Paylaş
Okulu ile gurur duyan eski bir Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi talebesi olarak, “bunlar” kelimesini gururla üzerimde taşıyorum geçen haftadan beri ki, bu ayrı bir yazı konusu.
Gelelim yüzyıllardır tartışılan, ama bundan yaklaşık 10 yıl önce dünyanın dijitalleşmesi sonucu hükümranlığını yitiren “sanat sanat için midir, toplum için midir” polemiğine.
Buna verilebilecek tek bir cevap var: SANATIN UMURUNDA MI?
Sanatı kategorize etmeye çalışmak, zamana hükmetmeye çalışmak kadar beyhude bir iş.
Mağara duvarına çizildiği günden beri alıp başını akıyor sanat. Kimsenin tekeline girmeden, elinden çıktığı sanatçıyı bile daha o anda terk ederek anonimleşiyor.
Üstelik, üzerinde ne kadar baskı kurarsanız bir o kadar zeytinyağı gibi üste çıkıyor. Mağaradan çıkan çöpten adamlar, ilkçağdan ortaçağa gelinip de Kilisenin ve Engizisyonun o meşum baskısına maruz kalmasa belki daha o zamandan bu kadar önemli bir olgu haline gelmeyecekti. Belki Rönesans bir başkaldırı olarak ortaya çıkmayacaktı.
Yıl artık 2012. İnternet icat oldu. Dünya biçim değiştirdi. Geçmişler ola. Sanat da bu değişimden nasibini aldı. İçselleşti. Bireyselleşti. Özgürleşti. Müdahale edilemez bir kimlik kazandı. Bağımsızlığını ilan etti.
Artık sanat toplum için değil, toplum sanat için var. Her şey iki parmak ucunda.
O nedenle sanata, sanatçıya, tiyatroya, tiyatrocuya müdahale etmeyi bırakalım da dağılalım beyler.
Logos Sanat Okulu konseri Soyer’de
Soyer Sanat Fabrikası bu kente yapılmış en önemli yatırımlardan. Refik Soyer’in güzel aklının icadı olan bu sanat fabrikası, yıl boyu 7’den 70’mişe İzmirlilere resimden jazz’a tangodan heykele çeşitli kurslar düzenliyor. Ya da amatör müzik gruplarına profesyonelleşme imkanı vererek sahnesini açıyor. Yarın orada nefis bir blues/rock konseri var. Serhan Doğrusözlü önderliğindeki Logos Sanat Okulu öğrencileri tarafından veriliyor. Öğrenci dediysem hepsi, iş, güç, meslek sahibi. Ama hakikaten iyi müzik yapıyorlar. Konser 20.30’da başlıyor.
Annelere şarap bağında ücretsiz yemek kursu
Alaçatı’nın bana göre en karakteristik ve özgün otellerinden biri olan Alura; Çeşme’nin Toscana’sı Ovacık’ta, bağların içinde, Ege Denizi ve Sakız Adası manzaralı enfes bir bağ evinde yöresel lezzetleri yaratmak ve tadına bakmak için yarın annelere özel bir yemek kursu düzenliyor. Programın ana hatları; şarap üreticisi ve yöresel yemek eğitmeni Selin Solmazer yönetiminde otlu börek, kuzu etli şevketi bostan, şarap soslu etli enginar, etli pazı kavurma gibi lezzetler pişirmek ve ev yapımı yöresel şarapları güneşli ve meltemli bir Çeşme gününde bağlarda tatmak. Alura Otel’in hediyesi olarak annelere ücretsiz düzenlenecek bu bir günlük kurs içinse yapmanız gereken otelin sahibesi İpek Hanım’ı aramak ve rezervasyonunuzu yaptırmak: (0232) 716 02 77)
Paylaş