Paylaş
Her biri kendi sahne dilini oluşturmayı başarmış beş kadından bahsedeceğim bugün. Seda Yüz oyunculuk kökenli bir stand-up’çı. Gülden Arsal ile Pınar Akkuzu şehir ve bölge planlamacısı ve diyetisyen olarak mesleklerini icra ederken bir koldan da profesyonel olarak tiyatro yapan iki yetenekli hikâye aktarıcı. Sezen Keser’le ‘Dansöz’ vesilesiyle tanıştık ve ilk anda çarpıldık. Ve Nezaket Erden hem sahnede hem sinema ve TV ekranlarında çok üretken. Ayağa kaldırdıkları oyunlar son birkaç sezonun en akılda kalıcı işlerinden aynı zamanda.
Tiyatroların çoğu artık yaz aylarında ‘paydos’ etmiyor, gösterimlerini seyrek de olsa açık hava mekânları başta olmak üzere çeşitli turne programlarında sürdürüyor. Önümüzdeki günlerin tiyatro programına baktığımda bu dört oyuna rastlayınca; yetenekli, üretken ve çarpıcı sahne enerjisiyle yüklü bu beş kadına dikkatinizi çekmek istedim.
Yarı şaka yarı ciddi
SEDA YÜZ STAND-UP: Yüz’ün “Kadından komedyen olmaz” söylemini anımsatarak giriş yaptığı gösteri, 30’larındaki bir kadının genç kızlığından annesiyle ilişkisine, erkeklerle diyaloğundan annelik deneyimine tanıdık duraklardan geçiyor. Yüz, Studio Oyuncuları çıkışlı bir oyuncu. Tiyatro kökenli olmasının da etkisiyle olsa gerek, espri dizmek değil yaptığı, bütüncül bir öykü anlatıyor. Bu topraklarda kadın olarak yaşadığımız tuhaflıkları bir akışa yerleştiriyor. Seyirciyle iletişimi, ifadeleri ve tonlamaları da ‘toplumcu-gerçekçi’ diyebileceğim şakalarına cuk oturuyor. Erkeklik dozunu her an arttıran bu toplumun daha çok Seda Yüz şakasına (ne kadarı şaka ne kadarı ciddi, karar verirsiniz) ihtiyacı var, kaçırmayın.
13 Temmuz, 20.30’da Gri Sahne’de.
İki çamaşırcı tarihi tepetaklak ediyor
‘ŞATONUN ALTINDA’/FİZİKSEL TİYATRO ARAŞTIRMALARI: Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal, sahneyle ilişkileri dönemin köklü üniversite tiyatrolarında başlayan iki oyuncu. ‘Şatonun Altında’ bu iki kadının güçlerini birleştirdiği, son senelerin kültleşen sahne işlerinden. Fiziksel hikâye anlatıcılığı, maske oyunculuğu gibi stilleri birleştiren oyunda ‘Macbeth’i, ‘şatonun’ altındaki iki kadın çamaşırcının alaycı gözünden izliyoruz. Kostümleri, makyajları ve beden dilleriyle ‘itici’ kılıktaki bu iki kadın aslında müthiş bir iktidar eleştirisi ve alternatif tarih okuması yapıyor. Güray Dinçol’un yönetimindeki oyun pek çok açıdan ters köşe ve zekice ama Akkuzu ile Arsal’ın sahne üstü halleri de büyüleyici.
18 Temmuz, 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda.
Dirmit kız içinizi titretecek
‘SEVGİLİ ARSIZ ÖLÜM-DİRMİT’/ TİYATRO HEMHÂL: Nezaket Erden son yılların üretken, başarılı oyuncularından. Sadece tek kişilik oyunu ‘Dirmit’i izlemiş olmak bile Erden’in iddiasız ama ikna edici oyunculuğuna kefil olmak için kâfi. Erden’in Hakan Emre Ünal’la uyarladığı oyun, Latife Tekin’in eşsiz karakteri ‘Dirmit kız’ı sahneye taşıyor. Tekin’in büyülü gerçekçi tonda yazdığı bu genç kadın öyle nahif bir yerden konuşur ki, insanın içi titrer okurken. Türkiye’den; çok tanıdık, sıkışmış, sıkıştırılmış bir kadının öyküsüdür bu. Erden bu kızı sesiyle, elleriyle, gözleriyle, bedeniyle öyle doğal bir tavırla taşıyor ki sahneye; bu kez gözyaşları giriyor devreye. İzleyin, hak vereceksiniz.
18 Temmuz, 21.15’te ENKA Açık Hava Tiyatrosu’nda.
Dünyanın ağırlığını taşıyan bir dansöz
‘DANSÖZ’/MEK’AN SAHNE: Metinlerinde bize Ankara sokaklarının soluğunu üfleyen Şamil Yılmaz’ın yazıp yönettiği, çok çarpıcı bir kadın öyküsü. Sezen Keser’se dansın özüne tutkun bir dansöz olarak seyirci koltuğundakileri ayrı çarpıyor. Meryem, bir gün duyduğu müzikle kendini kadim bir öğretinin içinde buluyor, bedeni ve ruhu hareket ettikçe kendini buluyor. Meryem’in kendini arayışını, öfkesini, şiddete tepkisini Keser’in müthiş performansıyla izlerken bir yandan da ‘erk’ üzerine düşünürken buluyoruz kendimizi. Zayıflara, kadınlara, hayvanlara yönelen erkek şiddeti ve mahrem alanımızın sınırları üzerine kafa yoruyoruz. Sezen Keser’le tanışmanızı öneririm. 21 Temmuz, 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda.
Paylaş