Paylaş
DÜNYANIN en zor şeyi ellerinle inşa ettiğin bir şeyi yıkıp gitmek.
Dünyanın en zor şeyi bir evliliği bitirmek, bir işyerinden istifa etmek.
Sevdiğini terk etmek. En yakın arkadaşını tarihin tozlu sayfalarına gömmek.
Sana zarar verdiği ayan beyan ortada olan ortağından kopmak.
Her şeyini yitirmek. Her şeye sıfırdan başlamak.
İşte böyle bir adamın hayatını okuyorum bu günlerde. Steve Jobs...
Bir yandan kitabı okuyup bir yandan da internetten hakkındaki İngilizce kaynakları araştırırken, 2005 yılında Stanford Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmaya rastlıyorum. Tam da son günlerde kendi hayatımla ilgili düşündüklerimi, gerçekleştirmek istediklerimi, bırakıp gitmelerimi, yeniden başlamalarımı okuyorum satırlarda. Ürpererek...
“Noktaları Birleştir!”
Demiş ki Steve Jobs: “Sizlere hayatımla ilgili üç hikaye anlatacağım, ilki noktaları birleştirmekle ilgili... Üniversite için neredeyse Stanford kadar pahalı bir okul seçtim ve emekçi ailemin bütün birikimleri benim okul parama gidiyordu. Altı ay sonra, buna değmeyeceğini fark ettim. Hayatımla ilgili ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu ve üniversitenin de bunu bulmam için bana nasıl fayda sağlayacağını çözememiştim. Orada durmuş ailemin hayat boyu biriktirdiği parayı harcıyordum. Sonuçta okulu bırakmaya karar verdim. O zaman çok korkutucu gelmişti ama geriye dönüp baktığımda hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu görüyorum. Okulu bıraktığım an, zorunlu fakat gereksiz olan ve ilgimi çekmeyen dersleri almama gerek kalmadı. Böylece sadece bana ilginç gözüken derslere girebilecektim. O dönem üniversite ülkedeki en iyi kaligrafi dersini veriyordu. Ben de derslere girip nasıl yapıldığını öğrenmeye karar verdim. Eğer o derslere hiç girmemiş olsaydım, Mac hiçbir zaman çok yönlü yazı karakterlerini veya boşlukları doğru orantıda kullanan fontlara sahip olmayacaktı. Windows’da Mac’ten kopyaladığına göre, hiçbir bilgisayarda muhtemelen bunları göremeyecektik. Okulu bırakmamış olsaydım, o kaligrafi dersine girmemiş olacaktım, bilgisayarlar şu an sahip oldukları o harika tipografiye sahip olamayabilirlerdi.”
“Sevdiğin işi kovala!”
“Hayatımın erken bir döneminde neyi sevdiğimi bulduğum için şanslıydım. Ortağım ve ben Apple’ı 20 yaşındayken evimizin garajında kurduk. Çok yoğun çalıştık ve 10 sene sonra Apple, 4 bin çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüşmüştü. En nadide ürünümüz Mac’i piyasaya sürdüğümüzde ben 30 yaşıma yeni basmıştım. Ardından kovuldum.
Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl koyulabilirsiniz? Geleceğe yönelik görüşlerimiz farklılık göstermeye başladı ve yönetim kurulu benim tarafımda yer almadı. Sonuçta 30 yaşında sokakta kalmıştım. Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yok olmuştu, bu büyük bir yıkımdı. Birkaç ay ne yapacağımı bilemedim. Başarısızlık sembolü olmuştum ve vadiden kaçmayı bile düşündüm. Fakat yaptığım işi hala sevdiğimi fark ettim. Ve yeniden başlamaya karar verdim. O zaman farkına varmamıştım ama Apple’dan kovulmak başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu. Hayatımın en yaratıcı dönemine girmek üzere özgürleşmiştim. Sonra Next ve Pixar adında başka iki şirket kurdum ve eşim olacak inanılmaz kadına aşık oldum. Pixar’da dünyanın ilk bilgisayar animasyon filmi Toy Story’yi yarattık ve şu an dünyanın en başarılı animasyon stüdyosuyuz. İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple Next’i satın aldı, ben Apple’a döndüm.
Kovulmamış olsaydım bunların hiçbirinin olmayacağından son derece eminim. Tadı kötü bir ilaçtı, ama sanırım hastanın da buna ihtiyacı vardı, işiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak ve gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanızdır ve harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçer. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin. Durmayın. Tüm gönül meseleleri gibi, onu bulduğunuz zaman anlayacaksınız. Ve her büyük ilişki gibi, seneler geçtikçe daha da güzelleşecek. Yani bulana kadar devam edin! Yılmayın.”
“Nasıl düğmeye basarım?”
“Kendinizde yeterli cesareti bulamadığınızda belki de doğru zaman şimdi değildir diye düşünebilirsiniz ama eğer işler yolunda gitmiyorsa/gitmeyecekse kaçınılmaz sonu beklemenin de bir alemi yok. Unutulmaması gereken şey, her yeni başlangıçta, start noktanız neresi olursa olsun bir öncekine daha avantajlı başlıyorsunuz. Korkunun ecele faydası yok. İstifa mektubu cebinde olan bir adamın hayatta sırtı yere gelmez!”
İşte böyle seslenmiş bu dahi adam mezun olamadığı, yarım bırakmak zorunda kaldığı Stanford Üniversitesi’nin genç mezunlarına yaptığı konuşmada.
Hayat ne tuhaf, değil mi?
Paylaş