Üniversitede seyahate götüren işiniz olsaydı?

Hayat; bu coğrafyada ne kadar zor olduğunu bir kez daha gösterdi bize geçen hafta.

Haberin Devamı

Bizi aldı, 28 ‘can’la yerden yere vurdu, sonra aldı Diyarbakır’daki 6 şehitle karşı duvara çarptı. El yordamıyla hayata tutunmaya çalışıyoruz. Benim artık ellerim acıyor, her yanım yara bere içinde. O yüzden bana ilham veren kadınların hikayelerini bir süre daha yazmaya devam edeceğim. Bana umut veren, bana iyilik veren, size de iyi gelir belki diye...

Üniversitede seyahate götüren işiniz olsaydı

 

Yekta’nın hikayesi

 

Yekta Özcan benim tamamen tesadüfen tanıdığım, uzun süre Uzakdoğulu sanıp, ‘bu hoş kadının bu ülkede ne işi var, bak bir de ne güzel yer açmış’ dediğim, sonra Yekta’nın bildiğin Türk çıktığı ve hikayesini öğrendiğimde çok etkilendiğim bir kadın. Ortakları Baran ve Candaş’la birlikte, Alsancak Bornova Sokağı’nda açılan Arjantn Pub’ı ‘La Puerta’nın kurucuları. İlham veren kısma, az sonra geliyoruz, az sabredin. Yekta, 2004 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü’nden mezun olduktan sonra, yine aynı üniversiteden mezun olan arkadaşıyla Eskişehir’de mütevazi bir cafe açarak iş hayatına atılmış. Yaklaşık 9 yıl Eskişehir’de başka iş ortaklarıyla devam ettikten sonra İzmir’e taşınmış, Alsancak’ta derbeder haldeki eski levanten köşkünü kiralamışlar. Yaklaşık 7 ay süren restorasyonun ardından şu anki iş ortakları Baran Binboğa ve Candaş İnceer ile beraber konsepti ve işletmecilik anlayışı tamamen kendilerine özgü La Puerta ortaya çıkmış. La Puerta benim de İzmir’e her geldiğimde uğradığım, yabancı misafirlerimi götürdüğüm, tamamen Güney Amerika ruhunun hakim olduğu kıpır kıpır bir yer. Ama asıl hikaye bundan sonra başlıyor.

Haberin Devamı

Üniversitede seyahate götüren işiniz olsaydı

 

“Boşları toplayalım hanımlar beyler, Kamboçya’ya gidiyoruz!”

 

Haberin Devamı

İşte hikaye burada başlıyor. Yekta ve ortakları, birlikte çalıştıkları üniversite öğrencilerini, dünyanın bir ucuna seyahate götürüyor! Pasaportlarından uçak biletlerine, hostel ya da otellerinden transferlerine kadar her şeyi karşılayarak. Yani 3 ortağın da kazandıkları parayla öncelikleri lüks bir jip, Çeşme’de villa almak değil; seyahat etmek, yeni ülkeler görmek, kendilerine yeni ufuklar açmak. Ve bunu yaparken de berber çalıştıkları 20 kişilik La Puerta ekibini de gruplara görerek beraberlerinde götürmek.

 

Şimdi gözlerinizi kapatın ve düşünün, nasıl bir hayatınız olurdu?

 

“Neden yapıyorsunuz bunu” diye soruyorum Yekta’ya? “İşiniz gücünüz mü yok? Kendiniz gezin, keyfinize bakın”... “Deli misin” diyor, “Asıl en büyük mutluluk bu, genç bir insanın hayatına dokunmak. Düşünsene hem okuyorsun, öğrencisin, hem de bir mekanda harçlığını çıkarmak için çalışıyorsun. Patronun diyor ki, hadi çocuğum boşları toplayalım, valizleri yapalım, her birlikte Kamboçya’ya gidiyoruz. Ne yapardın? Onlar bizimle beraber dünyanın hem çok büyük, hem de çok küçük olduğunun farkına vardılar, yeni kültürler, insanlar tanıdılar, iş hayatına atılacakları zaman seçeneklerinin aslında ne kadar çok olduğunun bilincine vardılar. Dünya insanı olmanın aslında ne kadar önem taşıdığını gördüler. Sırtına çantayı takıp az bir bütçeyle yollara düşebilmenin o kadar da zor olmadığını fark ettiler. Hayata ve insanlara bakış açıları değişti. Üstelik gezmek bana da hizmet sektöründe fark yaratmamı sağladı.”
Yekta ve çalışanları 2015 yılında, İspanya üzerinden Fas arkasından Hong Kong, Bangog ve Kamboçya’yı gezmişler. Şimdi 20 kişilik ekibi 5 gruba ayırıp yine mütevazı bir bütçe ile onları Erivan, Belgrad, Lviv, Beyrut ve Üsküp’e götürmeyi planlıyorlar. Yaşasın, seyahat eden, ettiren yeni nesil patronlar! www.lapuerta.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları