Paylaş
DENİZLİ siyaseti onu yakından tanıyor. Bozkurt halkı onu ‘Hambat Ana’ diye biliyor. ‘Birsen Abla’, ‘Birsen Ana’ da lakapları arasında. Üniversiteyi bitirdikten iki ay sonra CHP’ye üye olmuş Birsen Çelik. O tarihten bu yana da hep siyasetin içinde. Çelik, il genel meclisi üyeliği, milletvekili adaylığı deneyimlerinden sonra partisinin ısrarıyla belediye başkan adayı olarak girdiği seçimde, Bozkurt’a ilk kadın belediye başkanı seçildi. Sıcak, kuralcı ve kesinlikle Türk siyasetinde sayısının artması gereken bir profili olan Birsen Çelik’in renkli ve ilginç hikayesini dinledik...
* Siyasete girmenizin ilginç bir öyküsü var mı?
- 21 yaşında eczacı oldum. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden haziranda mezun oldum. Ağustosta da partime kayıt oldum. Babam hep siyaseti severdi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetim kadrolarında çalışmazdı ama bir fiil severdi. Bir de biz 78 kuşağıyız. Ben 56 yaşındayım. Son sınıftayken 12 Eylül olayları başladı. Bizim dönemimiz çok politik bir dönemdi. Çağından sorumlu insanlardık. Neyin nasıl olacağını bilirdik, çünkü anormal okuyan bir nesildik. Şimdiki gibi sanal bir alem yoktu. Bizim için en önemli şey kitaplardı. 78 kuşağının verdiği enerjiyle mezun oldum hemen siyasete atıldım.
* Buralı mısınız?
- Denizliliyim ama halamlar Bozkurt’taydı ve burada hiç eczane yoktu o zamanlarda. Ben de eczanemi Bozkurt’ta açtım.
* Aktif olarak siyaseti hep Bozkurt’ta mı yaptınız?
- Önce ilçe örgütlerinde çalıştım. 1999’da il genel meclisi üyesi oldum. O dönem kötü bir dönemdi. Partim meclis dışındaydı. Biz üç kişi seçilebilmiştik. Erkek egemen toplumunda siyaset yapmak çok zor. Ki, bir de köyde yapmak daha zor. Çünkü il genel meclisi dediğiniz, köyün oylarıyla seçilip gitmektir. Köydeki insanlar kadın siyasetçiye ancak kendilerinden biri olursa oy verir. Köy kahveleriyle tanışma serüvenim öyle başladı. Çok okey oynadım. Onlarla oturup sohbetler ettim. Köy kahveleri benim ikinci mekanım oldu diyebilirim. İlk seçimimde yüzde 70’e yakın oy aldım. İki dönem daha il genel meclisi üyeliğine seçildim, o arada istifa ettim, milletvekili adayı oldum. 2007’de dördüncü sıra adayıydım, seçilemedim.
* Belediye başkanlığı için teklif mi geldi?
- Aslında ben artık bırakmıştım ama bu yerel seçimlerde partim tarafından görevlendirildim. Milletvekilliği olmayınca eşime bıraktığımı söylemiştim. Bu kez teklif gelince, “Önce eşimi ikna edin” dedim. Onu ikna ettiler. Biz tekrar yollara düştük.
Eşim en büyük destekçim
* Eşinizin siyasetle ilgilisi var mı?
- Eşimin siyasetle hiç ilgisi yok. Ticaretle uğraşan kendi halinde çok mazbut bir insan. Asla öne çıkmayı sevmez. Ama çok büyük destekçim. Konuşmalarımın hepsini önce o okur, “Bunu burada giyme, bunu burada yapma” der. Yapıcı eleştirilerde hep bulunur. Benim bir de 7-8 senelik Denizli Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyeliğim var. Ege Eczacılar Birliği ve Türk Eczacılar Birliği üyeliklerim de söz konusu olduğu için 3-4 sene hiçbir cumartesi ve pazarı evde geçirmemişim. Öyle bir hanımı taşımak Türk erkeği için kolay bir şey değil. İnsanlar eşini yanında görmek ister.
* Eczacı olmanızın da başarınızda etkisi oldu mu? Sonuçta küçük bir ilçe ve uzun yıllardır herkesin tanıdığı bir isim olmuşsunuz...
- Bozkurt’ta 35 senelik eczacılık hayatım var. Eczacı olmak başka bir şey, insana dokunursunuz. Siz onların doktoru, sağlık danışmanı, ablası, psikoloğu, arkadaşı, eşi, dostu, her şeyi olursunuz. Size güvenir insanlar. Beni de bilirler. Bana söylenen bir şeyin bende kalacağını, elimden gelen her şeyi sorunlarını çözmek için kullanacağımı bilirler. Bana ‘Hambat Ana’ derler.
* Anlamı nedir?
- Hambat eczanemin adı ama aynı zamanda bölgenin adı. Bizim Bozkurt eski İpek Yolu’nun üstündedir. Çok büyük kervansaraylar varmış. Kervanlar geçerken, “Hana bak” derlermiş. O sonra Hambat’a çevrilmiş. Ovanın tamamının adı Hambat. Şimdi de teveccüh gösterdiler beni başkan seçtiler. Çok sevdim ben belediye başkanlığını. İnsana dokunuyorsunuz. Her şeyi sizinle paylaşıyorlar. Mazbatayı aldım ertesi gün telefonum çaldı. “Abla hayırlı olsun. Size ailece oy verdik. Benim bir derdim var. Ben bir kız sevdim bana vermediler. Gelip ister misin?” Gittik, istedik ve aldık. Beni kendilerinden biri gibi gördükleri için bunu istiyorlar. Belediye başkanlığı sadece yol yapmak, su getirmek değil. Çok hevesliyim. Biraz zor bir insanım, etrafımdakiler biraz yoruluyor olabilir. Ama ben onlarda da benim hevesimin aynısını gördüm. Ben yüzde 36 oy aldım. İnşallah bu röportajı 5 sene sonra da yaparız. Siz bana, “Yüzde 65 size oy vermeyenlerin aklına şaşayım” dersiniz. Ben de sizi alnınızdan öperim.
Hiç ‘Kim o?’ dedirtmedim
* İlçenizde bu kadar sevilen ve tanınan bir figürken kampanya döneminde herhalde çok yorulmadınız?
- Hayır. Ben 2 bin 560 haneye girdim. Hanelerin kapısını çaldığımda, “Kim o?” dedirtmedim. Açtıklarında, beni gördüklerinde, “Birsen Ablam gelmiş” dedirttim. Direkt ismimle hitap ettiler. Benim adım markaymış, ben bunu öğrendim.
* Bozkurt’un nasıl bir yapısı var? Sosyal hayatı da anlatabilir misiniz...
- Burası küçük bir ilçe ama sonuçta doktorlarımız, öğretmenlerimiz var. Küçük bir yüzme havuzumuz var. Tenis oynuyoruz. Hepimiz bisiklete bineriz. Muhacir bir alandır bizim burası. Muhacir toplumlar genelinde çok daha demokratik, çok daha ileri görüşlü oluyorlar.
Bölgenin parlayan yıldızı yapacağım
* Neler yapacaksınız?
- Kadın ayrıntıcıdır, detaycıdır. Bu detaycılık belediyecilikte çok lazım. İnce ayrıntılarla mekanınızı cennete çevirebilirsiniz. Kadın elinin değdiğini göstermem lazım. Şu an Bozkurt kötü. Öncelikle rehabilite edebileceğimiz şeylerden başladık işe. Kötü durumda olan düğün salonumuz var, atıl durumda olan otelimiz var, 15 yıldır hiç kullanılmamış, parklarımız bakımsız... Hepsini rehabiliteye başladım. Yenisini yapmaktansa önce eksiklikleri elden geçireyim, daha sonra yeni yapacaklarımızı yaparız diye düşündüm. Pozitif ayrımcılık yapacağım, kadınları ön plana çıkaracağım. Kadınları çalıştıracağım, mahalle birlikleri kuracağım, oralarda hep kadının sözü geçecek. Örneğin, düzenleyeceğimiz parka gittim, bir baktım herkes gelmiş. Biri çay getirmiş, biri tatlı getirmiş, biri börek yapmış getirmiş. Hepsine danışıyorum. “Başkanım çok samimi değil” dediler bana şimdi “Başkan Abla” diyorlar.
* Buradan örnek bir parlayan ilçe modeli çıkarmayı düşünüyor musunuz?
- Bizim şu anda tek rantımız Ankara–İstanbul Karayolu üzerinde olmak. Ve biz bunu hiç kullanmıyoruz. İnsanlar İstanbul’a giderken, Ankara’ya giderken, Antalya’ya giderken buradan geçmek zorunda. Benim oradan geçerken yavaşlasınlar, dursunlar istiyorum. Bozkurt’u bölgenin parlayan yıldızı yapmak istiyorum. Konaklama yerimizde dursunlar, kendi ürünlerimizin satıldığı butik dükkanlarımızı ziyaret etsinler. Hem bana gelir kaynağı olacak, hem de Bozkurt’un adı duyulacak. Siz de mecburen duracaksınız. Afyon’da durup nasıl sucuk ekmek yeniyorsa bundan sonra Bozkurt’tan geçerken bir cızlama, bir kiği yiyeceksiniz.
YARIN: CHP’li Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu
Paylaş