleştik.
Aynı zamanda helikopterde çekimleri yaptınız... Nasıl bir görüntü ve duygu yukarıdan izlemek? İlginç şeyler yaşadınız mı?
Bir şeyleri düşlersiniz, düşlediğiniz her ne ise gerçekleştirebilmek için yol alırsınız. O an gelir. O anda olduğunuza inanamazsınız. Ben düşlediğimin artık gerçekleşiyor olduğuna ancak alanın üzerine helikopterle gelip aşağıda hareketsiz duran binlerce insanı gördüğümde inandım. Bu duyguyu benim kelimelerle tarif etmem gerçekten çok zor. Havalanmak için beklenen “Haydi” haberi gelince bile hala bunun gerçek olduğuna inanmakta zorlanıyordum. Alanın üzerine yaklaştığımda, düşleyip çizerek anlattığımız işin gerçeği tam altımda ve gerçekti. Önce, bunca insanı ancak ve ancak Atatürk’e duyulan sonsuz sevginin bir araya getirebileceğini düşündüm. İlk kareleri almaya başladığımda vizörüme gözyaşlarımdan bakamıyordum. Böylesi bir gururu onca insanla paylaşma duygusunu sanırım bir kez daha yaşayamam. Genci-yaşlısı on binlerce insan saatlerce sırada bekledi, içeride Ata’nın yüzünde yer alabilmek için. Bu gerçekten büyük bir özveri. Bu bağlılığın, vefanın, inancın ve sevginin derinliği beni çok etkiledi. Bu görüntünün sadece bir fotoğraf olarak algılanmadığını, “Atatürk’ün yüzünün bir parçasıyım” demek için onca saat sırada bekleyen genç-yaşlı binlerce insanın vefa borcunun, onurunun, gururunun resmidir bu diye düşünüyorum.
Yeni projeler yolda
Bundan sonraki planlarınız neler? Yine ilginç projeler var mı?
- İşimin bana öğreteceği yeni teknolojik gelişmeleri kullanabileceğim, yine insanları ortak amaçları için bir araya getirebileceğim, sadece Türkiye’yi değil dünya insanlarını da ilgilendirecek işler yapmak istiyorum. Oluşma aşamasında olan birkaç projem var. Çok kısa vadede olmasa da hayata geçirebileceğimi düşünüyorum.
Paylaş