Eğlenmek zorunludur dönencesi geçti. Hepimize sakinlikler olsun. Bir yıl yemeyip içmeyip, cimri pinti biriktirdiğimiz eğlenmek fiilini bir gecede harcadık ya, oh çok şükür!
Artık şöyle rahat bir nefes alabiliriz hep birlikte. 365 günün son gece yarımında, tüm bu birikimleri zorunlu olarak ortalığa saçtık.
Artık cümlen refah ve de ferah içinde yeniden biriktirmelere!
Yaşama dahil olduğumuz süre içinde türlü zorunluluklar oluşturuyoruz. Hep bir zorunluluk çemberi içinde büyümeye çalışıyoruz. Bu çok çeşitli zorunluluklar yasalarında, anlamadığım bir tek zorunluluk var aslında.
Diğer kaotiklerin yanında daha mizah yüklü olduğu için, bu belirlenmiş günlerde ‘eğlenmek zorunluluğunu’ pek bir dikkatle incelerim her seferinde. Bu yılbaşı mı, sonu mu belli değil gününde de aynı sinir inceleme hallerindeydim.
* * *
Efendim biz ailecek 13 senedir Nişantaşı’nda varlığımızı sürdürüyoruz. İş ve ev aynı mekanda. Hayatımıza, bu değişen ‘Yeni Nişantaşı’ formatınla devam etmeye çalışıyoruz. Hayli çetin bir alışma süreci yaşıyoruz kendi zorunluluk çemberimizde.
Sempatik yanları bir avucuma, yeniliklerini diğer avucuma sıkıştırmaya çalışarak, kendi zorunluluklarıma da, ‘hadi bakalım, bu da böyle oldu, ne yapalım’ türünden bir uyum oyunu oynuyorken; beklenen gün etkisi parçacık tesirli olarak BAM diye kapımıza geldi. Cidden tam kapımızın önüne geldi.
Yılbaşı sahnesi!
Yılbaşı sahnesi, bu sene tam bizim apartmanın kapısının önüne, tüm ihtişamı ve ezici gücünle 31 Aralık sabah saatlerinde yerleşti. Ses denemesi adı altında yaptıkları 8.9 büyüklüğündeki sarsıcı ve cam delici gürültüyle, tüm cadde sakinleri, artık cadde sağırları olarak adlandırmaya başladı.
* * *
Halbuki o gün yeni yıl durumları var. Mağazaların kasa yaptığı gün. Ama sahne dolayısı ile trafik öğlene doğru kapandı ve geçit vermez yılbaşı sahnesi, tüm müşterilere uzaktan ‘gidin, gidin’ diye bağırmaya başladı. Buraya kadar durum hala sevimliliğini koruyor. Derken saatler sekiz civarlarına gelindi. Kızımla birlikte kendimizi ev kalemize atmak için, insanları aralayarak kapımıza ulaştığımızda, halen gülümsüyordum.
Bir zaman sonra bakayım aşağıda durum nedir diye balkon kapısını açınca, biri ile göz göze geldim. Yanlış anlaşılmasın biz üçüncü katta oturuyoruz. Bu şahıs ise balkona yakın çınar ağacında! Tırmanmış. Üstelik üç arkadaşlar. Tempo tutup, bana gülüyorlar. Şahane orijinallikte bir durum bu. Bir ara binanın içinden sesler geldi.
Baktık ki, başka bir grup genç içeriye bir şekilde girmiş ve eğlenceye devam ediyorlar! Kapımızı kilitleyip oturduk. Çünkü mahsur kalmıştık, insan trafiğinden geçit yoktu.
* * *
Eğlenmek ve de toplu halde eğlenmek çok güzel bir sosyal hareket. Nerde olduğu ise en önemli soru. Bu gibi özel günlerde düzenlenen aktivite dikkat edin yurt dışında da, hep meydanlarda yapılır. Meydan adı üstünde geniş bir mekandır ve güvenliği daha rahat sağlanır. Abdi İpekçi gibi özel mağazaların ve sayısı hayli fazla konut olarak kullanılan bir cadde de, böylesine bir organizasyon düzenlemek, sosyal bir birlikteliğin tehlikeye dönüşmesi için uygun bir alandır.
Bırakın bizim rahatsızlığımızı. Biz evimize çekilip kapımızı kaparız, ama genele bakmak gerek. Sormak istiyorum, acaba o yılbaşı eğlencesinin zarar, kapkaç, sarkıntılık, hırsızlık bilançosu nedir?
Yakın çevremden duyduklarım bana yetti.
Biz milletçe, olmadan evvel düşünmek ve önlem almak konusunda pek başarılı değiliz. Kabul etmek gerek. Başımıza kötü cahil bir şeyler gelir. Sonrasındaki ahlar vahlar sırasında önlem almaya başlarız. Yani iş işten geçtikten çok sonra. Aman böyle olmasın artık diye bu paylaşımları size aktarmak istedim.
Nişantaşı tüm değişen kimliğine rağmen çok özel bir mekan. Böyle bir organizasyon yapılırken gönül isterdi ki, bir çok alanda keyifli öncülükler yapan Şişli Belediyesi, bu caddede oturan konutlardan gönül almaca ya da paylaşma türünden bir fikir alsın. Bizlerin de gönlü rahat kapımızı korkudan kitleyeceğimize, sokağımızda yeni gelen bilinmez seneyi beraberce kutlar olalım.
Darısı bir sene sonraki zoraki eğlencelere diyorum. Yolunuzda keyifli, sağlıklı yeni bir yıl dilerim.