Bu anlardan on sene önce aynı mevsim dönemlerinde Ankara’dan bir telefon almıştım.
Telefonun ucundaki çağdaş ses bana duygularını öylesine temiz anlatmıştı ki kısa süre içinde bir araya gelmiş ve uzun sürecek bir tanıdık olma durumuna da derhal imza atmıştık. Arayan Ankara Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu’nun kurucusu, koreografı ve sanat yönetmeni Beyhan Murphy idi.
***
Hani derler ya bilmiş bilmiş bazen; bir daha dünyaya gelsem şu olurdum, bunu yapardım diye... İşte aynen o bilmişlikle diyorum ki; bir daha gelse idim bu tuhaf kurguya, ben de doyasıya dans ederdim. Ama bildiğim başka gerçekler de var. Ben bir daha gelmek istemediğim için bu tutkumu dans edenlere kostüm çizerek, sahnenin hemen arkasındaki kolona yandan tutunarak, eser sergilenirken, sahne gerisindeki o anlatılamaz büyüyü içime içime çekerek gidermeye çalışıyorum. Onun içindir ki dansla yaşamı bir olanları hep sevgi ile izledim, sevdim. Sayısı arttıkça çizdiğim eserlerin, kendimce nasıl şımarıp mutlu oluyorum parantez içinde anlatamam. Başka bir keyif bu. Çiziyorum, var oluyor, bir de üstüne dans ediyorlar o kostümlerle. Rahat mısınız diye sorarım devamlı, tek endişem kostüm içinde rahatsız olmaları çünkü. Kostüm dansçı bedeniyle öylesine denge yaratmalıdır ki; dans ederken, hava ile yarışırken, çekim gücüne notalarla kafa tutarken o dansçı her şeyi ile kendi olmak zorundadır. Onun için rahat ve kendi kimliğine denge olmalıdır her bir kumaş parçası.
***
Şimdi!
Yeni yeni bir keyif var Ankara’dan. Kültür ve Turizm Bakanı’mız Sayın Erkan Mumcu’nun öncülüğünde, Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü dostum Remzi Buharalı’nın çabalarıyla Türk kültür mirasının izlerini taşıyan farklı bir yorumla sahneye konan yeni bir eser var karşımızda. Koreografisi Beyhan Murphy‘e ait, 24 Haziran Perşembe günü ilk gösterisi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek eserin adı da ekibi kadar etkileyici: ‘GÜLDESTAN’.
Gül her zaman ve her topluluk için birçok gizemi ifade eden bir çicek. Güldestan da bu gizemin bize düşen payını aktaracak. Oyun 4 modülden oluşuyor. Divan edebiyatında da aşkı ve sevgiliyi simgeleyen gül, oyunda gül-endam, gül-rana, gülistan, güleşan olarak sahneye konmuş. Bana sonsuz gözüken kültür zenginliğimiz her zaman diliminde çeşitli sanatçılara ilham olmuş gül ile simgelenmiş.
Dört şehirden seçilmiş dansçılar bu eser için biraraya gelmişler. Ankara, İstanbul, Antalya ve İzmir Devlet Opera ve Balesi’ne bağlı olan dansçılar ve tüm teknik ekip şu anda İstanbul’dalar ve uzun saatlere yayılan prova ve sahne hazırlıkları içindeler. Her şey perşembe akşamı ilk gösteri için.
***
Geçen gece tüm ekibi AKM’de ziyaret etme şansına sahip oldum. Dekorlar sahneye yerleştiriliyordu. Tüm teknik ekip ile beraber, heyecanla her detayı inceden, derinden hisseden bir özel kişi vardı. Güldestan’ın tüm dekorlarını çizen ve hazırlayan Sayın Işın Mumcu. Dekorun her parçasına sevgisi ve heyecanı yansımıştı, ben bu satırları yazarken dekor tamamlanmak üzere idi.
Müzikler bir başka keyifle, ruhunu işine veren Mercan Dede ile Kültür Bakanlığı sanatçılarından oluşan özel orkestraya ve kostümler ise Ankara Devlet Opera ve Balesi’nden İsmail Dede’ye ait. Eserde toplam 35 dansçı görev alıyor.
***
Ben tüm bu hazırlıkları görünce çok heyecanlandım. Bir fikirden sahneye akan bu doğum, bence görülmeye değer bir şeyleri bizlere kazandıracak.
Güldestan için 113 kişi çalışıyor şu an. Bir özel doğum için 113 insan. Birarada sahnede, ışıkların altında, yüzleri bize, içleri geçmişten getirdiklerimize dönük bu anlatımı, 113 alternatif varolmaları yaşayanlarla paylaşmakda bizlere düşüyor.
Bir daha gelmeyeceğimi bile bile diyorum ki; tekrardan dünyaya düşeydi tohumum, ben nefesim yetene kadar dans dans dans ederdim.