Rakamlar ile sıraladığımız, yanlarına da her bir gün için isim koyduğumuz, bazı günlerine anlamlar yüklediğimiz, bazılarını içini dolduralım diye boş bıraktığımız dizi dizi hayatımıza serip, sonrasında körü körüne takip ettiğimiz adına da ‘yıl’ dediğimiz belirlenmiş sayılar dizisinden bir tane daha bitiyor. Her biten bu sanal dizilişin son gününde ne yapılır?
Sanal dizinin sanal bitişine ve bir sonraki hayali yılın gelişine karşı ‘eğlenilir’ ya da en azından eğleniyormuş gibi yapılır.
Gerçek ise aslında hep aynıdır. Bu dünya güneşin etrafında hep döner durur işte. Yalından yalına inersek eğer dünya hep sessizce aynılığa döner. ‘Bir yıl daha bitti’ ya da ‘Bak yenisi yine geldi, hadi hep beraber eğlenelim, hele saat tam 00.00’da çığlık atalım’ demez dünya kendine. Öyle sakin, iyice kurulmuş saat misali tıkır tıkır döner durur kendi ekseninde. Biz insanlar içinde yaşarken ve başka sanal anlamlar yüklerken bu dönüşlere, o yalnızca bildiği tek işi yapar ‘DÖNER!’
Kimseye de kulak asmaz bu kendi akış yolunda.
* * *
Farkında iseniz, yaptığımız tüm içten dipten yaralamalara karşın, üstelik içinde yaşayıp da zaman zaman içine ettiğimiz tüm bu umursamaz yok edici tutumlarımıza karşın dünya hep bildiğini okur sonunda. Döner! Ciğerine kadar indik dünyanın, yiyip bitiriyoruz haşince, yağmacı bir ırk olarak tüm bu hoyrat yıkımlara karşın o suskun, yalnızca bildiği işi yapmaya devam eder.
Çok takdir ediyorum bu yolundan şaşmaz tavrını ben dünyanın. Çok bilgece ve çok gururlu. Çok saygılı ve de çok inançlı. Bu müthiş kurgunun bu gerçek parçasına benzeye bilseydik keşke birazcık azıcık. İnandığımızdan şaşmadan yolumuzda yürüseydik, dünya gibi kendimize ve evrene dönebilseydik.
Umudumu yitirdiğimi sanmayın sakın. Sakın bir yıl daha bitti türünden, bak yıllar da geçip gidiyor muhabbetlerine saplandığımı da sanmayın. Yalnızca içleri aslında boş olan yapay sanmacalara karşıyım. Tamam, bu belirlenmiş yıl denen sürenin tamamlanması tabii ki önemli. Önemi kendi küçük eksenimde, ‘Yaşasın Noel Baba, haydi eller havaya’nın ötesinde o an dünya ile bir olmayı denemektir benim için. Dünyaya minnettarlığımı kendimce belli etmektir.
Siz hiç içinde yaşadığınız bu muhteşem dünyaya teşekkür ettiniz mi? Hadi itiraf edin. Dualarınızın birinde olsun, ‘Ya dünyacığım sağ olasın, beni yüreğinde barındırdığın için, senin de yolun benim gibi açık olsun. Tanrı seni korusun’ dediniz mi? Cümlesinde bu kelimeler geçenler varsa bravo, geçmeyenlere küçük bir hatırlatma olsun buradan.
* * *
Yaşamın amacı aslı da ‘Bir’ düşünmeyi öğrenmek. Yani aslında her şey ve herkes bir. Mantık bu olunca insan kendisini her oluşumun bir parçası olarak görüyor. Ben dünyanın bir parçası isem onu korumak, kendimi korumak demektir. Evrene yollanan her bir olumlu düşünce kimbilir hangi bilinmez köşesinde galaksinin ne gibi bir oluşum yaratır bilinmez. Ama bilinen tek bir gerçek var, o da sevginin en büyük iletişim gücü olduğu.
Dünyanın içinde soluk alan bir dünyalı olarak, bir dönüşünü daha kazasız belasız başardığı için ben dünyamızı kutluyorum. Ona iyi bakacağıma söz vermiştim zaten pek küçükken, o sözümü unutmadan yaşamaya devam ediyorum.
Yarının kurgusu bilinmez. Ama bildiğim ve hissettiğim kadarı ile ona yolunda sevgiler diliyorum. Her bir dönüş bitimindeki o tuhaf büyüyü hissedip o gece evren ile bir olmayı algılamayı diliyorum. Belirlenmiş sanal takvimlerin ötesinde, her anını bu yaşamın hissederek varlığıma teşekkür ediyorum. Evrende bir küçücük noktayım, yaşadığım sevgi nerelere gider bilemem. Bildiğim tek şey, içinde olduğum bu dünyayı çok seviyorum.